Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / The three

The three перевод на турецкий

38,988 параллельный перевод
It's just, my past three decades as a cop hasn't been as interesting and action-packed as the three days with Riggs.
Sadece, polis olduğum 30 yıl, Riggs'le geçirdiğim üç gün kadar ilgi çekici ya da heyecanlı olmadı.
I think that we- - uh, the three of us, you, me, and Frank- -
Sanırım biz... üçümüz, sen, ben ve Frank...
But this is probably gonna be the last time that the three of us are ever gonna be here.
Üzgünüm. Ama muhtemelen, bu kulubedeki, üçümüzün bir arada, olacağı son gün bugün.
The three pillars.
Üç temel nokta.
The three of us.
Üçümüze.
Or kill the three of us.
- Ya da üçümüz de ölürüz.
I thought we'd exorcise her and the three of us would be friends, and hang out together, and we'd all have shiny hair, and amazing skin, all glossy, and happy, and smelling really good...
İblisi ondan kovacağımızı, üçümüz dost olacağımızı, birlikte takılacağımızı, parlak saçlarımız, güzel tenimiz olacağını, gösterişli ve mutlu olacağımızı, mis gibi kokacağımızı sanmıştım...
I spent three days kneading and working those ribs till they fall off the bone.
Üç gün boyunca kaburgaları kemikten ayrılana kadar yoğurup, emek veriyorum.
It's the amount of money you two cost the city working together for three days.
Birlikte çalışırken şehirde çıkardığınız... üç günlük masraf bu!
Moving on, I wanted to show all three of you this, but the two of you will have to do.
Devam edelim, bunu üçünüze de göstermek istedim..., ama ikiniz olsanız da olur.
She bought the supplies at a hardware store in Red Hook ; holed up in that factory for three days starving herself.
Malzemeleri Red Hook'taki bir dükkandan almış üç gün boyunca o fabrikaya girip aç beklemiş.
When I left the house this morning, my wife was already three drinks in.
Bu sabah evden ayrıldığımda karım üç kadeh içmişti bile.
Three, I was expecting a quiet night at the museum, not tangling with Aldorrian asteroid pilferers.
Üç, müzede sakin bir gece bekliyordum Aldoryalı asteroid arakçılarıyla uğraşmayı değil.
Oh, and three times a day you have to say, "Sitting is the biggest killer in America."
Ve de günde 3 defa onlara "Amerika'daki en büyük katil, oturmadır." diyeceksin.
And three years ago, when you looked me in the eye and you promised me you'd stay, but you left anyway, you knew you were gonna do that, too, didn't you?
Üç sene önce gözlerimin içine bakarak bir daha gitmeyeceğine söz verip de tekrar gittiğinde öyle yapacağını sen de biliyordun, değil mi?
Under the chapel via a softball-sized hole through three feet of stone.
Kilisenin altında taşın bir metre altında... beyzbol topu büyüklüğünde bir delik var.
All 132 passengers are in the last three cars.
132 yolcu son üç vagonda yerini aldı.
Well, it's essentially made up of pectin, a water-soluble polysaccharide that the carbonation will get through quickly, say around three minutes.
Temel olarak, karbonlaşmanın çabucak etki edeceği pektin suda çözünen polisakkaritten imal edilmiştir, üç dakika diyelim.
If it freezes, or you forget your password, tap the power button quickly three times, while swiping left.
Donarsa ya da şifreni unutursan parmağını ekranda sola doğru kaydırırken güç tuşuna üç kez hızlıca bas.
Three recordings of the same audio could yield a more accurate...
Aynı sesi üç ayrı kaydı daha verimli bir doğruluk...
He's the creator of three graphic novels.
NETFLIX ORIJINAL DIZISI Üç grafik romanin yaraticisi.
This is crazy, two or three of us can push this damn car out of the way.
Bu çılgınlık, iki ya da üçümüz çeksek bu arabayı çıkarırız.
'Cause there's literally three other bottles in the pantry.
'Çünkü kilerde üç parti mal daha var.
On the count of three.
Üçe kadar say.
Three minutes before firing on the White House,
" Beyaz Saray'a ateş açmadan üç dakika önce
Three hours he dangled, skin stretched like salt water taffy, while he left his body to communicate with the Great Spirit.
Üç saat boyunca sallandı... derisi macun gibi esniyordu... bu sırada bedenini... Yüce ruh ile konuşmak için terketmişti.
Okay, satellite mapping in the area done three weeks ago doesn't show a hangar or a split-off.
Tamam, bölgede üç hafta önce yapılan uydu haritalarında... bir ayrım noktası ya da hangar görünmüyor.
Three years. You know how many times we saw him at the Christmas party, company picnic?
Noel partilerinde ya da şirket pikniklerinde kaç kez gördük peki?
Right, three of the numbers were hidden, so I had to run down a few hundred possible combinations... 246 to be exact.
Sayıların üçü görünmüyordu o yüzden birkaç yüz farklı kombinasyonu denemem gerekti. Aslında 246 tane.
