Surge перевод на турецкий
1,027 параллельный перевод
but I believe it was a magnetic surge that wrecked your navigation system and blanked out the flight recorder.
Ama senin yön bulma sistemini bozup, uçuş kayıt cihazını da karartanın... manyetik bir dalgalanma olduğuna inanıyorum.
A surge.
Bir dalga!
A magnetic surge.
Manyetik bir dalga.
A new up-surge of libido in our Western world might bring with it a destructive counter-force.
Batı dünyamızda hızla artan yeni bir libido beraberinde yıkıcı bir karşı güç getirebilir.
Yes, we recommend the 1 5-minute soak in Calistoga volcanic ash, that's followed by an Aqua-Surge whirlpool dip.
Evet, onbeş dakika Calistoga volkanik külleriyle ıslanmayı tavsiye ediyoruz, ve Aqua-dalga havuzuyla devam ediyor.
Ted, a sudden surge could kick that off again.
Ted, ani bir tepki yeni bir sarsıntı yaratabilir.
- A power surge.
- Bir güç dalgalanması.
- Just a brief surge of patriotism.
- Vatanseverliğin kabardığı bir sunum.
Did he also "surge out of the future", as you say?
Yani söylediğin gibi o da mı gelecekten çıkageldi?
- Power surge in the MCP.
- Ana Kumanda'da güç dalgalanması oluyor.
And secondly, upon its successful conclusion not one of you in later years will look back without a surge of pride.
Ve ikinci olarak, başarılı olduğumuz takdirde... ileride hepiniz bunu göğsünüz kabararak hatırlayacaksınız.
We could be on the verge of a PKE surge of dangerous proportions.
Belki tehlikeli seviyede bir PKE dalgalanmasının eşiğindeyiz.
Sir, something is jamming our transmission, an energy surge.
İletişimimiz engelleniyor. Bir enerji yüklenmesi.
Surge from astern, Captain.
Kıç tarafında kaptan.
- l think it's an energy surge.
Bir enerji yayılımı.
So if we can hit it with a hot electrical surge...
eğer kristale bir kısa devreyle ekstra elektrik verirsek...
Well, when these jumper cables touch, an electrical surge is gonna hit that tube and cause an overload.
Şey, bu bujinin kabloları birbirine dokunduğunda bir elektrik akımı o tüpe gidecek ve bir aşırı yüklemeye neden olacak.
Nice thing about these kinds of locks is that if you give'em a power surge, they don't know which side of the door you're on.
Bu tür kilitlerin güzel yanı dalgasız güç verdiğinizde kapanın ne tarafında olduğunuzu asla bilememeleridir.
The guys downstairs say that number 5 was hit by a huge power surge.
Aşağıdaki çocuklar 5 Numara'yı yüksek bir güç geriliminin çarptığını söylüyor.
Fusion generator under surge control, sir!
Füzyon jeneratörü akım kontrolünde, efendim!
I said get the fusion generators under surge control!
Size füzyon jeneratörlerini akım kontrolüne alın demiştim.
As I've already informed my crew, a surge of power during a warp-speed experiment has sent our starship hurtling out of our galaxy and past another, taking us over 2,700,000 light years in a few minutes.
Mürettebatıma da bildirdiğim gibi, warp hızı deneyi sırasında oluşan açıklanamayan bir güç patlaması... gemimizi galaksimizden ve bir başkasından daha aşırarak... bizi birkaç dakika içinde 2,700,000 ışık yılı uzağa götürdü.
Power surge from their last maneuver.
Son manevralarından sonra bir güç dalgalanması yaşadılar Kaptan.
Another power surge, sir.
Başka bir güç dalgalanması daha efendim.
In an abrupt power surge to high warp speed, we may be able to break loose from that Ferengi force field.
Yüksek warp hızına geçişteki ani güç dalgalanmasıyla, o Ferengi güç alanından kurtulmayı başarabiliriz.
Five, six years from now I'll be in town to collect an award.. .. representing the surge in foreign coverage by local stations.
Beş altı yıl sonra, yerel kanalların uluslararası habercilikte yükselen başarısı ödülünü almak için döneceğim.
I have ring worm, emersion foot... the incurable crud and the draught ruined my chances of being a brain surge on people.
Annem içiyor. Babam kan tükürüyor. Bütün bunlar beyin cerrahı olmamı engelledi.
We had a massive power surge.
