Together перевод на турецкий
117,611 параллельный перевод
Keeping it together.
Toparlandı.
Okay, Aidan, you know, just... come back here, and we will figure this out together.
Aidan, bak, geri dönersen bunu birlikte çözeriz.
Stay together.
Yeter artık!
You are together, never to part, bound as man and his wife.
Sen birlikte, asla yer almayacaksın Adam olarak bağlı ve onun eşi.
- Once the celebrations are done, you, together with Aethelred, shall travel to Lunden.
- Kutlamalar yapıldıktan sonra, Siz, Aethelred ile birlikte Lunden'e gideceksiniz.
Together, we will travel downriver, meet with the armies of Mercia and Wessex, make camp a short distance from Lunden.
Birlikte, aşağı iniş yapacağız, Mercia ve Wessex orduları ile buluşmak, Kampı Lunden'den kısa bir mesafe yap.
Think we should walk together.
Sanırım birlikte yürümeliyiz.
We need to work together.
- Birlikte çalışabiliriz.
We had breakfast together, all 3 of us, my brothers and me.
Üçümüz kahvaltı ettik, kardeşlerim ve ben.
We've got to get out of the house at some point show everyone we're pulling together.
Eninde sonunda hepimiz evden çıkacağız. - Herkese birlik olduğumuzu gösteririz.
Together. Isn't that what you want?
Birlikte olmayı istemiyor musun?
Together, we stopped the Horseman's master from unleashing the armies of hell.
Birlikte Atlı'nın efendisinin Cehennemin ordularını serbest bırakmasını engelledik.
Together, we will torch these liars and despots.
- Birlikte o yalancıları ve zorbaları ateşe verelim.
Put a team together.
Bir ekip oluştur.
When we use them together, it would point us in the direction we had to go.
Pusula ve kitabı kullanırsak bize gitmemiz gereken yönü gösterebilir.
We'll be caught, branded like animals and chained together for the rest of our natural lives.
Yakalanacağız, hayvanlar gibi markalaşacağız Ve doğal hayatımızın geri kalanında birlikte zincirlendi.
We will raise Henry together.
Henry'yi bir araya getireceğiz.
May your bloodlines be fruitful and bound together till death.
Kan lekelerinin verimli olmasını sağlayın Ve ölene kadar birbirine bağlı.
Well, Minerva, it seems that dear mother fate has brought us together for a reason.
Peki Minerva, sevgili "Kader Ana" bir sebepten bizi buluşturdu gibi görünüyor.
You think I don't know you and veil whisper together, conspiring to slit my throat?
Doğru değil bu. Veil ile fısıldaşıp boğazımı kesmeyi planladığınızı bilmiyor muyum sanıyorsun?
M.K., my friend, it seems that dear mother fate has brought us together for a reason.
Dostum M.K. görünüşe göre kader bizi bir sebeple bir araya getirdi.
We were together all morning.
Bütün sabah birlikteydik.
I know it took courage to be outside with us today, to stand together now in the face of grave danger and grave tragedy.
Biliyorum ki bugün burada bir arada olup, bu büyük tehlike ve trajediyle, yüzleşerek, dimdik ayakta durmak cesaret gerektirir.
If we can't come together to fight this enemy, then what hope is there for us?
Eğer bu düşman için bir araya gelemiyorsak, bizim için bir umut olur mu?
Woven together through common values.
... ortak değerlerle bir araya getirilmiştir.
We've been through hell together.
Birlikte cehennemi yaşadık.
You got to pull yourself together, man.
Kendine gel.
In the brief time I have been in office, we've experienced an extraordinary amount of tragedy together.
Makamımda bulunduğum kısa zaman diliminde hep birlikte olağanüstü trajediler deneyimledik.
which is why I'll be holding a town-hall meeting this week at the college of William and Mary to begin what I hope will become a national discussion, as together we reset the clock... and work to build a better America.
Bu yüzden William Mary Üniversitesi'nde katılacağım forumda, umarım ki ilk adımları milletçe atarak daha iyi bir Amerika için çabalarken... AARON Forum demek. Akıllıca.
How do you keep it all together?
Hepsini nasıl idare ediyorsunuz?
And tell them that we're gonna get through this... together.
Onlara bunu hep birlikte atlatacağımızı söylemelisin.
I believe that if we work together, we can create a bi-partisan platform that would be beneficial to both parties, and as an Independent, I can help facilitate that.
İnanıyorum ki birlikte çalışırsak iki tarafın da işine yarayacak çift partili bir platform kurabiliriz. Bağımsız olduğum için ben de bu işi kolaylaştırabilirim.
Public Engagement has put together 12 people...
Halkla İlişkiler ülkenin dört bir yanından 12 kişi topladı.
We shared some classes together at Cornell.
Cornell'de sınıf arkadaşıydık.
Together, as a team, we managed to cross the bipartisan divide for the bill.
Taslak için birlikte parti ayrılıklarını aştık.
I put together that video you asked for.
- İstediğiniz videoyu hazırladım.
Though, I expect he'll contact you first, once he's pulled together the charges for the illegal search and seizure.
Ama sanırım önce o size ulaşacak, yasa dışı arama ve el koyma için.
They get together on a private property three or four times a year, maybe.
Yılda üç dört kez özel bir mülkte toplanıyorlar.
We're putting together a task force at Grand Forks...
Grand Forks'ta bir tim hazırlıyoruz.
What matters is, is that you stick together.
Önemli olan bir arada olmanız.
I'm happy to debate this, Mr. President, when we put together the next budget.
Bunu seve seve tartışabiliriz efendim... gelecek dönem bütçesini yaparken.
I think it would've been great to be working together again.
- Tekrar birlikte çalışmak güzel olurdu.
We'll leave together from here.
Buradan birlikte gideriz. Bir saat sonra.
We began this dream of weapons reduction together. And I will need you there to finish it.
Silah azaltma hayalini birlikte kurduk ve sonunu görmek için de yanımızda olmalısınız.
He helped me put together this list of staffers inside of the Richmond Administration that fit the criteria we're talking about... high-level access, involvement in choosing the Designated Survivor.
Richmond hükûmetindeki bu kriterlere uyan herkesin listesini çıkardık. Yüksek seviye erişime sahip, varis atanmasında dahli olanlar.
Now, I know that there are times when our country appears to be divided, but I have seen the one thing that will bind us together forever... love.
Evet, zaman zaman milletimiz ayrışmış gibi görünebilir ama bizi sonsuza dek bir arada tutacak şeyi gördüm. Sevgi.
We'll go in there together, and we'll stop this attack, and we'll save your daughter, okay?
Oraya birlikte gideceğiz, ve biz bu saldırıyı durduracağız, ve kızını kurtaracağız, tamam mı?
But together...
Ancak birlik olursak...
Came to Greece together.
Yunanistan'a birlikte gelmişler.
Yes. They served together in Afghanistan.
- Afganistan'da görev yapmışlar.
They stick together.
Hiç ayrılmazlar.