Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / The whole lot

The whole lot перевод на турецкий

1,073 параллельный перевод
My emeralds. The whole lot.
Sadece zümrütler, evet tüm koleksiyon.
Oh, no, the whole lot.
- Hayır! Hepsi!
He's simply challenged the whole lot of us.
Hepimize birden meydan okudu.
Jesus Christ, you guys! I wonder how the whole lot stays up there in place?
Arkadaşlar hep merak etmişimdir... hepsi nasıl öyle yukarıda duruyorlar?
I want the whole lot cleared.
Bütün barakanın temizlenmesini istiyorum.
We're gonna get the whole lot of you now.
Hepinizi enseleyeceğiz artık.
I'll give you the whole lot for, let's say...
Bunların tamamını size... bırakacağım fiyat...
If one is missing, they'll change the whole lot.
Bir tanesi eksik olursa hepsini değiştirecekler.
The whole lot of you.
Hepiniz gidin.
Get out, the whole lot of you!
Hepiniz defolun!
However, I can manage the whole lot of them!
Yine de ben, hepsiyle başa çıkabiliyorum.
The whole lot!
Bütün her şeyin!
Well, and what is the value... of the whole lot?
Söyler misiniz bunların hepsi, ne kadar eder?
Tell you what, the money, you can have the lot The whole quarter....
Bak ne diyeceğim, paranın hepsini alabilirsin. Çeyrek milyonun tamamını...
If I don't get back east to Miss Hunter's College on the Hudson River, New York, I am gonna hate it a whole lot more, and everybody in it!
Bir gün New York Hudson nehri üzerindeki Bayan Hunter'in okuluna doğuya gitmezsem, ondan ve oradakilerden çok daha fazla nefret edeceğim!
A lot of rubbish, the whole thing.
Bütün bunlar koca bir saçmalıktı.
The whole ruddy lot of them.
Bir sürü acayip tip oluyor.
Therefore you can sing a whole lot of blues. The more money you make, the more blues you can sing.
Çok kazanıp, hüzünlenip Blues çalar durursunuz.
I've done a whole lot more than most to defend the image of this Department and protect Commissioner Delaney against reckless and irresponsible assault from outside agencies.
Bu kurumun imajını korumak için birçoğundan daha çok çalıştım... Ve Müdür Delaney'i dışardan gelebilecek pervazsız ve sorumsuz saldırılardan korumak için.
If you get out there and pick up a stray broad off the street... don't think you gonna get a whole lot, because you ain't.
Εğer dιşarι çιkιp da bir sοkak kadιnι alιrsan... çοk şey elde edebileceğini sanma, çünkü elde edemezsin.
The whole lot's gone.
Herkes gitmiş.
But as for this whole CCA deal with the Saudis you'd know a lot more about that, Frank, than I would.
Suudilerle yapılan CCA anlaşması hakkında benden daha çok şey biliyor olmalısın Frank.
NOT A WHOLE HECK OF A LOT BETTER THAN THE U.S. MAILS. BUT THE HAND OF THE ALMIGHTY HAD NOTHING TO DO WITH WHAT I FOUND INSIDE THAT CHILD.
Tanrı bizi bu dünyaya gönderdi, Birleşik Devletler Postanesi'nden daha büyük şaşkınlık yaratacak bir yere değil.
I just feel that I'd missed a lot of important emphases if I didn't, uh, have access to the whole language, you know?
İki saat o olmadan idare ederdim ama eğer tüm dile hakim olmasaydım birçok önemli vurguyu kaçırdığımı hissederdim.
You see, after the drop, when we bank for our return, we run into a whole lot of flak and rubbish from this Jerry air field up here at Deelen.
Görüyorsunuz, inişten sonra dönüş için yola çıktığımızda, Jerry hava sahasından buraya Deelen'e kadar ateşle karşılaşıyoruz.
The whole family is a rather trashy lot.
Tüm aile beş kuruş etmez.
If that goes, the whole lot goes.
Eğer giderse hepsi çöker.
Word is, them same bees that killed the Durant family killed a whole lot of men on this base this morning.
Söylentiye göre Durant ailesini öldüren arılar bu sabah bu üste bir sürü askeri öldürmüş.
Now I'd a whole lot rather drink it out in the daylight... but one way or another... it's a pleasure no man's gonna deprive me of.
Bunu gün ışığında içmek isterim ama ne olursa olsun hic kimse beni bu zevkten alamaz.