Three weeks after signing it over, they killed it, shelved my idea for the sake of their bottom line.
İmzalar atıldıktan 3 hafta sonra feshettiler ve kendi çıkarları uğruna fikrimi rafa kaldırdılar.
Green Three, Green Four, stay with the transport.
Yeşil üç, yeşil dört, nakliye gemisinin yanında kalın.
Darius Pringle is a 36-year-old right-handed white male, born the younger of two children, having a brother three years his senior.
Darius Pringle, 36 yaşında, sağlak, açık tenli bir erkek. Ailenin iki çocuğundan en küçüğüydü. Kendisinden üç yaş büyük bir ağabeyi vardı.
- I told you, the biking trip, three nights camping at Half Moon Bay.
- Anlatmıştım ya, bisiklet gezisi için Half Moon Bay'de üç gece kalacak.
Darius was taken into custody by the Oakland Police, and later transferred to the state mental hospital in Napa, where he remained for a period of three months.
Darius, Oakland Polisi tarafından tutuklanıp üç ay boyunca kalacağı Napa'daki akıl hastanesine transfer oldu.
Lenny's been working on the Columbus space lab now for the past three months?
Lenny üç aydır Columbus uzay laboratuarında çalışıyor.
And the winner is... lesser leaf-nosed bat carrying the Lyssavirus type three!
- Ben kazanan küçük yaprak-burunlu yarasa. Tip üç Lyssavirüs taşıyor.
- Okay, so what I do is I take the meat from three different sliders, and then I just sort of mash'em into one big boy that stands on his own. Oh.
- Yani hamburger gibi.
And the average person who's ordered one already has 64 cars, three helicopters, three jets and one yacht.
Ve sipariş veren ortalama kişinin... 64 arabası, 3 helikopteri, 3 jeti ve 1 yatı var.
Yes, and this year, Mr Wilman, who is the Fat Man who controls our lives, decided that us three should go and take part.
Evet, ve bu yıl Bay Wilman... - kendisi hayatlarımızı kontrol eden şişman adam olur -... üçümüzün gidip katılmasını istedi.
Ooh, and then there was a TV show called Last Of The Summer Wine, which was about three very badly dressed old men who fell over, and everything they ever did went wrong.
Bir de "Last Of The Summer Wine" adında 3 oldukça kötü giyinen yaşlı adamın düşmesiyle ve yaptıkları her şeyin ters gitmesiyle ilgili bir program vardı.
the region around Modena, which is home to three of the world's greatest carmakers.
Modena etrafındaki bölge. Dünyanın en iyi araba üreticilerinden üçünün evi.
Anyway, erm... we were reminiscing, as we've been here all week, and we worked out that Yorkshire is the only place on earth where all three of us have had a car crash.
Her neyse, erm... Biz hatırlıyorduk, bütün hafta buradaydık, Ve biz, Yorkshire'ın dünyadaki tek yer olduğunu öğrendik
The museum pieces were being driven by three local yobbos.
Müze parçaları üç yerel yobb tarafından tahrik edildi.
With us three - well, two - making good progress, the cars from the past started to play dirty.
Bizimle üç - iyi, iki - Iyi ilerleme kaydetmek, Geçmişteki araba kirli oynamaya başladı.
We're setting something of a record, actually, cos we are the first three British men ever to come here for a weekend and not vomit on a prostitute.
Aslında alışılmamış bir şey yapıyoruz. Çünkü buraya haftasonu için gelip de bir fahişenin üzerine kusmayan ilk İngilizler bizleriz.
Now, 250 horsepower doesn't sound like a huge amount in the modern world, but this car, made with an aluminium spine and composite tub, and all the rest of it, weighs less than three quarters of a tonne, so it is genuinely quick.
Şimdi, modern dünyada 250 beygir çok da fazlaymış gibi görünmüyor ama bu araba, alüminyum ve kompozitten yapıldığı için 1 tondan daha hafif ve gerçekten de hızlı.
I'm gonna weigh all three cars to prove the Alfa's the lightest.
Alfa'nın en hafif araç olduğunu kanıtlamak için 3 arabayı da kantara sokacağım.
I have got the hotel brochure here, actually, and, do you know, it's got three restaurants, a spa, and a gym, a business centre, tennis court.
Aslında şu an elimde otelin broşürü var..... ve biliyor musun, üç tane restorantı bir spası, bir spor salonu, bir toplantı odası var.
But then the game started to turn, as James had a run of three straight misses.
Ama sonra oyun, James'in üç el üst üste ıskalamasından sonra el değiştirmeye başladı.
For the record, it weighs two cows, two legs of cows - brackets, rear - one camel and three goats.
Kayıtlar geçsin, iki inek iki ineğin arka ayağı bir deve ve üç keçi.
I actually had three Finnish au pairs over the years for my children.
Yıllar içinde ben de çocuklarım için 3 Finli Au Pair aldım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]