Statement перевод на турецкий
8,829 параллельный перевод
I hate to put the cork back in the champagne, but we don't actually have Twizz's statement yet.
Şampanyayı geciktirmek istemezdim ama bu Ayyaş'ın resmi ifadesi değil.
We still need Twizz's statement.
Ayyaş'ın ifadesine hâlâ ihtiyacımız var.
In his hand, he will be holding an official statement for the press, who are about to convene, also just a few yards from here.
Elinde basın için resmi bir açıklama olacak kim hakkında mahkeme celbi olduğunu. Buradan sadece birkaç kilometre ötede.
I don't want to use his statement of facts, because this guy shouldn't have a deal.
İfadesini kullanmak istemiyorum. Bu adamla anlaşma yapılmamalı.
If his statement of facts holds up, I guess he goes free.
İfadesi işe yararsa elini kolunu sallayarak çıkacak.
If you withdraw your statement, we won't charge you as an accomplice after the fact to murder, and we'll make sure that - -
İfadenizi geri çekerseniz sizi suç ortaklığıyla suçlamayız ve- -
Because Mr. Rich lied in his statement of facts.
Çünkü Bay Rich ifadesinde yalan söyledi.
You didn't list Lieutenant Tao in your statement of facts, nor the LAPD,
Komiser Tao'yu da Emniyet'i de ifadenize dahil etmediniz.
He writes another statement of facts admitting that he texted this picture of Christa Cook to her ex-boyfriend in the hopes that Felix would attack her.
İfadesini değiştirerek bu fotoğrafı Christa Cook'un eski sevgilisi Felix'e saldırıya teşvik amacıyla gönderdiğini itiraf edecek.
I'll sign a statement.
Bir beyanatta bulunacağım.
You'd think she'd change it after a bank statement or two.
Birkaç hesap özetinden sonra değiştirir sanırsın halbuki.
No official statement has come from the Royal Family, but sources say they are devastated by the princess's sudden and tragic death.
Kraliyet ailesinden herhangi bir resmi açıklama yapılmazken kaynaklar bu ani kaza ve prensesin ölümünden dolayı ailenin dağılmış bir halde olduğunu bildiriyorlar.
I want to be sure that's your official statement.
Bu resmi bir açıklama değil emin olmak istiyorum.
We'll need a statement.
İfadeni alacağız.
I want to give a statement. Good.
- İfade vermek istiyorum.
And we've read your statement, but maybe there's a chance your memories have changed.
Ve biz de ifadenizi okuduk. ama belki anılarınızda bir değişiklik olmuştur.
Tao : In her original statement,
Asıl ifadesinde.
I gather Mrs. Greggs wants to make a statement of facts.
Sanırım Bayan Greggs ifade vermek istiyor.
But before passing on my offer, why don't you try corroborating her statement?
Ama benim teklifime gelmeden önce. neden onun ifadesini kanıtlarla sağlamlaştırmaya çalışmıyorsunuz?
I think you recognize this medical statement proving that Tate Harrison was the father of your child.
Sanırım Tate Harrison'ın çocuğunuzun babası olduğunu kanıtlayan bu tıbbi raporu hatırlarsınız.
I will let my client speak, but you can't use any of what she says in this second statement of facts until we have a plea agreement.
Müvekkilimin konuşmasına izin veririm. ama bunların hiçbirini kesinlikle bir anlaşmaya varana kadar ifade olarak kullanamazsınız.
Statement accepted.
Açıklama kabul edilmiştir.
And this is his account statement from June.
Bu da haziran ayından itibaren olan hesap ekstresi.
But if I don't get the statement back, my dad will kill me.
Eğer onu geri alamazsam,.. babam beni öldürür.
Your statement's gonna have to wait.
Senin ki biraz bekleyecek.
If we win, you give the statement back, forget the car repairs.
Eğer biz kazanırsak, .. ekstreyi geri vereceksin, .. arabanın tamirini boşver.
If you win, you can avenge Bobby take the statement
Eğer sen kazanırsan, Bobby'nin intikamını, .. ve ekstreyi alacak,
The pulcinella mask is his statement on revenge and justice- - betray the oath between customer and contractor and you pay the price.
