Sigh перевод на турецкий
747 параллельный перевод
And this was greeted by the geologists with a great sigh of relief.
Ve bu jeologlar tarafından büyük bir rahatlamayla karşılandı.
A sigh is just a sigh
Bir iç çekiş, yalnızca iç çekiş
"The sight of this spent bending lord, who never carried a load before... "... is painful to look upon and we must sigh with grief.
Daha önce hiç yük taşımamış yorgun eğilmiş efendinin görüntüsüne... acı içinde bakarak kederle iç çektik.
# Don't... #... sigh, baby
İç çekme bebişim
And thrice his head thus waving up and down... he raised a sigh so piteous and profound as it did seem to shatter all his bulk and end his being.
Öyle acı, öyle derin bir ah çekti ki, kendini paralamak, yok etmek istiyordu sanki.
And then this "should" is like a spendthrift sigh.
Araya zaman girdi mi yapmaya can attığımız şey sıkıntılı bir iç boşaltmaya döner.
And the blues must have come from a sigh
Ve diğer taraftan da blues sesi geliyordu
What a sigh for some perfumer!
"Parfümcüye ne mükemmel bir tabela!"
Go ahead and sigh, but you'll think it's really nice when you join us.
İç çekiyorsun ama gelince sen de seveceksin.
And I begin to sigh all over again
Ve ben yine ah etmeye başlıyorum
I wake up and sigh each morning
Her sabah uyanıyorum ve ah çekiyorum
He'll kiss her with a sigh
# Adam öpecek kızı bir iç çekişle #
I'll kiss her with a sigh
# Bir iç çekişle onu öpeceğim #
How about a big sigh of relief, Miss Larkin?
Derin bir oh çeker misiniz, Bayan Larkin?
Sigh.
Geliyor.
I heard that many samurai officials breathed a sigh of relief.
Bir çok kişi bu yüzden rahat bir nefes almış durumda.
- It was the bachelor's last sigh.
- Bir bekârın son bir iç çekişiydi seninki.
With every sigh
With every sigh
Roll your eyes And heave a little sigh
Roll your eyes And heave a little sigh
Amaryllis sigh
Amaryllis sigh
Hell look in your eyes And hell sigh and say
Gözlerine bakacak İç çekecek ve söyleyecek
You look in her eyes and you sigh and say
Gözlerine bakacak İç çekecek ve söyleyecek
All the big boats heave a sigh
Gelip geçen büyük gemileri Seyrediyor
What a sigh!
Ne acı bir durum!
He lives for a sigh, he dies for a kiss, he lusts for the laugh, ha!
Bir nefes için yaşar, bir öpücük için ölür, gülücüğü arzular, ha!
I live for a sigh, I die for a laugh, I lust for a laugh, ha ha!
Bir nefes için yaşarım, bir öpücük için ölürüm, bir gülücüğü arzularım, ha ha!
I live for a sigh, I die for a kiss.
Bir nefes için yaşarım, bir öpücük için ölürüm.
Run to school and sigh, and they will laugh at you.
- Tamam, sustum sustum. İstersen böyle devam et.
Should I sit alone all day and embroider and sigh... and wait for you to toss me a word or a look as you pass?
Bütün gün tek başıma oturup, nakış dikip, iç çekip benimle biraz konuşasın diye mi beklemeliyim?
" without a tear or sigh, at the ringing of the curfew,
"... ne bir damla yaş, ne bir iç çekişle :
# In each breeze I seem to hear you sigh #
# Her esintiyle Nefesini duyar gibiyim #
Tell her I sigh and yearn, away from her.
Ondan uzakta iç çekip özlüyorum onu de.
Actually, the invention of the buttonhole brought a great sigh of relief from the whole world.
Aslında, iliğin bulunması dünyanın her yanında büyük bir rahat nefes almağa yol açtı.
A vague look. Sigh a little.
Kaçamak bir bakış... azıcık içini çek.
Then, with a long sigh, she's back.
Sonra, uzun bir iç çekişle, kendine geliyor.
I cry, I sigh, I wanna die
# Ağlarım, iç geçiririm, ölmek isterim #
I didn't like being a prisoner but it was a damn sigh better than being dead.
Esir süşmeyi sevmedim ama ölmekten çok daha iyidir.
I DON'T KNOW. [sigh] LET'S GO.
Belki bir yanılgı, belki de bir kurtuluş, bilmiyorum.
Oh, it's no wonder I sigh
Boşuna değil duyduğum özlem
[deep sigh]
- Daha önce de başıma gelmişti.
I'll let out a sigh.
Bir iç çekmeliyim.
I have no idea with him, sigh.
Onun da sağı solu belli olmuyor.
Sigh, he's passed away and he is a good guy.
Vefat etti. İyi adamdı.
His adoring Romans sigh and remain content.
Ona tapan Romalılar iç geçirir ve hoşnut kalırlar.
The moment has come! Let me hear your sigh of relief, the sound of daily vulgarity.
ferahlamaktan içini çekme, gündüz görgüsüzlüğün sesi,
Why, then, do you sigh?
- O zaman neden iç çekiyorsun?
The great sigh.
Derin bir iç çekme..
My heart wants to sigh Like a chime that flies
Rüzgarda bir kiliseden Uçuşan çan sesi gibi
I leave and heave a sigh And say goodbye
Gidiyorum iç çekerek Ve veda ederek
But then you come along, and take my last sigh from me.
Ama sen gelip son ahımı alıyorsun.
[sigh]
Hayır.