Sum перевод на турецкий
2,256 параллельный перевод
If you deliver it to me by the end of the day, I will pay you the sum that we agreed upon.
Gün bitmeden getirirsen, anlaştığımız ücreti alacaksın.
That's the sum of my wisdom at this advanced age.
Bu yaşımdaki tek tavsiyem budur.
And for some reason it seemed to perfectly sum up how I felt about Gemma.
Ve bir nedenle Gemma'ya olan hislerimi... özetlemek çok kolay geldi.
I gave him a large sum of money from the sale of the Florida house and he spent it on Scientology, his porn-star wife and methamphetamines.
Ona Florida'daki evin satışından yüksek meblağda bir para vermiştim ve o da bunu gidip scientology tarikatına, porno yıldızı karısına ve uyuşturucuya harcadı.
His girlfriend, Samantha, received a large lump-sum deposit... in an offshore bank account about three days after Roger's suicide.
Roger'ın intiharından üç gün sonra, kız arkadaşı Samantha off-shore hesabı üzerinden toplu bir para almış.
His girlfriend, Samantha, received a large lump-sum deposit... about three days after Roger's suicide.
Kız arkadaşı, Samantha, Roger intihar ettikten üç gün sonra yüklü miktarda bir para aldı.
Olive's parents agreed to pay the undisclosed sum and contacted the police.
Olive'in ebeveyni miktarı açıklanmayan meblağı ödemeyi kabul etmiş ve polise başvurmuşlardı.
It appears that a large sum has been withdrawn from an account in the Cayman Islands.
Cayman Adaları'ndaki bir hesaptan yüklü miktarda para transfer edilmiş.
I think that would be a most appropriate sum, Mr. Spindle.
Bence bu en uygun tutar olur, Bay Spindle.
If you could, just sum up the reason you're with this guy in like one word.
Sadece ödleksen telefonda yaparsın. Veya seni görünce olay bozulur diyorsan. - Ben arayayım.
Do you want to know the sum total of my social offers this holiday?
Yani bana gelen teklifleri mi öğrenmek istiyorsun?
receive from Lady Ida Dalser the sum of... "
... bayan Ida Dalser'den aldığım para miktarı... "
The Massey family profoundly apologizes and hopes that this sum... will alleviate any inconvenience... that this unfortunate affair may have caused you.
Massey ailesi en içten özürlerini sunuyor. Bu miktarın bu talihsiz ilişkinin oluşturduğu rahatsızlığı bir miktar azaltacağını ümit ediyorlar.
What if the center divided into two but keep constant the sum distances to its perimeter
Peki ya merkezi ikiye böler ama çevreye olan uzaklıklarının toplamını sabit tutarsam?
Thus the sum of the two always..
Bu durumda bunların toplamı her zaman aynı olacaktır.
Sir, what's the sum total of your daughters?
Efendim, kaç tane kızınız var acaba?
We have to remind the public that one man from this unit cannot stain the sum total of our efforts ; That we are not in the business of harming the public but of helping it.
Topluma, bu birimdeki herhangi birinin emeklerimizin tümüne leke süremeyeceğini, işimizin topluma zarar vermek değil, yardım etmek olduğunu hatırlatmalıyız.
Now you have a similar sum transferred to the Mayfair fund from Q-Field.
Mayfair hesabına Q-field şirketi tarafından buna benzer bir ödeme yapılmış.
- You don't have the whole sum.
- Parayı tamamlayamadın.
Uh, Mr. Crawford also owed a substantial sum to his brother, with whom he owned the contracting business, and his ex-wife is suing him for back alimony and child support.
Bay Crawford'un sahibi olduğu müteahhitlik firmasının ortağı olan kardeşine de yüklü miktarda borcu varmış... Eski karısı da ödenmemiş nafaka ve çocuk parası için dava açıyormuş.
If this pile of crap represents the sum total of Crawford's worldly possessions, I'm beginning to understand his interest in an afterlife.
Eğer bu çöpler Crawford'un sahip olduğu "Dünya Malı" nın tamamı ise neden öteki dünyaya gitmek istediğini anlıyorum.
And if the sum is positive, we consider coverage.
Hastalık olasığı çıkarılınca sonuç pozitifse sigortayı karşılıyoruz.
I don't believe you can be killed by... - by mail order, Dim Sum, or...
