Rica перевод на турецкий
17,471 параллельный перевод
You're welcome.
Rica ederim.
Can we not talk to me like I'm about six, please, or not even present?
6 yaşındaymışım veya burada değilmişim gibi konuşmasak olur mu rica etsem?
Please?
Rica ediyorum.
Now that we got that out of the way, will you do me a favor and tell Blondie McBlonderson over there at the bar to disappear.
Bu da aradan çıktığına göre rica etsem bardaki sarışına da kaybolmasını söyler misin?
Um, peux-tu... oh, it's all right, Mademoiselle.
Rica etsem... Önemli değil matmazel. İngilizce biliyorum.
Final touches, then we're ready for a run through!
- Rica ederim. Son ayarlamaları yapıyoruz.
Please, I'm asking you.
Lütfen, rica ediyorum.
Because I'm asking you to, damn it!
Çünkü senden rica ediyorum, lanet olsun!
Oh, you are welcome, master Toby, schlaf gut.
Rica ederim efendi Toby, iyi uykular.
I do not ask and I do not order twice.
Rica etmem, ikinciye de emretmem.
Pray, go on with the business, sir.
Rica ederim toplantıya devam edin bayım.
Pray, convey our delight in declining his invitation.
Rica ederim, davetini geri çevirerek duyduğumuz hazzı iletin.
Yeah, you're welcome.
Tamam, rica ederim.
You're welcome, by the way.
Rica ederim bu arada.
Art DeVera went to Costa Rica to buy a black market liver.
Art DeVera Kosta Rika'ya karaborsadan ciğer almaya gitmişti.
It's why we went to Costa Rica for the surgery.
Bu yüzden ameliyat için Kosta Rika'ya gittik.
Okay, Gordon Roper's transplant happened about a month ago in Costa Rica, right?
Tamam Gordon Roper'ın transplantı yaklaşık bir ay önce Kosta Rica'da oldu değil mi?
And flew you out to Costa Rica for the operation, didn't he?
Ve seni operasyon için Kosta Rika'ya uçurdu, değil mi?
- You're welcome.
- Rica ederim. - Çok üzgünüm.
It's so... God, I remember when I was 25, I went to Costa Rica, and, oh,
Öylesine- - 25 yaşımda Costa Rica'ya yaptığım yolculuğu hatırladım.
I'm asking you to go outside.
Dışarı çıkmanı rica ediyorum.
- You're welcome.
- Rica ederim.
It's a... a request.
Bu bir... bir rica.
I can't order you, Peacekeeper, but I can ask you...
Sana emir veremem, Barışkoruyucu, Ama rica edebilirim...
- Yeah, you're welcome.
- Evet, rica ederim.
Can you...
Rica etsem...
You're welcome.
- Rica ederim.
I'm not asking!
Rica etmiyorum.
It's not a request, Harold.
Bu bir rica değil Harold.
Not that I asked them to be here.
Burda olmalarını rica ettiğimden değil.
Now, come on, don't say that.
Rica ederim. Olur mu öyle şey?
If we could please have everyone step out of the building.
Herkesin bina dışına çıkmasını rica ediyoruz.
I mean, I-I'm asking you.
Senden rica ediyorum.
Why don't you just ask reception and someone can put it in for you?
Neden resepsiyondaki birinden rica etmiyorsun?
- You're welcome, Bill.
- Rica ederim Bill.
I'm asking you to.
Rica ediyorum.
And I'm not asking.
Ve rica etmiyorum.
I wasn't asking.
Rica değildi.
So, I'm just asking you to help me protect her future.
Onun geleceğini korumak adına senden rica ediyorum.
- Una margarita, por favor.
- Bir margarita, rica etsem. - Merhaba.
I am asking that he stay with his wife and children in Budapest.
Eşinyle ve çocuklarıyla Budapeşte'de kalmasını rica ediyorum.
Everyone, a moment, please.
Rica etsem herkes bir dakikasını ayırabilir mi?
Sir, I'm to ask you to report to the Army headquarters in Cairo.
Efendim, sizden Kahire'deki ordu karargâhına gelmenizi rica ediyorum.
"Request all assistance possible."
"Mümkün olan tüm yardımı rica eder."
Sarah, talk some sense into her, please.
Sarah, rica ediyorum sakinleştir şunu.
Thanks.
- Teşekkür ederim. - Rica ederim.
Please.
Rica ediyorum.
It's a move that paid for the deposit on your restaurant...
Restoran depozitonu ödeyen işler. Rica ederim.
- Thank you.
- Teşekkür ederim. - Rica ederim.
You're welcome, Flash.
Rica ederim Flash.
Thanks for your help.
Rica ederim.