Two hours and перевод на турецкий
1,761 параллельный перевод
Well, two hours and forty minutes, 11 clothing stores browsed and 1 purchase of trashy lingerie.
Evet, 2 saat 40 dakikada 11 elbise mağazası gezdi ve bir tane de işe yaramaz iç çamaşırı aldı.
You will be dead in two hours and 12 minutes.
2 saat 12 dakika içinde öleceksin.
I've been playing at this table for two hours and loving it.
2 saattir bu masada oynuyorum ve buna bayılıyorum.
And T.O.D. is less than two hours ago.
- Cinayet saatiyse iki saat öncesi.
No. I told the nanny to stay overnight, and my mom booked a flight for next week, and I'm meeting the O.B. at the hospital in two hours.
Hayır, dadı gece kalacak, annem uçak bileti aldı, gelecek hafta geliyor ; jinekologla iki saat sonra hastanede buluşuyorum.
Everything was normal for two weeks and then, suddenly, Bryant started to work really long hours.
İki hafta boyunca herşey normaldi ve sonra, aniden, Bryant uzun saatler çalışmaya başladı.
We had only two hours to get there and back to pull out the team before enemy troops got to them first.
Kamyonu alıp düşman kuvvetlerinden önce takımımıza ulaşmak ve oradan çıkarmak için sadece iki saatimiz vardı.
I flipped my house, and two hours later, I flipped it again.
Evimi değerinden fazlasına satıp kar ettim ve iki saat sonra tekrar aynısını yaptım.
We're going to do stuff from the Kama Sutra where I sit cross-legged and wiggle while you hold it for two hours like Sting does.
Kama Sutra kitabında gördüğümüz şeyleri yapıyoruz. Ben bağdaş kurup oturdum ve sen onu Sting gibi iki saat boyunca tutarken kıvırıyorum.
I spent two hours getting ready for that stupid date, and when the bastard checks out my body he just says " Hey, did you used to be a guy or something?
O salak randevu için iki saat hazırlandım, Sonra da piç herif vücudumu bir süzdü, sonra da dedi ki, "sen eskiden erkek falan mıydın? !".
Counter no. 2 will stamp the receipt. And you'll have power in two hours.
Pencer 2'de Makbuz imzalanir ve 2 saatin icinde elektrik geri gelir
In two hours, I'm going out that window and through that fence.
İki saat sonra, ben o pencereden ve tellerden geçip gidiyorum.
Ladies and gentlemen, after counting 460,000 ballots with approximately 1,000 ballots left to count, the Secretary of State has decided to shut us down with two hours to go.
Bayanlar baylar, 463,333 oyu sayıp bitime yaklaşık 1 333 oy kala Sayın Bakan iki saat önce bizi kapatma kararı almıştır.
Two hours, two manila envelopes and countless e-mails later I was just about to give up on the big riddle when... I had told Louise to put Big in a place where I would never have to hear from him again.
İki saat, iki zarf ve sayısız e-postadan sonra tam bu yazı olayını kapatıyordum ki Louise'ye, Big'den gelen e-postaları göremeyeceğim bir yere gönder dediğim aklıma geldi.
Listen, put him in a cell, hold him for two hours, steam him up, treat him like shit, and then let him walk.
Onu hücreye koyun. İki saat dursun. Sinirini bozun, ona bok gibi davranın, sonra da salın gitsin.
Two days, 10 hours, and 50 minutes.
2 gün, 10 saat ve 50 dakika.
I spent two and a half hours with a customer who just walked out on me for no reason right when I thought I was gonna get him, right then and there.
Az önce hiçbir sebep olmaksızın araba satın almaktan vazgeçen bir müşteriyle 2.5 saat konuştum, ki tam ona arabayı sattığımı düşünürken çıkıp gitti.
She listened, she asked good questions, and over the next two weeks, they talked for hours.
Dinledi, iyi sorular sordu, ve iki hafta boyunca saatlerce konuştular.
They left here two hours ago along with The Times, Newsday and every channel you can get on TV with a wire hanger.
Times, Newsday ve diğer tüm medya kanallarına iki saat önce bilgi verildi. Bir kabloluyla televizyondan hepsini seyredebilirsin.
A 20-minute orientation, an hour roundtable discussion, two hours for lunch, a thousand-person town-hall meeting, and, boom, the Second Amendment's gone.
20 dakika eğitim, bir saat tartışma iki saat de yemek mi? Bin kişilik kasaba merkezi toplantısı ve sonra ikinci değişiklik yok oluyor.
You want me to take you two hours from here on top of some mountain where you're not meeting nobody and you don't want to come back.
Benden, seni kimseyle buluşmayacağın, iki saat mesafedeki bir dağa götürmemi istiyorsun ve geri dönmek istemiyorsun.
And, you know, maybe two hours if she decides to take a steam.
Buhar banyosuna girerse iki saat.
Two hours I was saying maybe something happened, perhaps there is a lot of traffic... but no, still making the same shit over and over again.
2 saat boyunca belki bir şey olmuştur, belki trafik yüzündendir deyip durdum ama hayır, sen sürekli olarak aynı boku yemeye devam ediyorsun.
Each week, they would drive two hours to the jail where Shirley was so that she would be able to see her son and to follow the visitation rights, because just as Kate and David wanted visitation rights,
Her hafta iki saat araba kullanıp Shirley'nin bulunduğu hapishaneye gidiyorlardı. Böylece oğlunu görmesi mümkün olabiliyor ve açık görüş hakkını kullanabiliyordu.
And we agreed to a schedule of visits with 3 or 4 hours three times a week and an overnight every two weeks.
Ve haftada 3 ya da 4 saat ve her iki haftada bir gece olmak üzere bir görüşme programı konusunda anlaştık.
