To church перевод на турецкий
6,801 параллельный перевод
- Where you going, you going to church?
Nereye gidiyorsunuz, kiliseye mi?
I don't go to church with them anymore. No?
- Artık onlarla kiliseye gitmiyorum.
Me and Mom are going to church.
Annemle ben kiliseye gidiyoruz.
It's just I really love her, and I think she loves you, and and I think if she has you going to church, well...
Senden ve kız kardeşinden. Gerçekten onu çok seviyorum, ve sanırım o da seni seviyor. - Sanırım o varsa, kiliseye gideceksin demektir.
My dad went to church every Sunday, and he was a mean drunk.
Babam her pazar kiliseye giderdi. Öte yandan sağlam bir içiciydi.
Last time I was here, she made me go to church with her... and sign autographs, kiss babies, tell people all my stats... and what I did last Sunday.
Geçen sefer beni kiliseye götürdü. İmza dağıttırdı, bebek öptürdü spor konuşturdu.
Do you go to church on Sundays?
- Ateist misiniz? - Pazar günleri kiliseye gidiyor musunuz?
Make sure you include that they go to church.
Aslında kiliseye gittiklerini dahil ettiğinden de emin ol.
I went to church yesterday.
Dün, kiliseye gitmiştim.
She hasn't been going to church.
Kiliseye de gitmiyordu.
All this time, going to church, saying you're getting closer to her.
- Bunca zamandır kiliseye gitmeler onunla yakınlaştığınıızı söylemeler.
I invite you now Nancy, to declare before God and his church... your consent to become George's wife.
Nancy seni Tanrı'nın ve kilisesinin nezdinde George'un eşi olma rızanı beyan etmeye davet ediyorum.
We should hurry on over to the church or we'll be late for your first sermon.
Hemen kiliseye gitmelisiniz yoksa ilk vaazınıza geç kalacaksınız.
I've spoken to someone outside the Church.
Kiliseden biriyle konuştum.
Yeah, you know, he said that after church that he's gonna take us out to dinner at El Cortez, just like Pop used to, remember?
Yarın kiliseden sonra bizi El Cortez'de yemeye çıkaracağını söyledi. Aynı babamın yaptığı gibi hatırlıyor musun?
To tell you the truth, I actually never even been inside of one of these, or like a church or anything, but there was a funeral...
Doğruya doğru peder kilise tarzı bir şeye girmedim hiç. Cenaze falan hariç tabii.
I've been to a Greek Orthodox Easter and I could totally see myself getting married in that kind of church.
Yunan Ortodoks Paskalya bayramındaydm ve kendimi... o kiliselerden birinde evlenirken gördüm.
She wasn't committed to the church, either.
Kiliseye de gelmedi zaten.
I thought you said All Souls, not All Saints. I went to the wrong church.
Azizler değil Ruhlar dediğini sandım ama yanlış kiliseye gitmişim.
Perhaps we should take her to the church, just for tonight.
- Belki bu gecelik onu kiliseye götürmeliyiz.
Which church do you belong to, Dennis?
Sürpriz olsun. Hangi kilisenin üyesisin Dennis?
Don't worry, Reverend, according to your policy, your church is covered for everything but acts of God.
Endieşelnme, Reverend, poliçene göre, Tanrı'dan gelmeyen her şey için sigorta altındasın.
So we have no money to repair the church.
Yani kiliseyi tamir etmek için paramız yok.
I can't believe it, but the church is going to have to ask people for money.
Buna inanamıyorum ama kilisenin insanlardan para istemesi gerekiyor.
But you don't go to our church.
Sen kiliseye gitmezsin ki.
Granted, I do not share your faith, but the yahoos in this town need a church to deliver weekly reminders not to steal- - from me.
Doğru, sizin inancınızı paylaşmıyorum ama şehirdeki cahillerin benden çalmaması için haftalık bir hatırlatma gerekli.
But what is a little pain if your church is to be saved?
Kilise kurtulacaksa biraz acıdan ne olur ki?
If he gets involved and this scheme fails, what happens to our church?
Olaya dahil olur da planımız suya düşerse, kiliseye ne olacak?
One more night like this, and we'll be able to fix the church in style.
Bir gece daha böyle toplasak kilise çok güzel olacak.
We're going to save the church.
Kiliseyi kurtaracağız.
Actually, my friends and I are using a system to win money to save the church.
Aslında arkadaşlarla kilisenin inşaatına para kazanmak için bir sistem kullanıyoruz.
~ This is the road to the church.
- Kiliseye doğru gider burası.
~ Why are we going to the church?
- Neden kiliseye gidiyoruz.
Because you both go to the same church?
Aynı kiliseye gittiğiniz için mi?
It was to desecrate our church.
Kilisemize saygısızlık yapmak içindi.
The same day the church used to own. Now it's theirs.
O gün eskiden kilisenindi ama artık onların.
My dad, he used to come to this church back when I was a kid.
Ben çocukken babam bu kiliseye gelirdi.
Folks out at the church would love to see you. Aunt would too.
Kilisedekiler ve teyzen de seni görmek ister.
I want you to help me build a church and the first service we shall hold in it will be the blessing of your marriage.
Bir kilise inşa etmem için yardımını istiyorum. Eğer inşa olursa, yapacağım ilk iş evliliğinizi kutsamak olacaktır.
I even got Grandma's church to take up a collection to pay for them.
Onları ödemek için Büyükannemin kilisesine para toplamaya bile gittim.
It's a great thing to hear in a church.
Bunu kilisede duymak müthiş bir şey.
Cooperate with Max, be seen at a church, and try to be a little more like Annie Glenn... pretty and silent.
Max ile iş birliği içerisinde ol, kilisede görün ve biraz Annie Glenn gibi olmaya çalış... Sevimli ve sessiz.
You've b-been to church.
Kiliseye gitmişliğin var.
And when did the church say that it's OK for a man to beat his wife for using birth control?
Kilise ne zamandan beri, doğum kontrol hapı kullanan bir kadını dövmenize izin veriyor?
And on this rock, I'll build my church... and give you the keys to the kingdom of heaven.
Ve bu kayanın üstünde, kilisemi yapacağım... ve cennet krallığına giden anahtarları sana vereceğim.
Simon took the mission of Jesus to Rome, where he formalized the nascent Christian Church.
Simun İsa'yı Roma'ya götürme görevini aldı, orada oluşmaya başlayan Hıristiyan Kilisesi'ni şekillendirdi.
I would gladly tithe to the church of Ricki.
Ricki kilisesine bağış yapmaktan onu duyarım.
I was glad to see you at church.
Seni kilisede gördüğüme sevindim.
I want it to be like it used to be at the church, when we was Crowder's commandos.
Eskiden olduğu gibi, kilisede Crowder'ın komandoları olduğumuz günleri istiyorum.
I am going to church with her.
Onunla kiliseye gidiyorum, evet.
We have to stay in this church until sunrise.
Güneş doğana kadar kilisede kalmalıyız.