Understand me перевод на турецкий
10,512 параллельный перевод
How well you understand me.
Beni çok iyi anladın.
- You don't want to understand me.
- Anlamak istemiyorsun ki.
~ You understand me, Katy.
- Beni anlıyorsun, Katy.
You understand me?
Anlıyor musun beni?
Do you understand me, Joe?
Beni anlıyor musun Joe?
Yeah, I was scared to answer the telephone because nobody would understand me because of my accent.
Evet, telefona bakmaktan korkuyordum çünkü kimse aksanım yüzünden beni anlamaz diye düşünüyordum.
You've finally come to understand me.
Sonunda beni anladın.
He does not leave this building... you understand me?
Bu binadan dışarı çıkmamalı.Bunu anlıyor musun?
You understand me.
Beni anlıyorsun.
- You understand me?
- Anlıyor musun?
You understand me?
Anlaşıldı mı?
You understand me?
- Anlıyor musun?
Do you understand me?
Beni anlıyor musun?
... you understand me?
Beni anlıyor musun?
You understand me?
Anladın mı?
You don't understand me.
Anlamıyorsun.
- Do you fucking understand me?
- Beni anlıyor musun dedim!
You understand me?
Anladın mı beni?
Coming after me, I understand that.
Benim peşimden gelmesini anlarım.
What part of "let me do the talking" did you not understand?
"Konuşmayı ben yapayım." lafının neresini anlamadın?
I'll understand if you never wanna see me again.
Eğer sen bir daha beni görmemek istersen anlarım.
I know what happened and I understand why you didn't want me to find out.
Neler olduğunu biliyorum ve neden öğrenmemi istemediğini de anlıyorum.
With everything inside them, they will hate me and you and everyone here because they won't understand why he is gone, why people always leave,
İçten içe senden, benden ve buradaki herkesten nefret edecekler. Çünkü neden öldüğünü anlamayacaklar.
And Irene Selznick, who's helping me understand this strange but incredibly exciting environment.
Irene Selznick ise tuhaf ama oldukça heyecan verici bu dünyayı anlamama yardım edecek.
I couldn't understand why she thought the life she had there was so terrible that she would leave me to live there, and leave my father. I thought he was very wonderful.
Babamın mükemmel biri olduğunu düşünüyordum.
Believe me, I understand.
İnan bana, anlayabiliyorum.
I don't think you understand the consequences of lying to me.
- Bence bana yalan söylemenin sonuçlarını anlamıyorsun.
But it was wrong of me to take it out on you. I understand.
Ama senden çıkarmaya çalışmam yanlıştı anlıyorum
I don't expect you to understand this... you haven't lived my life... but everything that's happened to me thus far has made it easier for me to be someplace else, anywhere but the place I was born.
Anlamanızı beklemiyorum, benim hayatımı yaşamadınız. Şimdiye kadar başıma gelen her şey nedeniyle doğduğum yer dışında bir yerde olmak kolay.
I can understand why you might resent me for that.
Bana neden böyle kızdığını anlayabiliyorum.
You wouldn't understand. You may see your son... Once you have told me everything.
Oğlunu görebilirsiniz.
Do you understand me?
Anladın mı beni?
I don't understand how you could just forgive me.
Beni nasıl affedebildiğini anlamıyorum.
If you don't understand, you just let me know and I'll explain it again.
Anlayamazsan söyle bana tekrar açıklarım.
I understand you've been looking for me.
Beni neden aradığınızı anlıyorum.
I understand it was a big mistake, but I promise you can trust me.
Büyük bir hata olduğunu fark ettim. Ama söz veriyorum, bana güvenebilirsin.
Tell me you understand. Okay.
- Anladığını söyle bana.
You know, I understand why you're not helping me.
Bakın, bana neden yardım etmek istemediğinizi anlıyorum.
I understand my brother is doing this to me out of anger...
Bugün ölümden döndük diyelim.
I'm scared she's not gonna understand or forgive me.
Anlamayıp beni affetmeyeceğinden korkuyorum.
I understand. You were just trying to keep me safe.
Beni güvende tutmaya çalışıyormuşsun.
I do not understand your hatred of me.
Bana olan nefretini anlamıyorum.
I'd understand if you hate me.
Benden nefret edersen anlarım.
Just not me, none in the house can understand you.
Sadece ben değil bu evdeki kimse seni anlamıyor.
Understand that it is wrong for me to harm your family,
Ailenize zarar vermek benim için yanlış bir şey. Bunu anlamışsınızdur umarım.
Help me understand.
Anlamama yardım et.
- Understand something, Mr. Alderson. After I leave, you will never see me again.
- Şunu anlayın, Bay Alderson ben gittikten sonra beni bir daha asla görmeyeceksiniz.
Don't tell me that you understand.
Bana anladığını söyleme.
I understand why she's having trouble forgiving me, but please let me see her...
Beni kolayca affetmemesini anlıyorum ama lütfen onu görmeme izin ver.
That's why he thought he could make me understand him.
Bu yüzden onu anlamamı sağlayabileceğini düşünüyordu.
They've made me understand.
Anlamamı sağladılar.