Voltaj yükseldi.
Not until you prove it wasn't something else... a power surge or a draft of air.
Başka bir şey olmadığını kanıtlayınca kadar değil. Bir elektrik dalgası veya hava akımı...
Greed, in all of its forms - greed for life, for money, for love, knowledge - has marked the upward surge of mankind.
Tamah, her şekliyle - hayat için, para için, sevgi, bilgi için - insanlığın ilerlemesinin işaretidir.
Sir, that chaos when we were studying it in the lab must have been the energy surge of a reproductive cycle.
Efendim... laboratuarda çalışırken meydana gelen karışıklık, bir çoğalma zincirinin enerji boşalması olmalı.
Why do you believe there is such a surge of support for the Chamberlains, despite the constant legal affirmation of their guilt?
Suçlu olduklarına dair yasal bir karar olmasına rağmen sizce neden Chamberlain'lara bu kadar büyük bir destek var?
That's lovely. Lovely. Surge ahead towards the climax.
Çok güzel evet doruğa tırmanmaya başla...
* Doo-dee-doody-doo * * 37 cents. Whoa! Ho, that's a power surge.
Demek bir randevu istiyorsun?
Sir, they're massing a surge of power.
Efendim, güç topluyorlar.
Upon entering my vein the drug would start a warm itch that would surge along until the brain consumed it in a gentle explosion that began in the back of the neck and rose rapidly until I felt such pleasure that the world sympathised
Uyuşturucu damarıma girdikten sonra ılık bir kaşıntı başlıyor ve beynim onu tüketiyor, sonra ensemde usulca bir patlama oluyor ve büyük bir zevkle bütün dünyanın yumuşadığını,..
Yeah, Egon thinks there might even be a tremendous breeding surge in the cockroach population. Hi, boys. What's up?
Egon hamam böceği nüfusunda da bir artış olabileceğini düşünüyor.
And Egon thinks there may even be a huge surge in cockroach breeding.
Egon hamam böceği nüfusunda da bir artış olabileceğini düşünüyor.
With a boil on the nose, there's a sudden overnight surge in faith.
Burnunda bir sivilce çıksın, hemen tedavisi olduğuna inanıyorlar.
With complaints ranging from purse-snatching... to breaking and entering... police switchboards have been swamped... with the angry voices of more and more citizens... who have fallen prey to the recent surge of crime... that continues to plague the city.
Şikayetler kapıp kaçmadan, kırıp, girmeye kadar uzanıyor. polis nereye gideceğini şaşırmış durumda... Suç olaylarında mağdur olmuş, şehrin her yerinden bir çok şehir sakininin, sinirli sesleri çıkmaya devam ediyor.
And the most rad part is I designed it to pump 5,000 oscillations at 1.78 per second to compensate for any surge in the electrical output.
Ve en radikal kısmı Onu elektrik çıkıştaki dalgalanmalar için her 1.78 saniyede 5000 titreşim pompalayacak şekilde tasarladım.
I'll look for a surge in the transfer coils.
İletim sargılarında bir akım kaçağı arayacağım.
A coil surge wouldn't cause field dissipation.
Sargılardaki bir kaçak, çekim alanında azalmaya yol açmazdı.
I felt my love for that baby surge through every pore of my worthless body.
Bu bebeğe olan sevgimin derimin tüm gözeneklerinden fışkırdığını hissettim. O kadar mutlu ve huzurluydum ki.
Valeris, do you know anything about a radiation surge?
Val'eris, sızıntı konusunda bilgin var mı?
There was an enormous neutron energy surge.
- Bir nötron sızıntısı vardı.
A neutron surge that big could only be produced by another ship.
O büyüklükte bir nötron sızıntısının kaynağı ancak başka bir gemi olabilir.
Then all we have is a neutron radiation surge, and by the time we're close enough to record it, we're ashes.
- O zaman tek şansımız nötron sızıntısı. Alıcılarımızın menziline girdiğindeyse çok geç olacak.
Greed, in all of its forms... greed for life, for money, for love, knowledge... has marked the upward surge of mankind, and greed...
Tamah, her şekliyle - hayat için, para için, sevgi, bilgi için - insanlığın ilerlemesinin işaretidir.
Keep the phasers on active surge control.
Fazerleri aktif dalga koruma kontrolünde tut, Worf.
An odd surge of power, sir.
- Yüzbaşı?