We think so перевод на турецкий
3,994 параллельный перевод
Stiles. We think so.
- Biz de öyle düsünüyoruz.
Well, we think so. - Really?
Gerçekten mi?
I think I'm moving to Spain tomorrow so maybe we won't be together.
sanırım yarın İspanya'ya taşınıyorum, o yüzden beraber olamayabiliriz.
So... What do you think we should do today?
Bugün ne yapsak?
Okay, so what did we think of the commercial?
Pekala, reklam hakkındaki görüşlerimiz neler?
We think she's great, so... we're cool with it.
Bizce o harika ve bizim için sorun yok.
So look, I think we should- - don't tell them anything else.
Bak bence- - - Hiçbir şey söyleme!
Do you think Donna's jealous we've gotten so close?
Sence Donna bu kadar yakınlaşmamızı kıskanıyor mudur?
Maybe it's because we're so similar, because we're both writers, because we think too much, because we're always doubting.
Belki çok benzediğimiz içindir. İkimiz de yazarız. İkimiz de çok düşünüyoruz.
So I think it's really important that we're clear and sure that this video goes no further, that no-one else sees it.
Videonun burada kalacağını, başka kimsenin görmeyeceğini açıklığa kavuşturmamız ve emin olmamız çok önemli diye düşünüyorum.
Actually, I think you were coming from that direction because I remember looking that way, so maybe if we switch.
Aslında sanırım sen bu taraftan geliyordun çünkü şu tarafa baktığımı hatırlıyorum. Yani belki yer değişirsek...
I think so, if we're willing to go all in.
Galiba. Elimizden geleni yapmaya hazırsak.
So you're saying after all we've been through, you think a computer would be better than me?
Yani diyorsun ki yaşadığımız onca şeyden sonra, bir bilgisayarın benden iyi olduğunu düşünüyorsun?
You know, sometimes we've said the Serenity Prayer so many times that we don't actually think about what we're saying when we say it.
Bazen sükûnet duasını o kadar fazla okuyoruz ki aslında ne denilmek istendiğini düşünmüyoruz.
I think we both know where this is going, so I wanted to be the first to tell you that you're going to jail forever.
İkimiz de bunun nereye varacağını biliyoruz, o zaman sana hapiste çürüyeceğini söyleyen ilk kişi olayım izninle.
Uh, so, we think Limpy is ready for a partial confession.
"Limpy" nin kısmı itiraf için hazır olduğunu düşünüyoruz.
And we face the bull tomorrow, so you must think of it before then.
Yarın boğanın karşısına çıkacağız. Ondan önce düşünsen iyi olur.
Right, I think we've settled which one's the "Poohead with poo on their head" but we've lost a shoe, so...
Pekala, sanırım "Kafaları boklu Bokkafa" da karar kıldık ama bir ayakkabı kaybettik, o yüzden...
Also, I think we should paint our deck, so I have some color samples for you.
Ayrıca, bence terasımızı boyamalıyız, senin için bazı renk örnekleri getirdim.
You would think so, but D.C. has the highest concentration of exchange students in the nation, which means we're still looking at tens of thousands.
Öyle diyorsun ama D.C. ülkedeki en yoğun değişim öğrencisine sahip yani binlerce kişiyi aramamız gerekir.
Based on the battery size and the length of the charge left, we think it's been recording for about 30 hours or so.
Pil büyüklüğüne ve soldaki şarjın uzunluğuna bakılırsa yaklaşık olarak 30 saat civarında kayıt yaptığını düşünüyoruz.
So we would naturally think that she is one of the original
Bu yüzden doğal olarak onun farklı biri olduğunu düşünüyorum.
So I think we have a trend here, where over and over, people have doubted the myths, have doubted the legends, but, in fact, with more research, we find that they have a genuine basis.
Yani burada bir eğilimimizin olduğunu düşünüyorum, defalarca... İnsanların mitler üzerinde şüpheleri var, ama aslında daha fazla araştırılmalılar, onların gerçek olan bir temele dayandığını bulabiliriz.
So you would think that if this is the case, that on Mars, we would find some kind of traces of this Anunnaki civilization there.
Yani bu durumda, öyle olduğunu düşünürsünüz. Marsta, Anunnaki medeniyetinin izlerini taşıyan bazı türler arıyoruz.
I think we should do what Moray so patently failed to achieve. I have three objectives.
Moray'in başaramadığı şeyi gerçekleştirmeliyiz.
It was evidence, so we had to open it, but I think your dad meant it for you.
Bu kanıttı, o yüzden açmamız gerekti, ama sanırım babanız bunu size verecekti.
Sometimes we unconsciously confuse what scares us now with the things that frightened us as kids, so I think you were... maybe storing some of your anxiety in a familiar place.
Bazen, farkında olmadan, bizi şu anda korkutan şeylerle, çocukken korktuklarımızı karıştırırız. Sanırım sen... Belki de kaygılarının bir kısmını tanıdık bir yere dolduruyordun.
