We could go перевод на турецкий
4,583 параллельный перевод
We could go for a walk?
Köpek gezdirmeye gidebiliriz.
We could go straight to your client.
Direk müşterinize de gidebiliriz.
We could go around the corner to the Mobil Station in the back.
Senle beraber arkadaki Mobil İstasyon'a gidebiliriz.
Okay, well, maybe we could just... we could go over there and...
Tamam, aslında... Oraya gidebiliriz ve...
I was thinking maybe we could go.
Düşünüyordum da belki gidebiliriz.
And it's not like we could go to the cops.
Tabi polise gidemezdik.
We could go to dinner at the Red Pony.
Red Pony'de akşam yemeğine gidebiliriz.
Maybe we could go salsa dancing.
Salsa dansına gidebiliriz.
- I was thinking, we could go up to Manchester, stay with my mother.
- Düşünüyordum da,... Manchester'a gidip annemle kalabiliriz.
I've been wishing you hadn't told me... and that we could go back to our life, to being happy.
Keşke bana söylemeseydin ve mutlu olmak için hayatlarımıza devam etseydik.
As far as I'm concerned, we could go up to the fourth floor right now.
Bana kalırsa, şimdi dördüncü kata çıkabiliriz.
Uh, at the mall, there's a mobile cat adoption we could go to.
Alışveriş merkezindeki mobil kedi evlat edinme etkinliğine gidebiliriz.
Look we could go somewhere and talk about it.
İstersen bir yerlere gidip bu konuyu konuşabiliriz.
You know, we could go downtown and do this if you want.
İsterseniz bunu şehir merkezine gidip yapabiliriz.
And we could go to Scotland and rule there.
İskoçya'ya giderdik ve orada hüküm sürerdik.
For our second honeymoon, we could go somewhere with a prominent sports team.
Bizim ikinci balayımızda.. ... önemli bir spor takımıyla bir yere gidebiliriz.
We got nothing on the board, so we could go out and get a bite to eat? Right.
Tahtada bir şeyimiz yok, bu yüzden dışarı çıkabilir ve bir şeyler yiyebilirdik?
We could go a few rounds, like the old days?
Eski zamanlardaki gibi birkaç tur atarız.
- So we could go inside. Take a peek under the hood, maybe take it for a spin.
İçine girip, kaportanın altına bakıp, belki bir de gezintiye çıkabilelim diye.
So, uh, I was thinking we could go back there, you know?
Oraya ger dönmemiz gerektiğini düşünüyordum.
But we could go higher.
Ama daha yüksek de olabilir tabi.
We could go to second or third.
İkinci ya da üçüncüye gidebiliriz.
I just thought we could go for a walk, get the papers, have a pub lunch.
Sadece düşünmüştüm ki yürürüz, notlar alırız, öğle yemeği yeriz falan.
He wanted us to wait for you so we could go together.
Sizi beklememizi istedi, bu yüzden birlikte gidebiliriz.
She says she's in a play and that we could go along later.
Bir oyun olduğunu ve beraber izlemeye gidebileceğimizi söylemiş.
Actually, I was thinking we could go back to your place so I can meet her.
Aslında sana gidebilir miyiz diye düşünüyordum böylece onunla tanışabilirim. Bilmiyorum ya.
We could just go to the rodeo.
Rodeo'ya gitmemiz mantıklı olabilir.
I was thinking we could meet after work, go to the prison together?
Bende düşünüyordum ki iş'ten sonra buluşup, birlikte hapisaneye gideriz?
We could all go to jail just for having this conversation.
Bu konuşmayı yaptığımız için hepimiz hapse girebiliriz.
We go further, he could be on a plane with a new identity.
Daha ileri gidersek, yeni bir kimlikle bir uçakta olabilir..
We could have, like, a cool barbecue spot we go to once a week.
Barbekü partileri verebiliriz. Bir hafta sonra gidelim.
And I was thinking we could both go.
Ben de ikimiz gideriz diye düşünüyordum.
Maybe we could do something, maybe go at it another way.