Pulcinella maskesiyle intikam ve adalet konusunda mesaj veriyor, müşteriyle girişimci arasındaki yemini bozarsan bedelini ödersin.
The rest of you makes a bloody statement.
Geri kalanını ise açıklamaya ihtiyaç yok.
No, I planned a political act, a statement on behalf of a group of people who are sick and tired of us killing each other.
Hayır, siyasi bir akit planlamıştım birbirimizi öldürmekten bıkıp usanan bir grup insanın yararına bir beyan.
In your statement, you said your son came at you from behind.
İfadenizde, oğlunuzun size arkadan yaklaştığını söylemişsiniz.
and issuing a statement to the press about his illegal extraordinary rendition.
Ayrıca yasadışı tutuklanıp getirilmesi konusunda basın açıklaması yapacağız.
"Secretary of Homeland Security Jeh Johnson " released a statement today stating that
Ulusal Güvenlik Sekreteri Jeh Johnson bugün bir demeç verdi.
I'm gonna take Brooke down to the station, get her statement.
Brooke'u merkeze ifadesini almak için götürüyorum.
I'm really sorry, but I got an army of reporters out there and they want to know if you want to make a statement.
Üzgünüm ama dışarıda binlerce muhabir var. Bir şeyler söyleyecek misin diye soruyorlar.
Lieutenant, if you could get Jamie to write out his statement, please.
Komiserim, Jamie'ye ifadesini yazdırabilir misiniz? Teşekkürler.
- Your Client should be given a statement?
- Müvekkiliniz ifade verecek mi?
I want to make a statement with information on hate crimes..
Nefret suçları hakkında bir açıklama yapmak istedim.
Your statement.
Senin ifaden.
Ms. Pace gave a statement in which she claims your client played in an illegal poker game last night.
Bayan Pace verdiği ifadede, müvekkilinizin geçen gece yasadışı bir poker oyununa katıldığını iddia ediyor.
Hobbs : To conclude my opening statement, let me read to you from the signed confession the defendant gave on the night of the murder 10 months ago.
Açılış konuşmamı bitirirken, izninizle, sanığın 10 ay önce cinayet gecesi verdiği imzalı itirafını okuyayım.
The defendant has since withdrawn his first confession, replacing it with a statement insisting he simply can't recall what happened the night his wife was murdered.
Sonradan sanık ilk itirafını geri çekerek, onun yerine karısının öldürüldüğü gece neler olduğunu hatırlayamadığında ısrar ettiği bir ifade verdi.
Here, why don't you come with me and we'll get your statement down on paper?
Neden benimle gelmiyorsun? İfadeni kağıda dökelim.
In your original statement with detectives, you said you were babysitting your granddaughter, and that Lisa dropped Mia off at your house at 6 : 30 P.M.
- Dedektiflere verdiğiniz ilk ifadenizde torununuza baktığınızı ve Lisa'nın Mia'yı 18 : 30'da sizin evinize bıraktığını söylemişsiniz.
Palmer's statement says he might've cut the guy off in traffic, sir.
Palmer ifadesinde, trafikte adamın yolunu kesmiş olabileceğini söylemiş, efendim.
Here's Sam Curtis'statement of facts.
İşte Sam Curtis'in gerçeklere dair ifadesi.
We can start with this statement from two months ago.
İki ay önceki bu ekstreyle başlayabiliriz.
- Really? And again, you know, it's on your credit-card statement, so your husband didn't have his insurance card on that occasion, either?
- Üstelik yine, kredi kartı ekstrenize yansımış, yani bu durumda da mı eşinizin sigorta kartı yanında değilmiş?
Mrs. Palmer, thank you for that very thorough statement.
Bayan Palmer, bu eksiksiz ifadeniz için teşekkür ederiz.
Your employee Eddie - - he gave us a statement suggesting that all of this is proceeds of illegal sales, so we're seizing it!
Yanında çalışan adam, Eddie bize bir ifade verdi ve bu paranın illegal satışlardan geldiğini iddia etti. - El koyuyoruz.
You have to make a statement.
Tanıklık yapmayacağım.