And the Katzenjammer Kids back there don't seem especially happy, so I think we should go.
Ayrıca şuradaki kafası güzel arkadaşlar da pek mutlu görünmüyor ; gitsek iyi olacak.
June is a prostitute I paid to pretend, so you would think we were happy as you and father.
June bir fahişe. Ona kız arkadaşım rolü yapsın diye para ödedim. Babamla olan mutluluğunuz gibi.
So, what made you guys think we were losing our spark?
Ee, size heyecanımızı kaybettiğimizi düşündüren şey ne oldu?
We didn't think so.
Sanmıyoruz.
... then we have a chance. - You think so?
- Öyle mi dersin?
We think you put a bullet in him, dumped the body, then broke into his house and tried to steal the computer so that you wouldn't be linked to the photos.
Kafasına mermiyi senin sıktığını, cesedini attığını, sonradan eve girdiğini... ve bilgisayarı senin çalmaya çalıştığını, böylece fotoğraflarla bir bağlantın olmayacağını, düşünüyoruz.
And I love her also, so I think that we should just throw the box in a big old fire, voilá.
Ve yine onu çok seviyorum, o yüzden bence biz kutuyu uçurumdan sallamalıyız, voilá.
It was so foolish of me To think that we could ever be just a boy and just a girl.
Benim aptallığım sadece bir kız ve bir erkek olabileceğimizi düşünmemdi.
First, Reynolds needs to believe that Vincent and Tori really are dead, so we can get him to think that someone is blackmailing him with evidence that links him to all of the beast killings.
Öncelikle Reynolds'un Tori ve Vincent'in gerçekten öldüklerine inanması gerek ondan sonra birinin ona canavarların öldürülmesini ona bağlayan bir şantaj yaptığı konusunda onu inandırabiliriz.
We didn't think so at first, but we might be onto something. Tess?
Başta öyle düşünmüyorduk ama bir şey bulmuş olabiliriz.
So we just contact Reynolds, make him think that the Bombmaker wants to meet and then get him to confess.
Biz de Reynolds'un bombacıyla buluşup her şeyi itiraf edeceğini düşündürmeliyiz.
Mister... Did you build this lair up here... So we'd have time to think on the way if we were getting cold feet?
Beyefendi eğer olur da bir tereddüdümüz varsa, bir ikilem yaşıyorsak yolda düşünmek için vaktimiz olsun diye mi buraya kurdun keşhaneyi?
So much so that I think we should celebrate with wine.
O kadar katlandı ki bence bunu bir şarapla kutlamalıyız.
So, I've had a look at our manifesto and I think we need to make a few changes.
Manifestomuza baktım ve bence birkaç değişiklik yapmalıyız.
Do you ever stop and think about the people that we manipulate... into wanting something so badly... they'd do anything for a goddamn energy drink.
Hiç durup, manipüle ettiğimiz insanları düşündün mü? Kahrolası bir enerji içeceği için her şeyi yapacak duruma getirdiğimiz insanları.
I think we both know there's no Red Sox on the other side, so why don't you cooperate?
Sanırım diğer tarafta Red Sox olmadığını ikimiz de biliyoruz... öyleyse neden işbirliği yapmıyorsun?
So, no matter how fast we think we are... to them we're just big and dumb and... slow.
Ne kadar hızlı olduğumuzu düşünsek de onlara göre dev, şapşal ve yavaş yaratıklarız.
Do you think God invented sex so we could bear each other's shortcomings?
Sence Tanrı seksi birbirimizin noksanlarına tahammül edebilelim diye mi yaratmıştır?
This is really the first time we've taken the whole production to another city, so it's very exciting, and I think we picked the right city.
Tüm yapımı başka bir şehre taşıdığımız ilk sefer bu, o yüzden çok heyecanlı ve sanırım doğru şehri seçtik.
So I think, culturally, he really came to be this reflection of what we hoped a hero could be in these very complicated times.
Bu yüzden bence, kültürel olarak, o gerçekten bu karmaşık zamanlarda, olabileceğini umduğumuz bir kahraman haline geldi.
"24" was always dealing with stories that were ripped right out of the headlines, and so I think that's always part of what we give you when... when we give you "24."
24 her zaman manşetlerden çıkarılıp alınan hikâyelerle uğraşıyor olurdu bu yüzden bence, size verdiğimiz, verdiğimiz dönemin bir kısmıdır 24.
You keep trying to get us to say things that we don't wanna say and I don't think we can afford to make so many enemies before we have enough friends.
Söylemek istemediğimiz şeyleri bize söyletmeye çalışıyorsun ve yeterince arkadaş edinmeden bu kadar düşmanla başa çıkabileceğimize emin değilim.
So I think it's time we got started.
Artık başlamanın vakti geldi.
- All right? So I think that we should just slick the body and drag it out and finish dinner. allright?
- Pekala? Ve sadece şu cesedi buradan çıkarıp akşam yemeğimizi bitirmeliyiz.