Belki bir şeyler yapabiliriz. Belki başka bir şekilde bu işe girişebiliriz.
Listen, I've been thinking, when this all blows over... Maybe we could take some time off, go somewhere. Go somewhere?
Bak, düşünüyorum da tüm bunlar geçtikten sonra belki biraz izin yaparız, ne bileyim...
We took a vole as lo whether we could possibly let you live, and I'm afraid it didn't go your way.
Oylama yaptık, yaşamana izin verelim mi diye. Korkarım sonuç senin isteyeceğin gibi olmadı.
Saw a Iot of men go down and there was nothing we could do.
Birçok adamın ölümünü gördük ve elimizden hiçbir şey gelmiyordu.
You could have ruined your reputation so that I couldn't marry you, even if things go the way we want them to.
Şerefini kaybedebilirdin. Ben de seninle evlenemezdim. O zaman işler istediğimiz gibi gitse bile evlenemezdim.
But to go rattle that cage right now is a terrible idea because we could blow the ATF's entire three-year operation.
Ancak kafesi tıngırdatmak şu an için çok kötü bir fikir, çünkü ATF'in giriştiği 3 yıllık operasyonu baltamış olurduk.
Ah. Guess you could say that we sort of go together.
Birbirimizi tamamlıyoruz denebilir.
We've been thinking that Bob Geer wanted to get ahold of that film of Darcy so that he could prove that Witten was lying about their relationship- - but why go after that film if he had something even better?
Bob Geer'ın içinde Darcy olan filmleri istemesinin nedeni Witten'ın kızla olan ilişkisi hakkında yalan söylemiş olduğunu düşünüyorum. Ama neden daha iyi filimler varken özellikle bu filmi istedi?
Is there someplace maybe we could, uh, go talk?
Bir yere gidip konuşabilir miyiz?
You know, we could just buy Thundergun and go to a different Wawa.
Thundergun'ı satın alıp başka bir Wawa'ya gidebiliriz.
We could start with where he told you to go if anything happened to him.
Eğer ona bir şey olursa, nereye gitmeni istediğiyle başlayabiliriz.
We'd go every Friday night, try to finish The Kitchen Sink, so we could get it for free.
Fazla dağıttığım ve senin evine gelmek zorunda kaldığım için kusura bakma. Sorun değil.
But if we go through the official channels, I find it hard to believe we could keep it secret.
Ama bunu resmi yollardan haletmeye çalışırsak,... bunu gizli tutmanın çok zor olacağını anladım.
I could just go on and on about this wire, but the real proof is in the puddin', or the cake, as I should have said, because we are about to slice up some cake!
Telleri konuş konuş bitiremem ama bir şeyin doğru olup olmadığı denemeden anlaşılmaz ve söz verdiğim gibi şimdi biraz kek keseceğiz.
Could we let the deaths of 1 83 people go unpunished?
183 kişinin ölümünün cezasız kalmasına izin mi vereceğiz?
Could we go back to the first part about how you're in the cloud, or is the cloud in you?
Ta en başa gidip senin bulutun içinde oluşuna yoksa o mu senin içindeydi?
We could just go down to that company and complain.
O şirketi basıp şikayette bulunabiliriz.
We searched all the places he could go, but we can't find him.
Gidebileceği her yeri aradık ama onu bulamadık.
Um, we could maybe go for an ironic public display of affection?
Belki de etrafı göstermelik duygusal şeyler yapabiliriz.
we could go together 21
we could go out 21
we could be friends 20
we could talk 32
we couldn't 74
we could 507
we could use your help 27
we could be 27
we could do it together 19
we could have 35
we could go out 21
we could be friends 20
we could talk 32
we couldn't 74
we could 507
we could use your help 27
we could be 27
we could do it together 19
we could have 35
we could do it 23
we could do this 17
we could just 32
we could do that 105
we could use that 17
we could try 39
good 48980
google 74
good night 12775
good morning 12476
we could do this 17
we could just 32
we could do that 105
we could use that 17
we could try 39
good 48980
google 74
good night 12775
good morning 12476