Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / Wake me up

Wake me up перевод на турецкий

1,695 параллельный перевод
Okay, tell you what, why don't you go out and, you know, boogie-oogie-oogie, and when you come back, wake me up and we'll have sex.
Neden sen dışarı çıkıp, kafana göre eğlenmiyorsun, sonra geri gelince beni uyandırırsın ve sevişiriz.
I said, "Well, get out of here and don't wake me up again until you do."
Ben de "Öyleyse buradan kaybol ve gerçekten sarhoş olana dek beni uyandırma" dedim
Wake me up when they're all done.
Bitince beni uyandırırsınız.
And now you're gonna wake me up at 5 : 15 every single morning so that eventually you can run 26 miles in a circle.
Şimdi sen her sabah beni 5 : 15'te kaldıracaksın. Sonuç olarak bir daire içinde 40 kilometre koşabilirsin.
No, you didn't wake me up.
Hayır, uyandırmadın.
Why didn't you wake me up?
Beni neden uyandırmadın?
I was asleep... in the car outside their house, and all of a sudden there's this knock on the window and its wake me up.
Evin kapısının önünde arabada uyuyakalmıştım ve birden pencereme biri vurup beni uyandırdı.
Promise me something, if you can't figure out how to keep me human, don't wake me up.
Bana bir sey için söz ver. Beni insan haline getiremeyecekseniz uyandirmayin, makinayi öylece kapatin.
Why'd you wake me up in the middle of the night?
Neden beni sabahın köründe uyandırdınız?
If I fall asleep, wake me up.
Uyursam, beni uyandır.
If you want to talk just wake me up.
Eğer konuşmak istersen, uyandır beni.
Wake me up if I fall asleep, yeah?
Uyuyakalırsam beni uyandır olur mu?
Wake me up if anyone comes.
Biri gelirse beni uyandır.
Take that alarm clock. Before it can do its job and wake me up, it has to have power.
Alarmlı saat mesela, görevini yapıp beni uyandırmadan önce enerjiye ihtiyacı var.
The idea was for the noise to wake me up before I went down the stairs.
Merdivenleri inmeden önce gürültü yapıp beni uyandırması için düşünülmüştü.
Wake me up in 5 minutes.
5 dakika sonra uyandır.
Hey, guys, if I'm peeing... You're wake me up.
Hey çocuklar, eğer işiyorsam beni uyandırın.
Wake me up.
Uyandır.
And then you wake me up, and then we'll switch it off.
Sonra beni uyandırırsın, ben de nöbeti devralırım.
Jack, wake up, it's me, Kate.
Jack, uyan, benim, Kate.
If she does wake up, then she'll never forgive me.
Eğer uyanırsa, o zaman o beni hiç affetmeyecek.
Wake up Park, the special release prisoners will be like me. ( * those with good behavior. )
Uyan Park, serbest bırakılacak özel mahkumlar aynı benim gibi olacak.
Since this thing happened to me, every morning when I wake up, the first thing I think about is... I mean, after I figure out if I'm still actually here or not... The first thing I think about is how much time that I have left.
Bu şey başıma geldiğinden beri her sabah uyandığımda ilk düşündüğüm şey var olup olmadığımı anladıktan sonra İlk düşündüğüm şey ne kadar zamanım kaldığı ve sonu beklemekten başka bir çare kalmaması.
I usually wake up when he kisses me in the morning.
Sabahları genelde beni öptüğüne uyanırım.
Me and Joy are here to make up for the time Earl ruined Dad's vacation, so we can cross it off the list and wake Earl up out of his coma.
JOY'LA BERABER, SIZIN TATILINIZI MAHVETMEMIZI TELAFI EDIP LISTESINDEN BIR SEY SILEREK, EARL'U KOMADAN CIKARMAK ICIN GELDIK.
And if I ask you to walk away from your dream, you're gonna wake up one day and resent me for it - - the same way I would feel if you asked me to leave L.A.
Eğer senden hayalini terketmeni istersem... günün birinde uyanır ve bunun için beni suçlarsın. Tıpkı, L.A.'i terketmemi istersen aynı şeyleri hissedeceğim gibi.
Ivan the Terrible is gonna wake up pretty soon and he's gonna ID me.