I'll give you two hours to bring me my money or we bring your wife and daughter here so you can have fun with that tool.
Paramı getirmen için sana iki saat veriyorum yoksa karını ve kızını buraya getiririz ki şu aletle daha çok eğlenirsin.
Come Monday morning, 10 a. m I'm giving Saddam and his two sons 48 hours to get out of Dodge, okay?
Pazartesi sabah 10'da görüşürüz. ... Saddam ve iki oğluna kendilerine kaçacak yer bulmaları için 48 saat veriyorum.
I ask because this morning I drove from the airport and it took me two hours.
Bunu sordum çünkü bu sabah havaalanından geldim ve iki saat sürdü.
He cried for two and a half hours. He gave half the cabin a nervous breakdown, including me, the co-pilot, and about a dozen passengers.
İçlerinde benim, yardımcı pilotun ve yaklaşık bir düzine yolcunun olduğu uçak kabininin yarısına sinirsel bozukluk yaşattı.
You got your basic rig with 30 warheads, sitting on the continental countertop, running 24 crews day and night every two hours.
Kıtasal set üstünde duran 30 kuyu başlı, her iki saatte bir gece gündüz 24 kişinin çalıştığı, bir platformunuz var.
We've been locked up in here ten hours a day, two months, all cloak-and-dagger.
2 ay boyunca, burada günde 10 saat boyunca... gizlilik içinde tıkılıp durduk.
And actually have crossed paths with them this morning and then fallen behind them in two big maneuvers, and then now to be beating them again after the last 12 hours.
Onlarla bu sabah karşılaştık iki büyük manevrada arkalarına düştük ve şimdi son 12 saatin ardından yine öne geçiyoruz.
Or my old lady bitches for two goddamn hours about how they don't take expired coupons at the grocery store and the minute I turn on the game, she starts crying how we never talk.
Ya da karının tam iki saat boyunca markette süresi geçen kuponları almadıkları için dırdır ettikten sonra sen maçı açınca hiç konuşmadığınızı söyleyip ağladığından yakınabilirsin.
Less than two hours to go to my birthday bash, and Six insists I mow the lawn.
Doğum günü partime iki saatten az bir süre kaldı ancak Six hâlâ çimleri biçmemde ısrar ediyor.
The reason I didn't mention it last night is because I didn't know it was here. You can't drill through the top, and jackhammering the safe will take at least two hours.
Dün gece bundan bahsetmedim çünkü burada olduğunu bilmiyordum.
I drove for two hours to get you, and now you want to stay.
Seni almak için iki saat direksiyon salladım. Ne söylemek istiyorsun?
Just have the papers drawn up and be back here in two hours.
Corrine, biziz. Evrakları hazırlayıp iki saat içinde dönün.
They was up and slanging two hours ago.
İki saat önce uyuşturucu satışı olmuştu.
McKAY : Actually, we have two hours, 43 minutes and 17 seconds.
Aslına bakarsan, daha 2 saat, 43 dakika ve 17 saniyemiz var.
I've been driving her around for two hours, hoping she'd take a nap and she just fell a sleep.
İki saattir arabayla geziyordum. Daha yeni uyudu.
i'm losing two and a half hours having lunch with sam's parents.
Sam'in ailesiyle öğle yemeği yiyerek iki buçuk saat kaybediyorum.
Give him two now and then one every four hours.
Şimdi iki tane ver, sonra da her dört saatte bir tane.
Call Mom and Dad, tell them two hours.
Annemle babamı arayıp, iki saat süreceğini söyle.
The issue ships in two hours, and we're still 100 miles from the lodge!
Dergi iki saat sonra gönderilecek, bizse hala otelden 160 kilometre uzağız.
- We both know that two hours ago, More than 430,000 megagigs of luthorcorp ram And ethernet cables were running through this place.
- İkimizde biliyoruz ki iki saat önce yaklaşık 430,000 megagig Luthorcorp'a ait ram ve ethernet kabloları buradan götürüldü.
I'm bringing jimmy home in two hours, with his heart In the right place and his hormones in check.
Jimmy'i iki saat içinde kalbi doğru yerde ve hormonları normal bir şekilde eve getirebileceğim.
The thing is two hours over already, and that's the third time we've passed that colonial with the cross burning out front.
Zaten iki saat gecikmiş durumda ve şu önünde haç yanan koloni yapısının önünden üçüncü defa geçiyoruz
And you spending two hours wiping noses will annoy House.
İki sat burun silmekle de House'u kızdıracaksın.
So, after two hours of throwing up my innards, we go to the campsite and it where dawn to me what we were doing.
İki saat boyunca içim dışıma çıktıktan sonra kamp yerine vardık ve yaptığımız şey kafama dank etti.
It's a lot of work and I need it in two hours.
Yapılacak çok iş var ve 2 saat içinde olması gerekiyor.
I can be down there in two and a half hours.
İki buçuk saatte gelirim.
two hours later 53
two hours 343
two hours ago 92
hours and 143
andale 45
andre 702
andres 26
andrea 546
andrei 220
and then 7362
two hours 343
two hours ago 92
hours and 143
andale 45
andre 702
andres 26
andrea 546
andrei 220
and then 7362
andrew 1394
andy 3665
andreas 75
and you 7643
andi 114
ando 91
andromeda 21
andrews 141
andiamo 19
anderson 358
andy 3665
andreas 75
and you 7643
andi 114
ando 91
andromeda 21
andrews 141
andiamo 19
anderson 358
android 81
and now 4728
anders 163
andersen 24
and i 3645
and then i met you 29
andie 143
and you know it 1023
and just like that 171
and i'm proud of you 44
and now 4728
anders 163
andersen 24
and i 3645
and then i met you 29
andie 143
and you know it 1023
and just like that 171
and i'm proud of you 44