Put that out перевод на турецкий
2,310 параллельный перевод
All right, you want to put a pepperoni on your slice that's fine, but ham, out.
Kendi dilimime pepperoni koyacağım dersen tamam ama jambon olmaz!
It got so bad, I prayed... I prayed every night that he would just die and put us both out of our misery.
İşler o kadar kötüleşti ki, her gece artık ölse de, ikimizin de çektiği bu sefalete bir son verse diye dua ediyordum.
What could you possibly have put into it that made that come out of it?
İçine ne koydun da ortaya bu şey çıktı?
All right, that would put the peak about 50 yards out, right?
Bu da tepe noktasını yaklaşık 45 metre yapar, değil mi?
It's the area itself that seems to hold the energy and put it out and draw people to it.
Enerjiyi tutarak etrafa yayan ve insanları kendine doğru çeken in bölgenin kendisi olduğu gibi görünüyor.
Maybe you have a neighbor who takes his trash out late, works on his car in his garage, anything that might put someone outside at an odd hour and giving them the opportunity to see something.
Belki bir komşunuz geç saatte çöp atmaya çıktı, belki garajında arabasını tamir ediyordu. Birini gecenin köründe dışarı çıkarıp bir şeyler görmeye iten her şey olabilir.
Now, every car we put out on our test track is gonna be driven as hard and as fast as possible so that, throughout the series, we can keep track of all the times.
Ş imdi, test pistimize koyduğumuz her araba mümkün olduğunca hızlı ve zorlu olarak kullanılacak, böylece, sırasıyla, tüm pist kayıtlarını tutabileceğiz.
But when he got to Washington, they put a lid of secrecy on this, that this was not to go out.
Ancak Washington'a gittiğinde, bunun üstüne gizlilik damgası vurdular bilgiler dışarı çıkmayacaktı.
Get that Tim Westwood to strip out the inside, yeah, put in a Maserati engine, fit it up with the fattest tyres and then install one of them special hydraulic suspension so that the whole machine really bounces, yeah?
O Tim Westwood denen adamı alacaksın,... Maserati motoruna koyacaksın, en kıyak lastikleri takacaksın,... sonra da şu hidrolik süspansiyonlardan birisini takacaksın,... işte o zaman bütün araba yerinde durmaz.
That's some bad luck. Don't you think? Maybe you should do a little more research before you put out a bogus cover story.
Örtbas etme hikayenizi yayınlamadan biraz araştırma yapmanız daha akıllıca olurdu.
And yet when you receive a complaint, like a crazed woman, you take out lobsters that are straining to live and put on a show like you did.
Şikâyet aldığın zaman da,... çılgın bir kadın gibi,... taze olduğunu iddia ettiğin Istakozu alıp gösteri yapıyorsun.
No matter what, I'll find out who put Tae Gyun in that predicament.
Ne olursa olsun, Tae Gyun'u böyle güç duruma koyan kişiyi bulacağım.
I didn't grow up in Minnesota dreaming of the day that I was gonna put an ad out for a sperm donor on Craigslist.
Minnesota'da tüm çocukluğumu internetten bulacağım sperm donörünün... hayalini kurarak geçirmedim.
You know, I figure that you don't get any more out of life than what you put into it.
Biliyor musun, fark ettim de, hayata verdiğinden daha fazlasını alamıyorsun.
I just don't want anything to come out that might put the union in a bad light.
Sendikaya herhangi bir zararının olmasını istemem.
Someone has to put that mime out of our misery.
Biri bu mimciyi bu dertten kurtarmalı.
- Put that cigarette out.
Söndür şu sigarayı.
Well, one day we'll grab a beer, and you can tell me what you had on the governor that put me out.
Pekâlâ, bir gün seninle karşılıklı birer bira açarız ve bana, Vali Bey hakkında beni işimden edecek bilgiyi anlatırsın!
You must concede, sir, that these 356 delegates put the pledged delegates out of reach.
Ama kabul etmeniz gerekir ki efendim, bu 356 delege sizin yeterli sayıya ulaşmanızı engelleyecektir.
I put myself out to come here on the premise... that you had found something extraordinary.
Sıradışı bir şeyler bulduğunuzu varsayarak onca uğraşımın arasında size zaman ayırmaya çalıştım.
For me, when my foot out... put that door, I accept that I am already dead.
Yemeğim dışarıda yen... Kabul ediyorum ölü sayılırım
All I know is, they put you in that cell, you ain't never coming out the same again.
Tek bildiğim, seni o hücreye koyarlar, asla eskisi gibi çıkmazsın.
You was thinking that brother would put your new problem right out of the picture.
O adamın senin yeni sorununu ortadan kaldıracağını sanıyordun.
So what you gotta do is you gotta put your little personal pride aside and start dealing with this thing on a realistic, responsible way to start trying to figure out a way to get your brother from up out of that drama and ease your mother.
Bundan sonra yapacagin ilk sey gururunu bir kenara birakip bu problemle gerçekçi ve sorumlu bir sekilde ilgilenmek olmalidir kardesini bu dramanin içinden kurtarmali ve anneni sakinlestirmelisin
I finally figured out years later that if I took a bath, that sometimes put me to sleep.
Yıllar sonra sonunda fark ettim ki eğer banyo yaparsam bazen uyuyabiliyordum.
I felt that anything that we put out was highly representative of me, because I was kind of becoming the most recognizable guy.
Ortaya çıkarttığımız her şeyin benim temsilcim olduğunu hissediyordum, çünkü en çok tanınan kişi ben olmaya başIıyordum.
We have made a conscious decision that we do not want to put the price of our concerts out of the reach of our fans.
Bilinçli bir karar verdik, konser fiyatlarının hayranlarımızın ulaşamayacağı bir miktarda olmamasını istiyoruz.