Üfürükten Dim Sum'la öleceğine hayatta inanmam.
We have a disposable sum of 100 million right here.
Toplam 100 milyon var burada.
So, just to sum things up, the ship's about to explode, - and now there's no way to stop it.
Eğer özetlersek gemi patlamak üzere ve şimdi durdurmanın imkanı yok.
So just to sum up so far :
Kısaca şöyle özetleyebiliriz :
But I can sum it up in one sentence.
Ben bi cümlede özetliyim
I'll take dim sum over antiderivatives any day.
Çin yemeğini ters türevlere tercih ederim.
I can sum it up in one word.
Tek kelimeyle özetlerim.
Maybe the problem is your r \ sum \.
Belki sorun özgeçmişindedir.
Oh, like everything on your r \ sum \ is so relevant?
Sanki senin özgeçmişinde çok alakalı şeyler var da.
For instance, under "special skills" on my r \ sum \, I mention that back in Minnesota, I was the 1995 Nicollet County Slam Dunk Champion.
Mesela ben özgeçmişimdeki "Özel Yetenekler" kısmında Minnesota'da, Nicolet Bölgesi 1995 smaç şampiyonu olduğumdam bahsettim.
You put dunk champion on your r \ sum \?
Özgeçmişine smaç şampiyonluğunu mu yazdın?
What you need is an awesome video r \ sum \.
Sana gereken şey süper bir videolu özgeçmiş.
Both of you geniuses need to take that weak-ass crap off your r \ sum \ s.
Siz iki süper zekânın da özgeçmişlerinden bu paçoz saçmalıkları çıkarması gerek.
So Marshall and I are the only people at this table with "weak-ass crap" on their r \ sum \ s?
Demek bu masada özgeçmişinde "paçoz saçmalıklar" olan tek insanlar Marshall ve benim.
What do you mean? I finished your video r \ sum \ on my own. Messengered it to every station in the city.
Videonu tamamladım ve şehirdeki bütün kanallara gönderdim.
- Dim sum's better than good head.
{ \ pos ( 192,205 ) } - Çin mutfağı iyidir.
Let's do a break and sum up.
Duralım ve onun için dua edelim.
Well, we are... the sum of our decisions, aren't we?
Bizi biz yapan kararlarımızdır, değil mi?
"We're the sum of our decisions, aren't we?"
"Bizi biz yapan kararlarımız değil midir?"
"We are the sum of our decisions, and as long as you're happy that's all it matters."
"Bizi biz yapan kararlarımızdır mutlu olduğun sürece de gerisinin bir önemi yoktur."
That is a decent sum for your first investment.
Bu ilk yatırımınız için uygun bir miktar.
Well, just that a sum like that might distract someone from their vocation.
O kadar miktar illa ki kişinin birazda olsa yoldan çıkmasına neden olabilir.
Forty thousand brothers could not, with all their quantity of love, make up my sum.
Bin kardeşi bütün sevgilerini toplayıp birleştirip gelseler, - Sevmezler onu benim sevdiğim kadar!
To sum up what you said several of the security police officers connived - - With a range of serious crimes against a Swedish woman?
Anlattıklarını özetleyecek olursak ; bazı gizli polis görevlilerinin de dahil olduğu bir grup bir İsveçli kadına karşı ciddi suçlar işlediğini mi söylüyorsun?
Eager to get custody of Dooku, the Republic agreed to pay Hondo a hefty sum in exchange for the Sith lord.
Dooku'yu tutuklamaya hevesli Cumhuriyet, Sith Lorduna karşılık olarak Hondo'ya oldukça yüklü bir fidye bedeli ödemeyi kabul etti.
So, just to sum things up, the ship's about to explode and now there's no way to stop it.
Eğer özetlersek gemi patlamak üzere ve şimdi durdurmanın imkanı yok.
Does that about sum it up?
İşin özeti bu mu?
I bet the little sum-bitch is a light eater, though.
Gerçi küçük puşt fazla yemiyordur diye de tahmin ediyorum.
- I just get so H-O-R-N-Y.
- Biraz fazla ku-dur-mu-şum.
summer 545
sumo 16
summers 75
summertime 16
summit 23
summer of 39
summer camp 21
sumner 24
sumida 61
sum game 17
sumo 16
summers 75
summertime 16
summit 23
summer of 39
summer camp 21
sumner 24
sumida 61
sum game 17