Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Sey

Sey перевод на турецкий

1,043,511 параллельный перевод
Um... you know, we've been getting along lately, and, um... we had a incident the other day... that was upsetting, at our daughter Casey's track meet.
Son zamanlarda aramız iyi ama kızımızın yarışını izlemeye gittiğimiz gün üzücü bir şey yaşadık.
[Zach] If one thing had gone differently somewhere along the line... maybe none of this would have happened.
Eğer bir şey bile farklı gelişseydi belki bunların hiçbiri olmazdı.
You're welcome.
Bir şey değil.
But I didn't do anything.
Ama ben bir şey yapmadım.
You sure you didn't do anything?
Hiçbir şey yapmadığına emin misin?
Is everything okay?
Her şey yolunda mı?
Yeah, everything's fine.
Evet, her şey yolunda.
Yes, I invented something, and no, I will not tell you what it is.
Evet, bir şey icat ettim. Ama olmaz, size ne olduğunu söylemeyeceğim.
Do you know anything about taxes?
Vergiler hakkında bir şey biliyor musun?
Sorry to keep you, but I'm on a liquid diet and everything's coming out basically how it went in.
Beklettiğim için özür diler, ama sıvı diyeti yapıyorum ve her şey girdiği gibi geri çıkıyor.
That's okay, I've got ten minutes till the bell rings again.
Bir şey olmaz, tekrar zil çalana kadar 10 dakikam var.
He's half everything else.
O yarım bir şey.
I don't ask much of you, only what I give in return... Honesty, respect, and most importantly, trust.
Senden, sana gösterdiğim saygıyı, dürüstlüğü ve güvenden çok fazla bir şey istemedim.
- Can I tell you something?
- Sana bir şey söyleyebilir miyim?
I swear to God, if you do this,
Ve herkes için küçük bir şey... Karaoke!
I know an office doesn't really mean anything, but to me it's a symbol of how hard I've worked to get here.
Jackie, buraya gelebilir misin lütfen? Bir şey mi istedin?
Or she can't stop thinking about me, either, and she's trying to find me.
Neden bu insanlar için bu kadar şey yapıyorsun? - Aynı çocuk gibiler. - Hayır, o kadar kötü değiller.
That's not what I me... Okay. [camera shutter clicks]
Adı "Dr.Psycho" olan birinin böyle bir şey yapabileceği kimin aklına gelirdi.
Ha! Ha! Oh, snap!
- Hayır ve birisi başka bir şey sormadan ofiste sıkışıp kaldık sınırlarımız bildiğimiz gibi.
So you guys give him this every month just to stroke his ego?
Peki bak, bilmen gerekiyorsa hiç bir şey senin için yeterince iyi olmuyor.
Hey, Emily, could you run and get me eight hours worth of parking stickers'cause I could do this all day!
Çünkü ihtiyacımız olan her şey var.
♪ Someone should probably stop her now ♪
Büyütecek bir şey değil.
Hey, does this look straight to you?
Çünkü hiç kendi başına bir şey yaptığını görmedim.
Was that even you, Dr. Dre?
Hiçbir şey yok.
[somber music]
Oh, bir dakika. Bir şey görüyorum. Merhaba, Emily.
You're lucky you're cute.
Ama sonra komik bir şey oldu.
They must've really cared about you. You know, you haven't lost at everything.
Yani gerçekten bir şey hatırlamıyorsun?
Aw, crap.
Siktir. Bir şey yok.
I was actually just gonna ask you if...
Sana bir şey sormak istiyorum...
I was gonna ask you if maybe you wanted...
Şey soracaktım... Belki biz...
Well, I...
Şey...
Nothing.
- Yok bir şey.
Do you have anything you'd like to share?
Paylaşacağın bir şey var mı?
You know, the whole thing really threw me off because we'd been getting along well. And he's been seeing a therapist lately.
Bilirsiniz işte, olanlar kafamı karıştırdı çünkü her şey iyiye gidiyordu ve bir terapiste de başlamıştı.
He didn't mean that in a negative way, Kathy.
Kötü bir şey demek istemedi, Kathy.
Doug, would you like to add anything else?
Ekleyeceğin başka bir şey var mı?
I have a confession to make.
Bir şey itiraf edeceğim.
I just wanted you to know, and I don't think I'm breaking any rules here... you've been really helpful to Sam with dating stuff.
Bilmeni istediğim bir şey var. Bu bir kural ihlali sayılmaz sonuçta. Sam'e kız arkadaş konusunda çok yardımcı oldun.
Something weird happened at school today.
Bugün okulda tuhaf bir şey oldu.
No. "? You been smoking something else?
Başka bir şey mi içiyorsun?
Is everything okay?
- Her şey yolunda mı?
No, they want me to start right away.
Şey, hemen başlamamı istiyorlar.
I'm sorry, but, um...
Pardon ben, şey...
She did something cool, and you guys didn't even see it.
Efsane bir şey yaptı ve siz görmediniz bile.
Yeah. You got a lot of things going on, don't you, sweetie?
Seninle ilgili çok şey var, değil mi tatlım?
So we're done.
Yani aramızdaki şey bitti!
We wanted to do it in a way where it was honest, and we wanted to make something that can hopefully help people, because suicide should never, ever be an option.
Bunu dürüst bir şekilde yapmak istedik ve insanlara yardımcı olabilecek bir şey yapmak istiyorduk çünkü intihar asla bir seçenek olmamalı.
But you get a piece of material like this that's about something, you know, you take that seriously, and- - and you really hope the discussion begins and will continue.
Ama insanın eline konusu olan bir şey geçince işi ciddiye alıyor. Ve tartışmanın başlayıp devam edebilmesini umuyorsun.
[Boe] It's definitely a generational thing because my whole middle and high school, when we got home, all we would do is hop on, either it was Myspace, Facebook, Twitter, and Instagram.
Bu kesinlikle bu nesle özgü bir şey çünkü bütün ortaokul ve lise boyunca, eve geldiğimizde, tek yaptığımız, Myspace, Facebook, Twitter ve Instagram'a girmek.
Once something is online, it's just there, and a picture can say a million different things.
Bir şey çevrim içi olduğunda orada kalıyor ve bir fotoğraf milyonlarca farklı şey söyleyebilir.
And she stopped being a human being to all those guys, and became a thing.
Ve o bütün oğlanlar için bir insan olmaktan çıkıp bir şey hâline geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]