Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ T ] / Turn it

Turn it перевод на турецкий

19,227 параллельный перевод
They trust me to turn it into a mixed-use facility that'll make money, but also won't look like fucking Vegas on the water.
Orayı gelir getirecek çok amaçlı bir tesise çevirebileceğime inanıyorlar ama aynı zamanda denizde çakma bir Vegas kurmayacağımı da biliyorlar. Anlatabiliyor muyum? Bana teklifin nedir peki?
You can turn it into a whole big production. I got...
- Durumu istediğin gibi abartırsın.
♪ Gonna turn it up and take a real long ride ♪
♪ Gonna turn it up and take a real long ride ♪
I decided to put the man on the spot myself, rather than turn it over to some other department.
Evet. Başka bir bölüme devretmektense adamı kendim yakalamaya karar verdim.
Turn it over or it'll burn.
Çevir şunu yanacak yoksa.
So... Barry just gets in, we turn it on, and that's it?
Barry içine girecek, çalıştıracağız sonra her şey tamam mı?
- You turn it off.
- Sen kapat.
You turn it off.
Sen kapat.
I think it'd be better if I turn it.
Bence bunu döndürürsem daha iyi olacak.
Oh, why'd you turn it off?
Neden kapattınız?
I'm planning to refurbish an old apartment building, turn it into a luxe eco-hotel.
Eski apartman binasını yenilemek çevre dostu bir lüks otel yapma gibi bir planım var.
Turn it round!
Döndürün!
Alright. Would you please turn it down?
Şunun sesini biraz kısar mısınız?
- Turn it down!
- Kısın şunu.
Turn it around.
Çevir.
I don't know why I didn't turn it in.
Neden teslim etmedğimi bilmiyorum.
It's your turn, dude.
Senin sıran dostum.
Hey, hey. Now it's your turn. Hands up.
Şimdi sıra sizde, eller yukarı.
So, when it's hot, do you know where to turn up the air?
Bu yüzden, içerisi sıcak olduğunda, bunu nereden kapatacağınızı biliyor musunuz?
Or when it's cold, do you know how to turn up the heat?
Ya da soğuduğunda, ısıyı nasıl arttıracağınızı biliyor musunuz?
We can either turn back or we can go for it right now.
Geri de dönebiliriz devam da edebiliriz.
But now it's my turn to go out into this new world on my own, no shield, and discover what this Earth can offer.
Artık bu yeni dünyaya kendi başıma, koruma olmadan çıkma ve bu dünyanın sunabileceği şeyleri görme sırası bana geldi.
Now it's our turn.
Şimdi bizim sıramız.
It's my turn now.
Şimdi benim sıram.
It's my turn now and Paris will run with blood if anyone tries to stop me!
Artık sıra bende... ve bana engel olmaya çalışan olursa Paris'i kan götürcek!
Now it's the 4th holder's turn.
Şimdiyse sıra dördüncüde.
Well, your mom shouldn't have done that, Chip, but maybe it'll turn out to be for the best, you know?
Annen bunu yapmamalıydı Chip. Ama belki de hayırlısı böyledir.
They didn't turn a blind eye, they were in on it!
Gözlerini kapamadılar! İşin içindeydiler!
♪ It's their turn today, let them have their say. a
# Bırak ne derlerse desinler bugün sıra kendilerinde
It's my turn to go out on my own.
Kendi kendime bakmamın sırası geldi.
- I do. Annalise is home and everyone thinks Catherine is guilty. - If Nate wanted to turn us in, he would have done it that night.
- Nate bizi ele verecek olsa ta o gece yapardı.
It was designed at the turn of the century for a sect of incredibly delicate experiments.
Yüzyılın başında inanılmaz birkaç..... deney için yapılmıştı.
It wasn't till I got to Bangkok that I heard rumors about them trying to turn a Hexenbiest into a warrior.
Bangkok'a giderken söylentiler duydum. Bir Hexenbiesti savaşçıya çevirme hakkında.
So all we have to do is provide electricity - to make it turn on.
Tek yapman gereken çalışmasını sağlamak için elektrik vermek.
Damian, it's time to let others have their turn.
Damian, bırak da sıra başkalarına geçsin.
It's going to turn into a date, you know?
Buluşmaya da dönüşebilir. Benim yaptığım şey de bu işte.
I will take it this is a mistake of inexperience, not an accusation against an ally that you wish to turn into an enemy.
Tecrübesizliğinizin hatasının sorumluluğunu alacağım. Ortağıma bu suçlamayı yöneltmeyeceğim. ... düşmanım olmak isteseniz bile.
She'd turn over in her grave if I didn't at least offer it to you.
Sana en azından teklif etmesem mezarında ters dönerdi.
I would've thought, if a Russian wanted him dead, they would do it in Russia, where the authorities can be relied upon to turn a blind eye.
Eğer onu bir Rus öldürmek isteseydi bunu Rusya'da yapardı. Yetkililerin olayları görmezlikten gelebileceği bir yerde.
Elias Harper, the hacker Duncan Howell, Natalie... and how'd it turn out for them?
Elias Harper, hacker Duncan Howell, Natalie - - bak işler nasıl sonuçlandı onlar için?
It's your turn.
Sıra sende.
I'm sorry it had to turn out this way.
Olaylar bu şekilde gelişiği için çok üzgünüm.
But, little by little... I developed enhanced hearing and vision. If the Seelie scouts were able to find us here, it's only a matter of time before more dangerous enemies turn up.
Ama yavaş yavaş duyularım ve görüşüm gelişti.
Now, come on, it's been a long day, get into bed and I'll turn out the light.
Hadi, yorucu bir gün oldu. Sen yatağa gir, ben de ışığı kapatayım.
It's my turn to carry you now.
Seni taşıma sırası bende.
Didn't you tell me that it was Huston's idea to turn on Tanner?
Tanner'ı ele vermenin Huston'ın fikri olduğunu söylememiş miydin?
Now it's my turn to make a simple binary choice.
Şimdi basit, iki seçenekli bir durumda olan benim.
Ask any paramedic, when you come across a kid who's been drinking but who can still make it home, you... You turn a blind eye.
Herhangi bir sağlık görevlisine sor, içmiş bir gence denk geldiğinde... ama genç eve gidecek durumdaysa... görmezden gelirsin.
Just jam it in and turn.
Sok ve çevir.
They killed the lords, and now, it is their aim to turn each and every one of us into top-quality shoes, boots, and purses.
Tanrıları öldürdüler ve şimdi ki amaçları da her birimizi en kaliteli ayakkabılara, çizmelere ve cüzdanlara dönüştürmek.
And I don't turn people anymore, unless they ask for it.
Ayrıca onlar istemediği sürece kimseyi dönüştürmüyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]