She chose me перевод на турецкий
128 параллельный перевод
She chose me to keep it safe.
Onu emniyette tutmamı tembihledi.
And what's even more incredible, she chose me over Orestes.
İnanılmaz. Beni istiyor, Oreste'yi değil.
She wanted me to survive. She chose me!
Benim hayatta kalmamı istedi Beni seçti!
She chose me!
O beni seçti!
She chose me.
O beni seçti.
She chose me over Sarpedon.
Sarpedon'un yerine beni seçmiş.
She chose me Bang! Made a beeline straight for old Andy.
Beni seçti ve benimle bu yola baş koydu.
- She chose me.
- O beni seçti.
And she chose me.
Ve o beni seçti.
He loved your mother, and yet she chose me.
Anneni seviyordu, ancak annen beni seçti.
Are you jealous because she chose me?
O beni seçtiği için kıskandın mı?
Despite my obvious limitations. she chose me. not you.
Görünen engellerime rağmen, beni seçti, seni değil ;
And she chose me.
Ve beni seçti.
she's pretty hot. she chose me to be her botfriend!
Evet, epey güzelmiş. Değil mi? Peşinde başka erkekler de var.
She chose me, Harold. I didn't steal her.
O beni seçti, Harold, onu çalmadım.
Among all the big chiefs she chose me.
Onca büyük insanın içinden beni seçmişti.
I don't know why she chose me.
Neden beni seçtiğini bilmiyorum.
Caprica Six, she chose me.
Caprica Altı. Beni seçti.
She chose me first.
İlk önce beni seçti.
Because she chose me first.
İlk önce beni seçti.
Know why she chose me?
Neden beni seçtiğini biliyor musun?
Uh, she chose me.
O beni seçti.
- She got a bloody nose. - Was physical abuse a normal occurrence in your relationship, or is this more of a recent thing? She chose me.
- Fiziksel şiddet uygulamak ilişkilerinde normal midir yoksa yeni birşey mi?
She chose me from a hundred men ready to kill for her.
Onun için cinayet işlemeye hazır yüzlerce erkek arasından beni seçti.
- She chose me, that's the case.
Beni seçti. Aslolan bu.
- Well, then she chose me.
Ama sonra da beni seçti.
She chose me.
Beni seçti.
Remember what you told me the night she chose you instead of me?
Benim yerime seni seçtiği gece bana söylediklerini anımsa.
Toinette and I chose a meeting spot where she would tell me about her sister.
Ablası hakkında haber getirmesi için Aptal Toinette'i ikna etmiştim.
Nor from mine own weak merits shall I draw the smallest fear or doubt of her revolt, for she had eyes and chose me.
Kusurlarım yüzünden karımdan kuşkulanmayacağım çünkü gözleri görüyordu ve beni seçti.
But, you know, she chose to find me.
Ama biliyorsunuz, o beni bulmayı seçti.
Little matter to me that this woman chose to pursue a career in pornography, nor that she has been banging Jackie Treehorn, to use the parlance of our times.
Bu kadının, pornografi sektöründe, bir kariyer peşinde koşması, ya da zamanımızın dilini konuşmak için, Jackie Treehorn ile düzüşmesi umurumda bile değil... Her neyse,
I'm allowed to invite Felicity and the guy that she chose over me to the movies.
Felicity'yi ve bana yeğlediği çocuğu sinemaya davet edebilirim.
She changed in the end, and chose her mom over me.
Sonunda değişti, ve benim yerime annesini seçti.
She's asking how he chose me among all the women on Internet.
İnternette onca kadın arasında beni nasıl seçti diye soruyor.
She still chose you over me.
Hayır. O yine de benim yerime seni seçti.
She was offered a job in New York and chose her career over me.
New York'ta bir iş teklifi aldı. Seçimini kariyerden yana yaptı.
I asked Ana to travel with me, but she chose to stay.
Ana'ya benimle seyahate çıkmasını söyledim, ama o kalmayı tercih etti.
My husband looked for me and he / she said... "This and the man that I chose to happen" me. That man was... you!
Kocam bana baktı ve "Tahtıma varis olarak seçtiğim adam bu" dedi.
She knew exactly how I felt about the situation, and she chose to ignore me.
Durum hakkındaki düşüncelerimi biliyordu ve beni takmamayı seçti.
She chose to move in with my parents. She chose not to tell me about it. - She's a kid.
Annemlerin yanına yerleşmeyi ve bana söylememeyi tercih etti.
She just chose to take it out on me.
Sadece acısını benden çıkarmayı seçti.
If she would have given me that choice, I would have chose you.
Eğer bana o şansı vermiş olsaydı, seni seçerdim.
little matter to me that this woman chose to pursue a career in pornography nor that she has been "banging" jackie treehorn, to use the parlance of our times, however, i am one of the 2 trustees of the lebowski foundation,
Bu kadının pornografide bir kariyer peşinde koşması ya da zamanımızın dilini konuşmak için Jackie Treehorn'la yatması umurumda bile değil. Her neyse, Lebowski Vakfı'nın iki yöneticisinden biri benim.
- Me neither. She chose it.
- Bende öyle ama, orayı söyledi.
It's also understandable that she chose to live with Ren over me.
Üstelik Nana benimle birlikte yaşamaktansa Ren ile yaşamayı tercih etmesi de anlamlı.
And I thought,'If I survive all this, I'll go to that house,'apologize to the mother there,'and accept whatever punishment she chose for me...'
Aklımdan, "Buradan sağ salim kurtulursam, o eve gidip annesinden af dileyip ne gibi bir cezayı bana uygun görürlerse çekeceğim" diye geçirmiştim.
Because she chose to tell me that the wrong way.
Çünkü bana yanlış yola saptığımı söyler.
She chose to protect me.
Beni korumayı o seçti.
Because... "complicated" means "trouble," so you knew that she was in trouble, and you chose not to come to me?
Çünkü, "karmaşık" demek "bela" demek, yani sen, onun başının dertte olduğunu biliyordun, ama bana gelmemeyi seçtin?
She chose me.
- Hayır.