Though перевод на турецкий
59,093 параллельный перевод
Oh, we do need a pie, though.
Ama turta da gerekli.
Burned it up getting off to queen, though.
- Queen dinlerken yakalattı ama.
It's looking much better though, okay?
Çok daha iyi görünüyor ama, tamam mı?
The first- - first time I ever really known your name, even though I feel like... I feel like we've been brothers since we met, you know?
İlk defa... adını ilk defa biliyor olsam da tanıştığımızdan beri kardeşmişiz gibi hissediyorum, anlıyor musun?
Oh. Most important, though, how's Michael?
En önemlisi, Michael nasıl?
I know you refuse to let go of your friend, even though he's clearly dying.
Arkadaşının ölüyor olduğunu net olarak görmene rağmen ondan vazgeçmeyi reddettiğini biliyorum.
Even though our focus is in the future, it's important to know our history.
Önceliğimiz, gelecek olmasın rağmen tarihimize de gereken önemi vermek mühim.
No meat, though.
Etli bir şey katiyetle olmaz ama.
Though I might suggest changing your undies before rejoining the party.
Partiye katılmadan önce iç çamaşırlarınızı değiştirmenizi öneririm ama.
Glad there's another bro here, though.
Bir erkeğin daha buraya gelmesinden memnunum ama.
Not sure why it did that to your necks, though.
Sizin boyunlarınıza ne yaptı anlamadım ama.
You deserve it, though, after what you did to me and mine.
Bana ve aileme yaptıklarından sonra hak ettin bunu ama.
I will be staying with Clara, though, until this is all over.
Bunlar bitene kadar Clara'yla kalacağım.
She had talked about how she killed her father, even though I spoke to him.
Babasını nasıl öldürdüğünü anlattı, hem de babasıyla konuşmama rağmen.
Look, Eddie's been giving me more and more work though so I figure I ain't got no more time to mow Miss Cindy's lawn no more.
Bak, Eddie bana çok iş veriyor ve fark ettim ki Bayan Cindy'nin çimlerini biçmeye vaktim kalmıyor.
Lizzie's been making me go to church and what not, and even though we didn't go as kids, I remember there was this one time, when I was coming home from school on Market Street.
Lizzie beni zorla kiliseye yolluyor falan filan ama çocukken dahi gitmesem bile unutamadığım bir tane var.
Didn't you though?
Vardı ama değil mi?
I feel bad though.
Yine de kötü hissediyorum.
A little, though I can't imagine chasing Dolly down the street here.
Biraz. Burada Dolly'nin peşinden koşmayı hayal bile edemiyorum gerçi.
It's funny though, when something like this is, like, going really well... I get, like, super nervous, like,
Garip gelecek ama her şey bu kadar yolunda gittiğinde aşırı gerilip içimden şöyle diyorum,
Even though I've lived more centuries than I'd like to admit, it doesn't mean I'm patient.
Asırlardır yaşıyor olsam da sabırlı biri değilim.
We got a 10-54. I don't see a dead body, though.
Ölüm ihbarı aldık ama ortalıkta bir ceset görmüyorum.
I guess it's not exactly Posturepedic, but it's better than a coffin, though.
Omurga için pek sağlıklı sayılmaz ama tabuttan iyidir.
Well, even though the pack stopped looking for Luke, I haven't.
Sürü artık Luke'u aramıyor olsa da ben hiç vazgeçmedim.
Though if you are mistaken, which I fear you might be,
Hatalıysan, korktuğumdan olsa da,
They're helping, even though they think I'm talking about heroin.
Yaramasına yarıyor, gerçi eroin bağımlısı olduğumu sanıyorlar.
Though that condition may not be permanent.
Ancak bu durum kalıcı olmayabilir.
Though... Though if I did, I suppose I... - I might be flattered.
Ama sanırım duysaydım gururum okşanırdı.
Even though she's not on the force, she's still playing Detective.
Polis olmasa da hala dedektifi oynuyormuş.
Hmm. Well, I have some good news, though.
- İyi bir haberim var ama.
It's nice to have a community, though.
Ama bir topluluğunun olması güzel.
- Seriously, though.
Cidden ama.
I'm a bit worried I'm gonna arti-choke on them though.
Neredeyse kusacağım ama.
He can't do a damn thing without an offensive line, though, can he?
Hücüm hattı olmasa, lanet olası birşey yapamaz, değil mi?
I feel bad, though,'cause he's done a lot for me.
Kendimi kötü hissediyorum, çünkü benim için çok şey yaptı.
We had to find a new place to get signatures, though.
Sanırım imza toplamak için yeni bir yer bulmalıyız.
- Yeah, I have to take you, though.
- Evet ama yine de ben götürmeliyim.
Didn't you still get dishonorably discharged from the military, though?
Yine de ordudan yüz kızartıcı suçla atılmadın mı?
But it's pretty easy to buy one, though.
Ama buna rağmen silah edinmesi çok kolay.
This report, and you went ahead and signed it, even though you knew it was fake and then passed it along to the police.
Bu raporun sahte olduğunu bilmenize rağmen imzaladınız ve polise teslim ettiniz.
Still, though, I'm really sorry.
Yine de çok özür dilerim.
Just quickly, though...
Kısa bir şey diyeceğim ama.
- G'Hi. I am so glad you got in touch, though I am a little surprised.
İletişime geçmene çok sevindim.
But, uh, sadly for them, even though they were successful in launching the attack... it backfired and, uh, killed every single one of them.
Ama ne yazık ki saldırıyı başlatma konusunda başarıya ulaştıkları halde planları ters teperek her birini öldürmüş bulunuyor.
Or psychokinesis, though some prefer telekinesis.
Veya psikokinezi. Kimisi telekineziyi tercih ediyor tabii.
It'd sure be nice to have a mayor heading it up, though.
Belediye başkanının liderlik etmesi iyi olurdu tabii.
You guys enjoy that, though.
Size afiyet olsun ama.
I'm your wife, and even though I disagreed with many of your choices,
Eşinim. Çoğu kararına karşı çıkmış olsam bile verdiğin bu kararlara güvendim.
We're fine. A little north of pissed off, though.
- İyiyiz, biraz kan beynime sıçradı gerçi.
Thank you, though.
Ama sağ ol.
Ok, the--the thing that's clear, though, to me right now is that I...
Tamam mı?