Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ S ] / Squeaking

Squeaking перевод на турецкий

294 параллельный перевод
We havent got the oilcan, and youvve been squeaking enough as it is.
Yağdanlık yok. Zaten gıcırdıyorsun...
Hear the night owls softly squeaking Just a-drifting
Baykuşların seslerini dinle Ufak bir gezinti
You might stop that squeaking to begin with.
Şu gıcırtıyı kesmekle başlayabilirsin.
Maybe she wouldn't have heard my shoes squeaking.
Belki de ayak seslerimi duyup peşinde olduğumun farkına varamazdı.
- ( Squeaking ) - He'll sort it out!
Bak işte çalışmıyor.
I hate those little things that are always tipping ov - [Wheels Squeaking]
O küçük olanların her zaman devrilmesinden nefret ederim- -
There'll be no squeaking wheels, no motors.
Gıcırdayan tekerlekler olmayacak, motor gürültüsü olmayacak.
What was the squeaking we kept on hearing?
Duyduğumuz ciyaklama neyin nesiydi?
Loud, squeaking fluid.
Gürültülü, gıcırtı sıvısı.
No more pussyfooting', no more holding'hands... and squeaking'that front porch swing back and forth.
Artık korkak korkak yürümek, el ele tutuşmak ve verandadaki salıncağı ileri geri gıcırdatmak yok.
Six years that's all I've heard is squeaking'.
Altı yıldır tek duyduğum şey gıcırtı sesi.
- Still squeaking'by.
- Ucu ucuna yaşayıp gidiyoruz.
I thrust in his throat as much tongue as I can find to stop him from squeaking.
Gıcırdamasını durdurabilmek için dilimi onun boğazına kadar ilerlettim.
A love song produced by squeaking wing cases.
O aşk şarkısını kanatlarını birbirine sürterek çalar.
All that squeaking and banging every night till the small hours.
Sabahın körüne kadar gacır gucur sesler.
Well, some of them started dressing up as mice a bit and then when they got the costumes on they started squeaking.
Şey, bazıları biraz fare gibi giyinmeye başladı. Sonra kostümleri giydiklerinde şeye başladılar viyaklamaya.
I mean, most normal adolescents go through a stage of squeaking two or three times a day.
Çoğu normal yetişkin günde iki, üç kere viyakladığı bir dönemden geçer.
Hey! Now the squeaking has stopped.
Ayakkabı gıcırtısı kesildi.
This business with the cheese and the squeaking is just a front.
Peynir ve cırlamak sadece göstermeliktir.
If I go to the palace too often, the stairway'll start squeaking.
Saraya o kadar sık gidersem, merdivenler gıcırdamaya başlar.
Oh, that driving me crazy with that squeaking.
Oh, bu gıcırtı beni deli ediyor.
[Squeaking] Lots of them can talk, Murdock, but can it sing?
Onların çoğu konuşur Murdock, peki şarkı söyleyebiliyor mu?
( GUINEA PIG SQUEAKING ) KING OF HEARTS : It's left the young lady's face.
Genç bayanın yüzünden gitti.
Squeaking rodents with wings of skin and fur, that hang upside down, crunching beetles in their teeth.
Gıcırdayan fareler, yarasalar. Kanatları, tüyleri, deriler, tavandan sarkan, dişlerini gıcırdatan.
Look at this old guitar you been squeaking on.
Şu tıngırdattığın gitara bak.
[Squeaking]
[Gıcırdama]
[Cricket Squeaking]
[Cricket Squeaking]
[Squeaking Continues]
[Squeaking Continues]
He's gonna whip us. Vlad do you like squeaking chairs?
O bizi kırbaçlar.
[SQUEAKING] Well, Marcy's okay.
Şey, Marcy iyi.
- ( squeaking ) - What?
Ne?
[SHOES SQUEAKING]
- YERLER ISLAK
[Squeaking] Hey, squeaker, knock it off.
Hey, gıcırtıcı, bunu yapma.
The priest informed us that in old Provencal, "bartavello" signified "blunt lock" and that the bird was nicknamed thus because of its squeaking cry.
Rahip, "bartevel" sözcüğünün "kör talih" anlamına geldiğini bu kuşların çığlığı andıran sesleri yüzünden bu ismin takıldığını anlattı.
The squeaking leather stool. My father's shouts...
Babamın bağırışları kulaklarımı tırmalıyordu.
The Lord and I can't compete with the squeaking of Homer's shoes. Why don't we wait until he sits? - Sorry.
üzgünüm. ne ben ne de Tanrı, Homer Simpson'ın ayakkabı gıcırtısı ile boy ölçüşebileceğimizi sanmıyorum.
There was an element of squeaking.
Gıcırdayan şeyler işittik.
- Hey, guys! - [Fan Squeaking]
Selam millet!
[Pulley Squeaking]
[Makara gıcırtısı]
[Squeaking Resumes]
[Gıcırtı devam eder]
[Whirring Sound, Squeaking]
[İnleme sesi, gıcırtı]
That's a bunch of horse shit. [brakes squeaking]
Bu koca bir at pisliği.
You came in the other day with all that whale stuff the squeaking and the squealing.
O gün gelip balinalar hakkında konuşunca ciyaklamalarını falan.
This gate has been squeaking since I was 12.
Bu kapı ses çıkarıyodu. tam 12 yaşımdan beri.
Those wheels are squeaking a bit.
O tekerlekler biraz gıcırdıyor.
- [Squeaking] - Sounds likeyou need a little oil, Captain.
Biraz yağa ihtiyacınız var gibi duruyor Kaptan.
Still squeaking for gallbladder patients?
Hâlâ safra kesesi hastaları için mi gıcırdıyorsun?
When we were in 6th grade, I used to like- - I don't how graphic I'm gonna get on this- - I would be going at it in the bedroom and the bed would be squeaking, by myself.
biz 6. sınıftayken, ben genelde... nasıl canlandırabilirim şu an bilmiyorum ama... yatak odasında takılıyor olurdum, ve yatağı kendi kendime gıcırdatırdım.
" by drowning their speaking with shrieking and squeaking...
" çığlıklarla ve ciyaklamalarla,
Your rear suspension is squeaking.
Arka süspansiyonun gıcırdıyor.
That- - that squeaking.
- Gıcırdıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]