Talking about me перевод на турецкий
3,340 параллельный перевод
I'm talking about me.
Kendimden bahsediyorum.
I'm talking about me looking funny in this reflection.
Şu, yansımada komik görünen kendimden bahsediyorum.
- You're talking about me, aren't you?
- Benden bahsediyorsun, değil mi?
Are we still talking about me?
Hakkımda konuşmaya devam mı edeceğiz?
I-I wasn't talking about me.
Kendimden bahsetmiyorum.
Not you I'm talking about me
- Sana değil kendime diyorum.
I'm talking about me now. I'm talking about the night I was taken from the motel two years ago.
Şu anda kendimden, iki yıl önce motelden kaçırıldığım geceden bahsediyorum.
I might've been a joke, but... at least people were talking about me.
Alay konusu olabilirdim, ama... en azından insanlar benim hakkımda konuşuyordu.
- We're not talking about me.
Burada beni konuşmuyoruz.
Are you talking about me and Mike living down here?
Mike ve benim burada yaşamamızdan mı bahsediyorsun?
You talking about me?
- Benim hakkımda mı konuşuyorsunuz?
Are you guys talking about me?
Siz çocuklar, benim hakkımda mı konuşuyorsunuz?
You guys were talking about me, weren't you?
Benim hakkımda konuşuyordunuz, değil mi?
Are you talking about me or you?
Benden mi bahsediyorsun yoksa senden mi?
I was just talking about me and Peez.
Sadece ben ve Peez'i demiştim.
I wasn't talking about me.
Kendimden bahsetmiyordum.
They were talking about me like I wasn't even there.
Ben hiç orada yokmuşum gibi konuştular.
Are you talking about Hazel or the raccoon that won't let me into my kitchen?
Hazel'dan mı bahsediyorsun yoksa beni kendi mutfağıma sokmayan rakundan mı?
But super quick because then we're talking all about me.
Ama çok hızlı olsun çünkü benim hakkımda konuşacağız.
I'm talking about the two hit men you hired to have me killed.
Beni öldürtmek için tuttuğun iki kiralık katilden bahsediyorum.
He kept talking about what a loser Winston was, and how he didn't deserve me.
Winston'ın ne kadar ezik biri olduğundan ve beni hak etmediğinden bahsedip durdu.
I'm talking about me.
Benden bahsediyorum.
So they can keep talking about sending me to a camp for little boys who like to wear dresses, but I will not and I cannot be ashamed of who I am or how I look.
Elbise giyen oğlanların yollandığı kampa beni göndermekten bahsede dursunlar ama kim olduğumdan ve nasıl göründüğümden... -... utanmıyorum ve utanmayacağım da.
Bernadette said you guys are all sick of me talking about my trip to space.
Bernadette, uzay gezimi anlatmamdan bıktığınızı söyledi.
- No, I'm talking about what you're doing to me now.
- Hayır, şimdiki bir meseleden bahsediyorum.
Does Joe know you're talking to me about this?
Joe'nun benimle bu konuyu konuştuğundan haberi var mı?
Now, which "me" are we talking about - - Benny... or Roy?
Hanginiz konuşuyorsunuz Benny mi yoksa Roy mu?
I don't care if it's Obama talking about health care or me talking about white butts.
İster Obama'nın sağlık sistemi hakkında konuşması olsun isterse de benim beyaz kıçlar hakkında konuşmam.
Oh... you were vibing me all these signals, and you were saying how you never go to parties, and you were talking about tension and deployment and stuff.
Sinyal göndererek beni heyacanlandırdın nasıl söylemiştin partilere gitmek yok. ... Gerilim ve savaş düzeni hakkında konuştuk.
Don't worry about other people while you're talking to me.
Benimle konuşuyorken başka şeylere dikkatini verme.
You are not accusing me of putting the pressure on the deputy attorney general? Where were you talking about?
Beni Başsavcı Yardımcısına baskı uygulamakla mı suçluyorsun sen?
Will someone please tell me what he's talking about? !
Biri bana onun neden bahsettiğini söyleyebilir mi?
Tae San, I think that teacher, Ms. Seo, is going around talking trash about me.
Tae San, sanırım şu öğretmen, Seo hanım, hakkımda atıp tutuyor etrafta.
Whenever I saw her, one of her eyes was closed. Tell me more about the guy she's talking to.
Biraz da konuştuğu adamdan bahsetsene.
Don't give me any of that "Harrison, I don't know what you're talking about" business, because you've been coming in late, you've been smiling and you and David Rosen are a thing.
Sakın "Neden bahsettiğini anlamıyorum Harrison" deme çünkü işe geç geliyorsun ve yüzünde güller açıyor.
More likely she finally hired that hit man she's been talking about for years, to take me out.
Büyük ihtimalle yıllardır söylediği, beni ortadan kaldıracak o tetikçiyi sonunda tuttu.
Oh, please don't tell me everyone here is talking about this.
- Lütfen, buradaki herkesin bu konu hakkında konuştuğunu söylemeyin.
But can you tell me which part you're talking about?
Ama o konudan bana da bahsedebilir misiniz?
If you're talking down about her to make me feel better, please don't do that.
Daha iyi hissetmem içinse, buna gerek yok.
She came looking for me before too. When we got to talking about the current Yun Jae, she seemed to be having a hard time.
Yoon Jae ile ilgili sorular sormadan önce geldi bana.
How dare you're talking about "road to Hwang Chun" ( meaning "death" ) in front of me?
Bana ne cüretle ölümden bahsedersin sen?
Let me show you boys what I'm talking about.
Neden bahsettiğimi göstermeme izin verin, çocuklar.
What are you guys talking about? Won Yi called me to get Gil Dong Goo.
Ayaklarını iki kayığa birden koyacaksan da bunu birbirine bu kadar yakın iki kıza nasıl yaparsın serseri?
This isn't me we are talking about.
Burada benden bahsetmiyoruz.
And we started talking about Peter Parker, and I had some specific opinions about how I saw the character and gradually those conversations emerged into me getting the job.
Sonra Peter Parker'ı konuşmaya başladık. Benim karaktere bakışımla ilgili belli fikirlerim vardı ve yavaş yavaş bu sohbetler işi almama yol açtı.
I just heard you guys talking about which one of you is gonna get to rape me.
Bana kimin tecavüz edeceğini tartıştığınızı duydum.
You know, if you're lucky, it happens once in a lifetime, and if you're unlucky, then you have to come to weddings and hear people like me talking about it, and assume that we are all hopeless romantics.
Eğer gerçekten şanslıysan hayatında bu birkere başına gelir ve eğer şanssızsan böyle düğünlere gelip benim gibi insanların konuşmalarını dinlersin ve hepimizin umutsuz aşıklar olduğunu varsayarsın.
Let me guess, we're not talking about salsa.
Bırak tahmin ediyim, salsa hakkında konuşmuyoruz?
I tried talking to Edwin about that college program again, but he just keeps on blowing me off.
Kolej programı hakkında Edwin ile tekrar konuşmayı denedim ancak beni başından savmaya devam ediyor.
- You slept fourteen hours a day. That's what I'm talking about. Listen to me!
Onu diyorum Bak yardım gerekli sana
- Of every dollar debt to me. - What is he talking about, Billy?
- Ne diyor bu?
talking about 61
talking about it 21
about me 284
mexico 335
metro 61
merci 624
melanie 499
menu 31
merida 43
metres 235
talking about it 21
about me 284
mexico 335
metro 61
merci 624
melanie 499
menu 31
merida 43
metres 235