Pipe перевод на турецкий
4,566 параллельный перевод
And, why are you climbing up the pipe?
Ve niye boruya tırmanıyorsun?
Eddy there crawled out of a drain pipe.
Oradaki Eddy lağım borusundan sürünerek çıkmıştı.
Norwegian authorities wish to pipe the petroleum ashore. But first the divers must prove they can work at such depths.
yetkililer yağ ve gaz yatırımlarını karaya taşıyabilicekler ancak dalış ekipleri bunun mümkün olup olmadığını kanıtlamaları lazım
320 metres below the surface, they'll join two pipe sections in a habitat.
Yüzeyden 320 metre aşağıda bir kabin içerisinde dalışçılar 2 boruyla birbirlerine bağlı olacaklar.
We found a little piece of metal in Elise Nichols'clothes... a shred from a pipe threader.
Elise Nichols'ın elbisesinde küçük parça bir metal bulduk. Boru dişinden fırlamış.
A certain kind of metal, certain kind of pipe, certain kind of pipe coating, so we're checking all the construction sites that use that kind of pipe.
Belli bir tür metal, belli bir tür boru, belli bir tür boru kaplaması yani bu tür boru kullanan bütün inşaatları arıyoruz.
He's one of our pipe threaders.
- Bizim boru tesisatçılarımızdan birisi.
Passed a tapped city water pipe about a half mile back been following rat boy's spills ever since.
Dağılmış şehir sularının borularını yarım mil kadar geçtikten sonra fare çocuğun izlerini takip ediyoruz.
In the old days, I used to carry a pipe so mortals would put it down to black magic.
Eski günlerde, kaval taşırdım ve ölümlüler onu kara büyüyle adlandırırlardı.
It's an old drainage pipe.
Eski bir boşaltma borusu bu.
She calling him a devil, he swearing to end her if she didn't pipe herself down.
Kadın adama şeytan diye, adam ise "çeneni kapat yoksa seni öldürürüm" diye bağırıyordu.
Or you prefer pipe as your name suggests?
Ya da isminin de çağrıştırdığı gibi boru gibi olanlardan mı hoşlanırsın?
Th is is a piece of copper pipe.
Bu gördüğünüz bakır bir boru.
You don't keep one in the pipe?
Borusuna da bir tane sokmuyor musun?
You don't keep one in the pipe?
Borusuna da bir tane koymuyor musun?
A gentleman would take off his hat... and put out his pipe.
Bir beyefendi şapkasını çıkarır ve piposunu söndürürdü.
- No. Now pipe down.
Şimdi kapa çeneni.
I miss you, too, Pipe.
Ben de seni Pipe.
So... That's not a load-bearing pipe.
Yalnız o taşıyıcı bir boru değil.
What do you know about a load-bearing pipe, lady man?
Sen taşıyıcı borular hakkında ne bilirsin bayan erkek?
Give me that pipe.
Ver o boruyu bana.
As chance would have it, exactly the moment De Vey chose to light his pipe.
Şans eseri tam bu sırada De Vey piposunu yaktı.
Bone's been replaced. With PVC pipe probably.
Büyük ihtimalle kemikler pvc boruyla değiştirilmiş.
Pipe down.
Kes sesini.
His favorite armchair, his wooden music stand, his pipe, and--get this- - his treasured biedermeir-style grandfather clock.
En sevdiği koltuk, ahşap müzik sehpası piposu, ve... şuna bak ailesinden kalan kıymetli saati.
I'm gonna teach you how to sweat some pipe.
Sana güzelce boru nasıl taşınır, öğreteceğim.
Tricked by that dog Kazmi to believe in some ridiculous pipe dream of peace between our countries?
Kazmi köpeği tarafından ülkelerimiz arasında barış olacağı konusundaki gülünç hayallere inandırılıp kandırıldı.
Because war is gonna look like a teeny-tiny, little antiquated colonial fucking williamsburg compared to what's coming down the pipe.
Çünkü ileride olacaklara kıyasla, savaş küçük, demode bir koloninin Williamsburg'un amına koyması gibi kalacak.
It was a burst pipe.
- Patlak bir boru vardı.
Um... it's Mark Latimer that fixed the burst pipe up at Briar Cliff a few weekends back?
Mark Latimer, birkaç hafta önce Briar Cliff'te patlak bir boru onardı mı?
We never had a burst pipe up there.
Orada hiç patlak bir boru olmadı.
Number one, the woman who holds the keys to the hut on Briar Cliff... has no memory of you fixing a burst pipe.
Bir : Briar Cliff'teki kulübenin anahtarlarına sahip olan kadın senin patlak boruyu tamir etmenle ilgili hiçbir şey hatırlamıyor.
After a few hours, they lifted him off the floor, tied him to a chair, and beat him into submission with a pipe.
Birkaç saat geçince, şahsı yerden kaldırıp sandalyeye bağlıyor ve kendilerine itaat edende dek boruyla dövüyorlarmış.
The pipe would be consistent with the semicircular gashes all over her body.
Vücudundaki yarım dairesel kesikler borudan dolayı olmuş olabilir.
Is she smoking a pipe or is she smoking a cigar?
Pipo mu içiyor puro mu?
He's not the pipe and slippers type.
O boru ve terlik türü değil.
Oh, pipe down.
- Kes sesini.
I don't think it's that wise to be pinning all our hopes on some pipe dream. Do you?
Tüm umutlarımızı bir takım boş hayallere bağlamamızın akıllıca olacağını sanmıyorum.
Say, Mr. Bohannon, is that, um... - Is that Sparky's pipe?
Bay Bohannon, Sparky'nin piposu mu bu?
So not a bat or a pipe or something like that.
Bu beysbol sopası veya boru ya da onun bir şey olmasın.
- Soot-pipe!
- Soba borusu!
- Pipe down, fido.
- Kes sesini, fido.
Her wind pipe is ruptured and there's deep bruising here and here caused by fingers round her neck.
Nefes borusu kesilmiş ve boğazının sıkılmasından dolayı, boynunun çevresinde darp izleri var.
Why don't we retire to my longhouse and smoke the ceremonial peace pipe to celebrate?
Neden benim uzun evime * gidip, kutlama için ayinlerde kullandığımız barış çubuğunu tüttürmüyoruz.
The plan seemed to be to dismember the body and dispose of it down that drain pipe.
Bir cesedi parçalayıp içini boşaltmak ortada bir plan olduğunu gösteriyor.
I've told you that a million times, but you never listen during pipe talk.
Bin defa söylemişimdir ama boru konuşmalarını hiç dinlemedin.
Well, pipe talk's boring.
Boru konuşmaları çok sıkıcı.
The monkey in my tobacco study has taken to smoking a pipe.
Tütün çalışmamdaki maymun, sigarayı bırakıp pipoya başladı.
What are these pipe cleaners?
Bu boru temizleyiciler ne?
She made me this ring out of a pipe cleaner, and she insisted...
Bu yüzüğü benim için boru temizleyicisinden yapmıştı.
I'm going to thread the needle through the pipe. 5 by 5.
Babam aşağıda kaldı.