Hey, it's a whole lot farther away from the ocean than New Jersey.
Okyanus ve New Jersey'den çok uzak.
If Ampco wants to take on the First Amendment right, be my guest. That oughta sell America a whole lot of breakfast cereal.
Amerika'ya bir sürü kahvaltı gevreği satan Ampco, Anayasa ihlali yapmak istiyorsa, buyrun o halde.
I kind of speak of male to female because there're a whole lot of more of them then going the other way. And an awful lot of them have uh, real macho backgrounds.
Çünkü tam tersi yönde geçiş de oldukça sık ve bunların çoğunun maço bir geçmişi vardır.
Sir, don't you think he'd be a whole lot safer to stay on the ship for the time being?
Efendim, siz de burada gemide kalmasının daha güvenli olacağını düşünmüyor musunuz?
But it's not as terrible as I originally thought it was, because, you know, we like each other, and we have some laughs, and there's a lot of closeness and the whole thing is a lot easier to take.
Bu başta düşündüğüm gibi kötü bir şey değildi çünkü biz birbirimizi seviyoruz, birlikte gülüyoruz. Çok yakınız, ve bütün bunlar daha katlanılır oluyor.
Some of them are into fantasies that require a great deal of acting ability... and while Mary has gotten a whole lot better in the last few weeks... there's one situation where I'm afraid...
Bazılarının oldukça rol yeteneği gerektiren fantezileri oluyor... Mary geçtiğimiz birkaç haftada kendini geliştirdiği halde beni korkutan bir durum var ki -
I want a whole lot more than the boy next door
Komşu çocuktan çok daha fazlasını istiyorum ben
None that are on the books, but a whole hell of a lot of them that aren't.
Yasalara karşı gelmediniz.
The goods on you Supervisor Phillips... a whole lot of people.
Senin, Amir Phillips'in ve bir sürü insanın mülklerinin kayıtlarını.
We don't have a, a whole hell of a lot in common, other than the fact that... that we both need help... and each other.
Öyle çok fazla ortak yanımız yok ama ortak bir durumumuz var ki ikimiz de yardıma muhtacız birbirimize muhtacız.
A whole lot of shots had gone off right near the barracks.
Kışlanın yakınında birçok kez ateş edildi.
I don't think he's doing a whole lot of singing with the Tabernacle Choir.
Kilise korosunda pek öyle şarkı söyleyen... birisi olduğunu sanmıyorum.
And, um, it was also clear to me that such an objective cannot be achieved overnight, that there is necessary a lot of preparation and a lot of circumstances about which, being only a small cog in the whole machinery of resistance, I could not know or decide.
Ayrıca açıktır ki, bu tür bir amaç birçok hazırlık yapmadan,... bir gecede gerçekleştirilemezdi,... Direniş'in çarklarındaki tek bir dişliden ibaret olduğum durumlarla karşılaşmadan ne olanların farkına varırdım, ne de karar verebilirdim.
Look, Connie... I'd feel a whole lot better if you'd just keep the house and the bank accounts.
Bak, Connie ev ve bankadaki para sende kalsın.
The day would last a lot longer and these guys would have a whole lot more fun.
O zaman günleri daha dolu geçer bunlar da daha çok eğlenirdi.
First I'm going to have a little drinky and then I'm going to execute the whole bally lot of you.
Önce, biraz kafayı çekeceğim sonra da, hepinizi idam ettireceğim.
Remember? Forgive me for being a wet blanket, but I'd feel a whole lot better if we could take this reunion tour on the road.
Mızıkcı olduğum için beni affedin ama eğer bu yeniden toplanma turunu yola taşıyabilirsek çok daha iyi hissedeceğim.
30,000 watts of laser is a whole lot more than a peck on the cheek.
30 000 Wattlık lazer yanağa öpücük kondurmaktan çok daha fazlasını yapar.
The doper's money from last night went into the police property room which holds a whole lot more money.
Dün geceki uyuşturucu parası bir sürü para kasının bulunduğu polis merkezi kasasına girdi anlasana.
It's a whole lot hotter than this in the jungle.
Ormanda hava buradan çok daha sıcaktır.
The whole goddamn thing blew up. A lot of smoke.
Lanet olası bütün sistem yandı.
Hey, Al, I've done a lot of thinking about this rivalry that we have and I think the whole thing is silly.
benim kıllı kocacım, benim canikom. Lütfen.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]