Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / She doesn't understand

She doesn't understand перевод на турецкий

363 параллельный перевод
It's so she doesn't know I'm dead, you understand?
Bu şekilde benim öldüğümü bilmeyecek. Anladın mı?
All right, I'll try and fix it. You see, she doesn't understand the real reason.
Bak, o gerçek sebebi anlamıyor.
- She doesn't understand.
Anlamıyor.
And I have an idea she doesn't understand you as well as I do.
Sanırım, seni benim anladığım kadar anlamıyor.
Don't tell me she doesn't understand you.
Sen'i dahi anlamadığını söyleme sakın.
She says she doesn't understand you.
Sizi anlamadığını söylüyor.
She doesn't want anyone around just at the moment, if you understand.
Şu anda yanında kimseyi istemiyor, anlarsınız.
DOESN'T SHE UNDERSTAND?
- Hiç anlamıyor mu?
She doesn't understand any of this.
Bunlardan hiçbir şey anlamıyor.
Either she doesn't understand the danger she is in... or she is depending upon the favor of the President.
Ya içinde olduğu durumun ciddi olduğunun farkında değil yada Başkan'ın kendisine yardım edeceğini zannediyor.
- She doesn't understand.
- Anlamıyor.
She doesn't understand.
Anlamıyor.
I'm afraid that, if she doesn't see me at all, she won't understand and will be very unhappy.
Beni hiç görmezse ne olduğunu anlamayacak ve çok mutsuz olacak.
she doesn't understand what business you're in.
Hala anlayamamış da...
She doesn't understand me.
Beni anlamıyor.
Can't you see she doesn't understand you?
Görmüyor musun kız seni anlamıyor?
Perhaps, she doesn't understand what it's all about.
Belki de, konunun ne olduğunu bile anlamıyordur.
She pronounces an English name he doesn't understand.
Kadın, adamın anlamadığı İngilizce bir isim telaffuz eder.
- She doesn't understand me.
- Beni anlamıyor.
She doesn't understand, Susan.
Seni anlamaz, Susan.
She doesn't understand kindness, friendship.
Kibarlıktan, arkadaşlıkta anlamıyor.
She doesn't understand you.
Sizi anlamıyor ki.
Doesn't she understand that?
Bunu anlamıyor mu?
She doesn't understand...
Bir şey anlamıyor.
She doesn't understand, Paul.
O anlamaz, Paul.
It's a damned shame she doesn't understand politics.
Politikadan anlamaması çok utanç verici.
But she doesn't understand.
Ama anlamıyor.
She just doesn't understand!
Anlamıyor bir türlü!
And I- - I tried to explain that it could be her baby too, but- - but she doesn't understand and she get very angry at me.
Ve ona bunun onun da bebeği olabileceğini söylemeye çalıştım ama ama beni anlamadı ve bana çok sinirlendi.
I'll admit she gets confused and involved in things she doesn't understand.
Doğrusu arada bir aklı karışır ve anlamadığı konulara burnunu sokar.
She doesn't understand how you feel
Senin duygularını anlamıyor.
AND--AND SHE DOESN'T UNDERSTAND A WORD I SAY.
Yapabilseydim, Vicky'yle iletişim kuracaktım.
She doesn't understand a single word you're saying.
Söylediğin hiçbir şeyi anlamıyor.
Anyway, she doesn't understand anything you say.
Zaten dediğin hiçbir şeyi anlamıyor.
She just doesn't seem to understand.
Beni hiç anlamıyor.
She doesn't understand. She'll kick over the bucket.
Anlamıyor, o kovayı tekmeleyecek.
She doesn't understand moderation.
O ılımlılık nedir bilmiyor.
But she says she doesn't understand.
Ama anlamadığını söylüyor.
She doesn't understand what's up.
Olanları aklı almıyormuş.
He doesn't understand why she lies.
Neden yalan söylediğini anlamıyor.
She says you tell him even he doesn't understand.
Anlamazsada söyle diyor anam.
She doesn't like Sylvain with me, I don't understand Henri and the girl.
O benim Sylvain'la olmamdan hoşlanmıyor. Ben de Henri ve o kızı anlamıyorum.
Ah, she doesn't understand.
Kız bilmiyor.
She doesn't understand a word I'm saying.
Söylediğim hiçbir şeyi anlamıyor.
He doesn't speak English and I can't understand his instructions without her. She's his translator.
İngilizce bilmez... o da onun çevirmeni.
But the truth is she doesn't understand anything.
Ama aslında o hiç bir şey anlamıyor.
We've been trying to tell her it's closing time, but she doesn't seem to understand.
Ona kapanma zamanı olduğunu anlatmaya çalışıyorduk ama pek anlıyor gibi görünmüyordu.
Creb. She doesn't understand.
Creb o seni anlamıyor.
She doesn't understand.
O, anlamaz.
She doesn't understand the words, anyway. Now, where were we?
Sözcükleri nasılsa anlamıyor.
Deep down inside we love her, don't think we don't... but she doesn't understand anything...
Onu derinden seviyoruz, sakın sevmediğimizi düşünme... ama hiçbir şeyi anlamıyor...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]