Turn it down перевод на турецкий
1,031 параллельный перевод
I didn't turn it down.
Vallahi reddetmedim.
Turn it down over there.
Bağla. Orayı. Sıkıca bağla.
I turn it down. Another group complains the music is not loud enough.
Kısıyorsun, bu sefer başkaları sesi yeterince açık değil diyor.
What's the use, pal? I sing, they offer me a job and you turn it down.
Bana iş önerdiler ve sen reddettin!
Even if I turn it down, you'll despise me?
İşi sallarsam, beni hor görmeye devam eder misin?
Would you turn it down!
Lütfen kapatır mısın?
Hey, Charlie, turn it down.
Hey Charlie, şunun sesini biraz kıs.
Turn it down a bit, you don't want us burned alive!
Canlı canlı yanmak istemiyorsanız biraz daha çevirin.
Oi. Turn it down a bit, Annie.
Sesi kıs, Annie.
Floyd, turn it down!
Floyd, kapat şunu!
Turn it down!
Kapat şunu!
Turn it down, you idiot!
Kapat şunu salak!
Here's a wonderful, unique gift and you want to turn it down?
Baciu, sen bir salaksın! Başımıza gelen en güzel şey ama sen sırt çeviriyorsun.
Turn it down a little.
Biraz kıs.
When they nominated you for the big one, you couldn't turn it down.
Seni aday seçtiklerinde reddedemedin.
Everybody will know if you turn it down There will be more trouble
Herkes tahmin eder ki ; bırakırsanız herşey çok daha beter olacaktır
- You can always turn it down.
- Her zaman reddedebilirsin.
Well, turn it down.
- Hayır!
Just turn it down a bit.
Biraz kısalım ama.
- Turn it down?
- Kısayım mı?
Then the other guys come and tell him he's got to turn it down... and take him through all kinds of changes.
Daha sonra ona sesini kısmasını... ve başka türlü çalmasını söylediler.
- Go tell them to turn it down.
- Onlara kapatmalarını söyle.
If you would turn it down, please...
Sesini kısabilir misiniz, lütfen...
OK, I'll turn it down.
Tamam, kısacağım.
Turn it down a notch.
Sesini bu kadar yükseltme.
- Turn it down a little.
- Biraz kıs.
Are you saying if you had the chance, you would turn it down?
Yani bir şansım olsaydı bunu geri çevirirdim mi diyorsun?
- Turn it down!
- Şunun sesini kıs!
- We'll turn it down.
- Kısarız.
- I'll get him to turn it down a bit.
- Sesini kıstırırım.
Believe me, Doc, it's not easy to turn down an offer like that.
İnan bana doktor, böyle bir teklifi geri çevirmek her babayiğidin harcı değil.
It won't pay them to turn you down.
- Seni reddetmeyi göze alamazlar.
♪ I don't wanna be... ♪ turn it down, Joan.
Sesini kıs, Joan.
Father, it's a shame to turn down such kindness.
Baba, böyle bir cömertliği geri çevirmen ayıp olur.
Did you turn down $ 1.000.000 for it?
Heykele yapılan 1,000,000 $'lık teklifi reddettiğiniz doğru mu?
He has cut down Austria to size, it's going to be our turn next.
Avusturya'yı dize getirdi, sıra bize gelecek.
Please don't turn the radio down. Keep it up.
Lütfen radyonun senini kısmayın.
Well, why don't you stop making jokes and say it so that I can say I have to think it over, or ask my mother, or turn you down.
O halde espri yapmayı bırakıp söyle ki, ben de : "Düşünmeliyim, anneme sorayım." diyeyim ya da reddedeyim.
If we stay on schedule, my system will have these kids bedded down... in a half-hour, and it's our turn next.
Programa uyarsak, sistemim çocukları yarım saat içinde yatağa sokacak. Sonra sıra bizim.
Unless Miranda can look down into his mind and turn it outward to us, we'll lose Spock.
Eğer Miranda zihnine bakabilir ve bize döndürürse, yoksa Spock'ı kaybederiz.
It's not possible they'll turn you down?
Seni reddetmeleri mümkün değil, öyle mi?
Would it be possible, sir, to turn down the TV?
Ve manzara buradan çok daha iyi.
- I tell you what. When you finish that, take it all down to the store and turn it in.
- İşini bitirdikten sonra uçağı mağazaya götür.
You don't have to turn it off. Just hold it down.
Kapatmana gerek yok, kısman yeter.
Well, if it's that important, a person should never turn down a big honor.
Eğer bu kadar önemliyse, bir insan bu büyük onuru asla tepmemeli.
all it takes is for the crows to be going up or down the Champs Elysees. all it takes is for a grey back a few yards in front of you to turn off suddenly down a grey street ; or else a light or an absence of light, a noise of an absence of noise, a wall, a group of people, a tree, some water, a porch, a fence, advertising posters, paving stones, a pedestrian crossing,
Champs Elysees'de bir aşağı bir yukarı yürüyen kalabalığa birkaç adım önündeki, aniden gri bir sokağa sapan gri sırtlı adama veya bir ışığa ya da ışık yoksunluğuna gürültüye ya da sessizliğe bir duvara, bir grup insana, bir ağaca biraz suya, bir sundurmaya, bir parmaklığa afişlere, kaldırım taşlarına, bir yaya geçidine bir dükkan vitrinine, bir trafik lambasına, bir sokak tabelasına bir tuhafiyecinin tezgahına, bir merdivenin basamağına, bir kavşağa takılıp gidiyorsun.
Do you think it might be possible to turn that music down, so maybe a couple of the boys could talk?
Acaba müziği biraz kısmak mümkün mü? Böylece belki bir kısmımız konuşabiliriz.
The hell it ain't! - Do you wanna turn that down, please?
Şunun sesini biraz kısar mısınız?
It's not my first turn-down, but it's the most unexpected.
Elbette bu benim ilk başarısızlığım değil. Ama bunu beklemiyordum.
Put it down, turn around.
Ters çevirip, orada bırakın!
Get it down, get it down, turn the wheel.
İndir şunu, direksiyonu çevir.
turn it off 866
turn it around 56
turn it up 174
turn it over 67
turn it on 143
turn it 75
turn it back on 32
down 3353
downtown 201
downstairs 319
turn it around 56
turn it up 174
turn it over 67
turn it on 143
turn it 75
turn it back on 32
down 3353
downtown 201
downstairs 319
downs 77
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the road 38
down the line 26
downey 56
downton abbey 33
downers 18
down the street 38
down on your knees 79
down the hall 119
down low 42
down the road 38
down the line 26