Rus ayısı yakında kendine gelecek ve beni teşhis edecek.
Help me wake them up and we'll get out of here.
Onları uyandırmama yardım et ve buradan ayrılalım.
Every one of them told me he wouldn't wake up.
Onların hepsi onun uyanamayacağını söylediler.
You know, Walter. You and me not gonna wake up every morning and get everything we want.
Biliyor musun, Walter sen ve ben her sabah uyanıp istediğimizi elde edemeyeceğiz.
Tarek, dear, you wanted me to wake you up early.
Tarek, canım. Seni erken uyandırmamı istemiştin.
I wake up this morning, and you tell me- -
Bu sabah kalktım ve sen bana...
I always think I'm going to go to sleep, they'll put me under, and I'll never wake up.
Daima uykuya dalacağımı... birilerinin beni kaçıracağını, ve asla uyanamayacağımı düşünüyorum.
- Don't give me that crap! Wake up, Teis!
Bana bu saçmalığı anlatma.
I must say, when I wake up in the morning, it does take me a few seconds to realize where I am.
Söylemeliyim, sabah uyandığım zaman nerede olduğumu anlamam birkaç saniye alıyor.
The only thought that has given me the strength to go on... day after day... is that you exist... that you wake up... breathe... and walk through the streets freely... so far from me... but under the same vast sky.
Burada bana güç veren tek düşünce... senin var olman, günbegün nefes alıyor olman, uyanıyor olman sokaklarda özgürce yürümen... çok uzakta ama benimle aynı gökyüzünün altında.
Sir, I'm gonna need you to wake up and show me some form of identification.
Beyfendi, hemen uyanıp bana bir kimlik göstermeniz gerekiyor.
" Rita Hayworth used to say, they go to bed with Gilda, they wake up with me.'"
Rita Hayworth dermiş ki "Yatağa Gilda'yla girerler yanlarında benimle uyanırlar."
What do you want me to do when they...? When they wake up?
Ayıldıkları zaman ne yapmamı istersin?
If Dwight finds out about me, then he finds out about you, and you still won't wake up my dad and find out what Dwight wants.
Eğer Dwight beni öğrenirse, ardından seni de öğrenecek ve sen babamı uyandırmayacak ve Dwight'ın ne isteğini bulamayacaksın.
# now that you're far enough behind me # # I shake it off and walk away # # so I can breathe again # # wake up these feelings deep inside of me # # I'm ever so used to being lost # # but now #
# şimdi yeterince arkamda, uzaktasın # # sallıyorum ve yürüyorum # # tekrar nefes alabiliyorum # # derimlerimde bu hislerle uyan # # kaybolmakmaktan bıktım # # ama şimdi # # kalktım ve asla tekrar yatmayacağım # # asla yere vuracağımı düşünme #
That was a wake-up call for me, watching you behave like that.
Bu benim için bir uyanış çağrısıydı, senin böyle davrandığını görmek.
If I don't wake up, hit me harder.
Uyanmazsam daha sert vurabilirsin.
I want her to say something to me so I can wake up again.
Ondan bana bir şeyler söylemesini istedim. Böylece uyanabileyim.
You wake up and smell the coffee. The man you work for, you want me to make a deal with my old friend Tom Van Dyke?
Yanında çalıştığın, anlaşma önerdiğin adam, eski arkadaşım, Tom Van Dyke, güvenilmez bir adamdır.
But if you ever do wake up with, like, a dolphin tattoo on your ankle, just give me a call.
Ama eğer bir gün ayak bileğinde bir yunus dövmesiyle falan uyanırsan beni ara.
They told me you'd never wake up from that coma.
Komadan hiç ayılamayacağını söylemişlerdi.
And then she takes my hand, leads me out. I wake up... somewhere with no idea how I got there.
Elimi tutuyor bana çıkışı gösteriyor.
Yeah. Yeah, it was a real wake-up call for me.
Evet, evet, benim için bir uyandırma ikazıydı.
- and wake me up.
- Yang mi?
Well, yesterday we wake up and there's a piece of poop right in the middle of me and Frank, okay?
Valla, dün uyandığımızda tam Frank'le benim ortamda bir parça kaka vardı, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]