We have a problem перевод на турецкий
3,305 параллельный перевод
Do we have a problem?
Başımız azıcık belada mı?
We have a problem.
Bir sorunumuz var.
Gentlemen, I think we have a problem.
Beyler, bir sorunumuz var.
So what you're saying is we have a problem?
- Yani bir sorunumuz var mı diyorsun?
So, do we have a problem, me staying here for a couple of nights?
O zaman bir kaç kece burada kalmam sorun olur mu?
You'll also want to review Kinsey. Do we have a problem here?
Belki sonrasında da Kinsey'e bakabilirsin.. Burada bir problemimiz mi var?
Do we have a problem?
Bir sorun olmaz değil mi?
- We have a problem.
- Bir problem var.
- We have a problem.
Bir sorunumuz var.
But we have a problem.
- Ama bir sorunumuz var.
We have a problem with your friend Carl Ballard.
şu arkadaşın Carl Ballard'la alakalı bir sorunumuz var.
Cyrus, we have a problem.
Cyrus, bir sorunumuz var.
Yeah, listen, we have a problem with Peter Van Vliet.
Dinle, Peter Van Vliet'le ilgili bir sorunumuz var.
Well, now we have a problem. Sir,
eee, işte şimdi bir sorunumuz var, bayım.
Sir, we have a problem.
Efendim, bir sorunumuz var.
- We have a problem.
- Bir sorunumuz var.
Do we have a problem?
Bir sıkıntı mı var?
Sir, do we have a problem?
Bayım, bir sıkıntı mı var?
We still have a gas leak problem, carbon monoxide levels above normal.
Halar gaz kaçağı sorunu var. Karbon monoksit seviyeleri fazla.
Sounds like we have a new problem on our hands. - Yeah.
Yeni bir sorunumuz varmış galiba.
Mr. Lee, we have a mutual problem.
Bay Lee, ortak bir sorunumuz var.
unclear, but we may have a bigger problem, Colonel.
Emin değilim, ama büyük bir problemleri olabilir, Albay.
Well, that's is a problem we'd be lucky to have, okay, sweetheart.
Şanslı olmamız sorun olurdu tamam mı tatlım?
What we have is a problem of arithmetics,'cause you received a shipment of oxy from us three weeks ago.
Bir matematik problemiyle karşı karşıyayız. Çünkü sana 3 hafta önce Oxy sevkiyatı yaptık.
Because we're gonna have a serious problem.
Çünkü o zaman ciddi bir sorunumuz var demektir.
We're gonna have a problem outta you all day, huh?
Sanırım burada bir sorunumuz var, ha?
I need compensation, or we're gonna have a problem.
Komisyona ihtiyacım var. Yoksa bir sorunumuz olacak.
Oh, relax, Roman, we don't have a problem.
Sakin ol Roman, sorunumuz yok.
If you washed him once in a while like I asked you to, we wouldn't have this problem.
Onu arada bir yıkamış olsaydınız bu sorunu yaşamazdık.
We have a little problem, Mr Selfridge.
- Küçük bir sorunumuz var Bay Selfrdige.
But having heard the discussion, we... we all concluded that there was no problem with the predicted temperatures, and I have a document from the management of Morton Thiokol to that effect.
Ama tartışmayı dinledikten sonra, biz... hepimiz orada tahmini sıcaklıklar ile hiçbir sorun olmadığına karar verdik, ve ben bu etkiye karşı Morton Thiokol yönetiminden bir belge aldım.
We have a problem I was hoping you could shed some light on.
Bir problemimiz var ve sizin bunun üzerine biraz ışık tutabileceğinizi düşündüm.
Listen, I was just thinking about Travis'vision problem and I completely forgot to mention that we have a first visit special going right now.
Travis'in görme problemini düşünüyordum da... Söylemeyi unutmuşum... Kliniğimize ilk defa gelecek hastalarımıza özel kampanyamız var...
I told you if I had to come back here again, we were gonna have a problem.
Bahçemden defol git. Sana bir daha buraya tekrar gelirsem, bir sıkıntı yaşayacağız demiştim.
We do have a problem, don't we?
Bir sorunumuz var, değil mi?
Manhattan goes world's biggest skate bowl, and we have a serious P.R. problem.
Manhattan Dünya'nın en büyük paten kayma yeri olacak ve elimizde ciddi bir halkla ilişkiler sorunu var.
We're not gonna have a problem, are we?
Bir sorun yaşamayacağız, öyle değil mi?
Why would we have a problem?
- Neden bir sorun yaşayalım ki?
We have a problem.
Bir problemimiz var.
Uh, guys, we may have a problem.
Oh, beyler, galiba bir problemimiz var.
Look, I've seen what you can do alone so I really don't think we'll have much of a problem.
Bak, tek başına neler başarabildiğine tanık oldum o yüzden pek sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum.
We have a new problem.
Yeni bir sıkıntımız var.
I'm afraid we have a Sally Langston problem.
Sally Langston sorun çıkarıyor maalesef.
Have we got a problem, Terry?
Bir sorunumuz mu var Terry?
I think we have a much bigger problem than you're admitting here.
Bence senin burada kabul etmenden daha büyük bir problemimiz var.
Agron, we have a fuckin'problem.
Agron. Sorunumuz var.
You take them off, or we're gonna have a major problem on our hands.
Soyun, yoksa büyük bir problemimiz olacak.
You respect that, you and I will be fine. But if you hurt her again... We're gonna have a problem.
Ama onu yine incitirsen bozuşuruz.
We have a bigger problem.
Büyük bir sorunumuz var.
We have to solve this problem, or they are going to point to this forever as a reason to not hire women.
Bu sorunu çözmek zorundayız aksi halde, kadınları işe almamak için sonsuza kadar bunu sebep olarak gösterecekler.
We have a real problem, son.
Ciddi bir problemimiz var, evlat.
we have a problem here 19
we have to go 1146
we haven't 212
we have 1448
we have to talk 296
we have a deal 218
we haven't met yet 21
we have a lot of work to do 49
we have a lot in common 51
we have it 62
we have to go 1146
we haven't 212
we have 1448
we have to talk 296
we have a deal 218
we haven't met yet 21
we have a lot of work to do 49
we have a lot in common 51
we have it 62
we have a situation 159
we have no choice 232
we have a winner 107
we have nothing to talk about 26
we haven't got time 26
we have to 499
we have to go now 162
we haven't met 79
we have to leave now 45
we have to leave 157
we have no choice 232
we have a winner 107
we have nothing to talk about 26
we haven't got time 26
we have to 499
we have to go now 162
we haven't met 79
we have to leave now 45
we have to leave 157