Sit with me перевод на турецкий
1,058 параллельный перевод
come on, sit with me and watch the actors.
Hadi, benimle oturun ve sanatçıları izleyin.
She came over to baby-sit with me because I was lonely.
Yalnız olduğum için bana bakıcılığa geldi.
Come. Sit with me.
Gel, yanıma otur.
Come, sit with me.
Gel.benimle otur.
Come on. You wanna come over and sit with me?
Gelip, benimle oturmak ister misin?
I'm having a really really bad night and I can't seem to find anyone who just will sit with me for just...
Gerçekten çok çok kötü bir gece geçiriyorum ve benimle birazcık oturup konuşacak birini bulamıyorum.
Why don't you come down here and sit with me on the couch?
Koltuğa, yanıma neden gelmiyorsun?
- Come sit with me on the bed.
- Yatağa, yanıma gel.
To sit with me on this tribunal and to share the burden of the verdict I will require the counsel of two fellow judges.
Bana bu mahkemede eslik etmek ve kararın yükünü paylaşmak üzere iki yargıcın yardımını rica edeceğim.
Why don't you come over and sit with me?
Neden buraya gelip benimle oturmuyorsun?
Sit with me for a moment.
Biraz benimle kalın.
Why don't you come over here and sit with me.
Neden buraya gelmiyorsun?
Imagine my surprise when I met this man, who, although elderly, stood bolt upright, with his look of steel, which many people have commented on, and with the greatest of ease, politely asked me to sit down and make myself comfortable,
Bu adamla tanıştığım zamanki şaşkınlığımı hayal edin. Yaşlı olmasına rağmen çivi gibi dimdik duruyor pek çok insanın söylediği gibi çelik bakışlı ama büyük bir rahatlıkla nazikçe bana oturmamı ve kendimi rahat hissetmemi söyledi.
Come, sit here with me.
Gel yanıma otur.
You better step over here with me... And sit down, Switch on that electronic brain of yours and listen,
Benimle şuraya gelip otursan iyi edersin şu elektronik beyninin düğmesini çevir ve dinle çünkü tüm oyuncuların isim ve numaralarını bir kez söyleyeceğim.
Me and Hog figured she wants to sit with us.
Ben ve Hog, bizimle oturmak istediğini düşündük.
OK. Miss Bishop, will you tell me, how long did DL's suitcase sit there in the middle of this floor with people coming and going?
Bayan Bishop bana söyler misin, acaba valiz burada... ofisin tam ortasında, insanlar gelip geçerken, ne kadar durdu?
Come, sit here with me.
Gel, otur.
Why don't you sit here with me?
Neden burada benimle oturmuyorsun?
Come and sit down with me!
Gel benimle otur!
Sit down with me for a second.
Bir saniye benimle otur.
You can sit up front with me.
Benden olsun. Önde oturabilirsin.
The disembodied voice tells me to sit with my back to the door.
O ses sırtımı kapıya vererek oturmamı söyledi.
WELL, YOU CAN COME SIT IN THE BIG CHAIR WITH ME.
Yanıma gelip büyük koltukta benimle oturabilirsin.
Would you like me to sit and talk with you a while?
Sana eşlik etmemi ister misin?
And he used to sit on the floor And stare up at me with those eyes.
Yerde oturur ve bana bu gözlerle bakardı.
Sit down, for God's sake, you make me quite ill with your retchings.
Tanrı aşkına otur! Öğürtülerin beni hasta etti!
Listen, if you want to sit up here with me and have a conversation, that's great.
Dinle, burada oturup konuşacaksak, tamam.
Itjust doesn't sit well with me any more, George.
Sadece benimle eskisi gibi zaman geçirmiyorsun, George.
Excuse me for sayin'this with menfolks in the room, but, when I get my menstrual cramps, which come pretty hard, they don't let me sit down on my job.
Erkeklerin arasındayken böyle bir şey söylediğim için özür dilerim, Oldukça ağır adet sancıları çekerken, mesaide bir yere oturmama izin vermediler.
It's three nights they keep me awake with their shouting their sit-ins their Lesbo rallies
3 gecedir çıkardıkları gürültü yüzünden... beni uyutmuyorlar. Lezbiyenler karnavalı!
He must have thought that he could sit back and watch Luo Xin fight with me
Eminim ki, şimdi oturmuş... Luo Xin'in benimle ölümüne düello yapmasını bekliyordur
Sit down here with me!
Benimle otur.
You can sit right on my face and beat me with a wet towel.
Yüzüme oturup beni ıslak havluyla dövebilirsin.
Come, sit down, drink with me.
Gel, şöyle otur, benimle bir şeyler iç.
Sit on the bed, shut your mouth or so help me, I'll hit you with this chair.
Otur yatağa, kapa çeneni yoksa Tanrı biliyor şu sandalyeyi sana fırlatacağım.
When did you last sit down with me like this?
En son benimle ne zaman böyle oturdun?
Sit down with me.
Sağ ol.
No, sit down and fall in love with me.
- Burası boş mu? - Bana aşık olacak birini bekliyordum.
All I wish... is for you to sit and talk with me.
Tüm dileğim... -... oturup benimle konuşman.
Do you wanna come with me, or prefer to sit and stare?
Benimle gelmek mi istersin, yoksa oturup bakışmak mı?
Wait, is this the kind of training where we sit around for 10 years... and you tell me I'm big enough to break a brick with my big toe?
Bekle, şimdi bu böyle oturup daha sonra da küçük parmağımla.. Tuğla kırma cinsinden bir eğitim mi? Ben bunun için oldukça büyüğüm.
Frankly, being house counsel for Rick Masters doesn't sit very well with me.
Açıkçası, bu adamın avukatlığını yapmak bana göre bir iş değil.
Come sit here with me.
Gel yanıma otur.
I want you to come to the practices and sit on the bench with me during games.
Çalışmalara gelmeni ve oyunda sırada benimle oturmanı istiyorum.
They won't be committing any more crimes, so go back to your desk, sit down and stop bothering me with this shit!
Artık suç işlemeyecekler. Masana dön ve otur yerine. Bu saçmalıkla canımı sıkmayı da bırak!
You are now required to sit here with me.
Şimdi senin de benimle birlikte oturman gerekiyor.
You'll sit down with me and have some soup.
Beraber oturup çorbamızı içelim.
It's incredibly nice of you not to make me sit with those guys.
Onlarla aynı odada oturmaya beni zorlamadığınız için teşekkür ederim.
Will you sit in the back with me, Mommy?
Yanımda otursana, anne.
You sit out there all day with the others and then come in here with your head down, saying, "Forgive me."
Bütün gün orada bekledin. Şimdi de gelip, boynun bükük "bağışla beni" diyorsun.