That would be a misconception, because The Kids Are Alright is really super genius, and what we're gonna put out is gonna be really super us.
Ama bu yanlış bir kanı olur çünkü The Kids Are Alright gerçekten de dahidir, ama bizim ortaya çıkaracağımız şeyler sadece biz olacaktır.
And you put it up in the cabinet. You tell that white woman that's where you're gonna keep it from now on out.
Onları dolaba kaldıracaksın ve beyaz kadına bunları bugünden sonra buraya koyacağını söyleyeceksin.
The super wouldn't do anything about it, so my dad, he had to put out those sticky traps, and then the other ones, you know, the kinds that snap.
Akşam yemeği buna çare olamadı. Babam da o yapışkan kağıtlardan koymak zorunda kaldı. Sonra da diğer kapanları kurdu.
One who, to put thee from thy heaviness, hath sorted out a sudden day of joy, that thou expect'st not nor I look'd not for.
Bu acıdan uzaklaştırmak için seni, Senin benim hiç ummadığımız Bir sevinç günü seçti apansız.
That screw was stick in his head and I'd have to put my foot on him to pull it out.
Vida kafasına saplanmıştı. Çıkarmak için ayağımla bastırmak zorunda kaldım.
If you still haven't heard anything by tomorrow evening, that'll be 24 hours, and I can put out a county-wide alarm.
Eğer yarın akşama kadar haber alamazsak 24 saat dolmuş olur... ben de kayıp ilanını çıkarırım.
Why don't you put in your report that Sergeant Boyle went out of his fuckin'way to do you boys a fuckin'favour, and he got really fuckin'annoyed when you started asking him stupid questions about missing fuckin'guns,
Neden raporuna şöyle yazmıyorsun : Çavuş Boyle sırf sizi mutlu etmek için... elinden gelen her şeyi yaptı. Ve ben kaybolmuş silahlar hakkında saçma sapan soru sormaya başladığımda... oldukça öfkelendi.
When your mom was pregnant with you she'd come through that door, walk straight over here and join me on this couch. She'd lay down, put her head on my lap and just talk, you know, about what you might turn out like.
Annen sana hamile kaldığı zaman şu kapıdan girdi, buraya kadar yürüdü, bu kanapeye oturdu eğildi, başını kucağıma dayadı ve konuştuk.
Fill that out and under "Perpetrator ethnicity" put "Other."
Bunu doldur ve "saldırgan" ın altına başka bir şey yaz.
Come on, Bill. That ain't hardly gonna put you out there - on the street now, is it?
Oh hadi Bill, bu miktarı vermen seni sokaklara düşürmeyecektir değil mi?
He put a few things in that Eric seemed to be missing, and this is what came out.
Eric'in gözden kaçırdığı birkaç şeyi eklemiş ve bunu bulmuş.
I completely put out for that playdate.
Oyun günü için biçilmiş kaftandım yani.
Thought that's what you wanted. I thought so, too, but my plaque has been put out to pasture.
Evet öyle ama plaketim ortaya atıldı.
They probably put up that fence to keep her out of the cupcake store.
O çiti muhtemelen çörek dükkanından kadını uzak tutabilmek için kurmuşlardır. - Doğumda...
What saint decided that women have to put out Just because some idiot bought them an $ 8 teddy bear?
Hangi aziz, sırf salağın biri 8 dolarlık bir ayı hediye etti diye kadının onun ateşini söndüreceğini düşünmüş ki?
Check out this prototype that my nerds here put together.
İneklerimin yaptığı şu prototipe bir bakın.
- You put that feeling out.
- Konu hakkında duygularını öyle bir gösterdin ki.
- Jesus, Mike! We can't put a guy like that out on the street.
Söylediğim gibi, bize ne fırlatırsan fırlat, aynı şekilde bizde sana fırlatıcağız.
" that put out that devastating wildfire.
Bu berbat yangını söndüren bu harika sel...
When we put the word out that we were looking for copies of the book, we found out we weren't the only ones.
Kitabın kopyalarını aradığımız haberini yaydığımızda, Yalnız olmadığımızı öğrendik.
When we put the word out that we were looking for copies of the book, we found out we weren't the only ones. - Who?
Bu kitabın kopyalarını aradığımızı duyurduğumuzda başkasının da aramış olduğunu gördük.
You know, we should soften the ground, put out an anonymous post on "Gossip Girl" that some big secret is going to come out at Chuck's party.
Biliyor musun, Gossip Girl'e isimsiz mesajla Chuck'ın partisinde büyük bir sırrın açıklanacağını söyleyip ortamı yumuşatmalıyız.
Oh, we couldn't put you out like that.
Yük olmak istemeyiz. İki kat saçma.
On the sampler? Can't put that bitch out without it.
Albümü onsuz çıkaramayız.
put that away 212
put that back 82
put that on 56
put that down 353
put that thing down 29
put that thing away 35
put that gun away 17
put that gun down 56
outside 883
outer 19
put that back 82
put that on 56
put that down 353
put that thing down 29
put that thing away 35
put that gun away 17
put that gun down 56
outside 883
outer 19
outfit 21
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
outsiders 26
outrageous 90
outs 110
outlaw 21
out now 39
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
outstanding 214
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out loud 97
outside of work 17
out of respect 50
out of sight 112
outstanding 214
out of interest 20
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out loud 97
outside of work 17
out of respect 50
out of my sight 38
out like a light 17
out of mind 55
out of my house 22
out of time 18
out of love 16
out of the way 896
out here 191
outta here 19
out like a light 17
out of mind 55
out of my house 22
out of time 18
out of love 16
out of the way 896
out here 191
outta here 19