Push harder перевод на турецкий
263 параллельный перевод
Push harder. - Oh, God.
Daha güçlü it!
Push harder.
- Neden o kadar sert vurdun?
Push harder.
Daha sıkı it.
Come on, push harder.
- Biraz daha güçlü it.
Push harder!
Daha sıkı ıkın!
Push harder, harder, go!
Daha güçlü it, hadi!
Push harder!
Daha hızlı ittir!
Push harder!
Biraz daha!
Push harder.
Daha sert bas.
- I'm gonna have to push harder.
- Biraz baskı yapmam gerekecek.
I must urge you gently but firmly to push harder.
Daha sert itmeniz için sizi nazikçe ama sıklıkla zorlamalıyım.
Push harder.
Ikın.
Push harder, Dad.'
Daha hızlı, baba. "
Push harder. Little more.
Biraz daha.
You gotta push harder.
Kendi tarafından it.
Push from your side! Gil! - Push harder from your side!
Daha güçlü itmelisin!
We need to push harder, Cutter.
Daha sıkı çalışmalıyız.
You gotta push harder or it's not gonna work.
Daha sıkı bastırmalısın yoksa işe yaramaz.
Please, push harder.
Lütfen, daha fazla ittir.
Push harder!
Sertçe çek kendine doğru!
You've got to push harder, much harder.
Daha güçlü itmelisin, çok daha güçlü.
Push harder.
Sıkı tut.
Push harder!
Sıkı tut!
Push harder!
Daha hızlı it!
Push harder!
Daha hızlı!
Or I'm gonna win! If I push harder than you do, I'm gonna squash you!
Senden daha güçlü bastırırsam ezilip gideceksin.
Aim them at some poor ewe's head And demand that she push harder?
Zavallı koyunun kafasına doğrultup, daha güçlü itmesini mi söyleyeceksiniz?
- Push harder, Elina.
- Daha sert Elina.
- We have to push harder than usual today.
- Bugün herzamankinden fazla zorlamalıyız.
You'll have to push harder.
- Rachel, daha sert ıkınmalısın.
You'll have to push harder.
Daha sıkı ittirmezsen hiç bir şey olmayacak.
Why didn't you push harder?
Niye daha ileri gitmediniz?
Push him harder, Johan.
Onu hizaya sokmalısın, Johan.
I have to push myself harder.
Kendimi daha çok zorlamam gerekiyor.
- If you push him any harder- -
- Eğer daha çok zorlarsanız...
Sweetheart, I can't push them no harder.
Tatlım, onları daha fazla zorlayamam.
That philosophy is, if somebody is pushing you... you just push back a little harder.
Bu felsefeye göre, biri seni iterse senin onu biraz daha sert itmen gerekir.
Come boys, push it in harder
Daha sert çocuklar.
See the fluid is harder to push in and out than air.
Sıvıyı ciğerlere çekmek ve atmak havadan daha zordur.
Push down. Harder.
İt biraz!
If I push it any harder, the whole thing'll blow!
Daha fazla zorlarsam herşey havaya uçar!
You just push'em out a little earlier, make it a little harder, make it a little more hopeless.
Önceden onları zorlayıp, dönmelerini biraz daha zorlaştırıyorsunuz.
Come on, honey, push a littΙe harder.
Biraz daha kuvvetli ıkın.
The harder you push, the faster we will all get out of here.
Ne kadar ıkınırsak, o kadar çabuk çıkarız buradan.
He can push himself harder, longer than any normal man.
Bu nedenle normal bir insandan çok daha dayanıklı.
Push it harder!
İttir!
And the Soviets will be emboldened to push us even harder
Ayrıca Ruslar üzerimize daha fazla gelecek kadar cesaret kazanır.
Push harder!
İt!
We had to push the engines a little harder to get through the gate, but I suspected it was some kind of intuitive countermeasure to keep the water from flowing through the gate.
Geçitten geçmek için motorlara biraz daha yüklenmemiz gerekti, ama ben sezgisel bir karşı önlem olduğunu düşündüm, suyun geçitten akmasını önlemek için.
Push down harder.
Daha sert bas.
The harder we push the tighter it seems to clamp down like inertial or strength or something.
Biz zorladıkça eylemsizlik kuvvetiyle ya da başka bir şeyle daha fazla sıkıştırıyor.