Wellspring перевод на турецкий
84 параллельный перевод
" Understanding is a wellspring of life unto him that hath it.
"Anlayış, ona sahip olanların üzerine akan bir hayat membaıdır."
Not the leg! It must reach the azure wellspring.
Masmavi su kaynağına girebilmeli ayağı.
And just in time to drink at the wellspring of happiness.
Mutluluğun kaynağında bir şeyler içmek için tam vakti.
" and sees the wellspring from which it flows,
" yine de onunla ilişkiye girip suyunu akıtırsa,
I am the wellspring from which you flow.
Ben senin aktığın pınarım.
the gushing wellspring of life itself.
hayatın kendisinin çoşkun kaynağına.
But I'd be cutting myself off from the wellspring of that success, from the common man.
Ama kendimi o başarının kaynağından, yani sokaktaki adamdan koparmış olurum.
The wellspring, Miss Scully- - the original tissue.
- Kaynakları, Bayan Scully. Orjinal doku.
The cradle of creation and the wellspring of life.
Yaratılışın beşiği ve hayatın kaynağı.
It's a Wellspring of joy.
Zevkin bir parçası.
My god is an eternal wellspring of love, hope and inspiration for millions.
Sizi bilmem bay Myers ama benim Tanrım aşkın, umudun ve milyonlar için ilhamın sonsuz kaynağıdır.
Montaigne said... obsession was the wellspring of genius and madness.
Montaigne demiş ki saplantı dahiliğin ve deliliğin kaynağıdır.
I think you've gotten in touch with your dormant creativity, accessed your wellspring of imagination.
Keşfedilmemiş yaratıcılığının hayalgücünün kaynağına eriştiğini düşünüyorum.
The wellspring, huh?
Kaynak sensin, ha?
Himalayan rivers are the wellspring of life for over a billion people in China, Nepal and India.
Himalaya nehirleri, Çin, Nepal ve Hindistandaki milyonlarca insanın hayat kaynağı.
You were not exactly a wellspring of emotional information.
Sen de duygusal bir bilginin ilham kaynağı sayılmazdın pek.
Paris is a fragmented wellspring of men, stories, eras, monuments, places...
Paris, parça parça bölünmüş bir insan hikâye, çağ anıt ve mekan kaynağı.
Something produced a wellspring of electromagnetic energy, and I suppose Fargo got caught up in it.
Bir nedenden ötürü elektromanyetik enerji kaynağı üretildi ve tahminime göre Fargo da ona yakalandı.
It's like I tapped into this primal wellspring of pent-up anger that just needed to be released.
Sanki gevşemek için ilkel bir bastırılmış öfke barajından faydalanıyormuşum gibi.
They're my inspiration and the wellspring of my strength.
Onlar, benim gücümün kaynağı.
It is the wellspring of emotion.
Duyguların kaynağıdır.
These accusations, at best, stem from a wellspring of ignorance.
Bu suçlamalar, en iyi ihtimalle bir cahilliğin eseridir.
Your mother unleashed a wellspring of emotion in me, and I have nowhere else to put it.
Annen içimdeki duyguların kaynağını bulup, serbest bıraktı. Ben de onları yöneltecek yer bulamıyorum.
You are an endless wellspring of wow.
"Vay canına" ların bitmek tükenmek bilmeyen bir kaynağısın.
Not until I retrieve the wellspring from which all life on Cybertron is born and ultimately returns...
Ta ki ben Cybertron'da doğan ve nihayetinde ona dönecek olan tüm yaşamların kaynağını bulup getirinceye kadar da olmayacak.
Pete, one day I looked in the mirror and I realized I had regrets because I didn't understand the wellspring of my confidence.
Pete, bir gün aynaya baktım ve özgüvenimin kaynağını çözemediğim için pişmanlıklarım olduğunu fark ettim.
It was called Wellspring.
Adı Gençlik Pınarı'ydı.
I'd left by the time Wellspring shut down.
Gençlik Pınarı durdurulduğu zaman ayrılmıştım.
The Wellspring program, mid-eighties through the early nineties.
Gençlik Pınarı programı. 80'lerin ortasından 90'ların başına.
Wellspring program, Austin Farrar?
Gençlik Pınarı programı, Austin Farrar?
You can look at, uh, whatever information we still have from Wellspring.
İstediğine bakabilirsin ne kaldıysa artık arşivimizde Gençlik Pınarı'ndan.
Why'd the Wellspring program shut down, Reverend?
Gençlik Pınarı programı neden sonlandırıldı, saygıdeğer papaz?
All taken from areas within a 10-mile radius of schools that were funded by Tuttle's Wellspring initiative.
Hepsi de Tuttle'ın Gençlik Pınarı programıyla desteklenen okulların 15 kilometre çapından.
At the time of the bombing, Malik was employed as a delivery truck driver for Wellspring Fruit.
Bombalama olayı sırasında Malik Wellspring Fruit şirketi adına kamyon şoförü olarak çalışıyormuş.
Wellspring Fruit.
- Wellspring Fruit.
Thanks to his time with Wellspring Fruit, Malik is an expert in distribution routes.
Wellspring Fruit şirketinde geçirdiği zaman sonucunda Malik dağıtım güzergahları konusunda uzman olmuştu.
However, worry about the stability of the Banking Clan is brewing within the Republic as the wellspring of money may be in jeopardy.
Hernasılsa, Bankacılık Klanı üzerinde Cumhuriyetin sağlam bir kaynak olcağı konusunda kararsızlık hakim.
Like the water that flows through a river, the wellspring of the human spirit is infinite.
Tıpkı bir nehrin akması gibi, İnsan ruhunun kaynağı da sonsuzluktur.
To attempt the traveler spell, kent will need To tap into an enormous wellspring of energy.
Gezgin büyüsünü yapabilmek için, Kent'in çok fazla enerjiye ihtiyacı var.
When I think Howard has reached the depths of depravity, you did up a wellspring, Mr. Jarvis.
Howard'ın ahlâksızlığın en derin noktasına ulaştığını düşündüğüm an olayı bambaşka bir boyuta taşıyorsunuz Bay Jarvis.
Gideon, plot a course to the Oculus Wellspring.
Gideon, rotamızı Oculus Kaynağı'na çevir.
Captain, we've arrived at the Oculus Wellspring on the far side of the Vanishing Point.
Captain, Başlangıç Noktasının yanındaki Oculus Kaynağı'na ulaştık.
Based on Captain Hunter's description, the Oculus is a massive temporal computer, most likely powered by a scaled-down supernova contained at the bottom of the Wellspring.
Captain Hunter'ın tarifine göre Oculus devasa bir zaman bilgisayarı. Muhtemelen kaynağın altındaki zayıflaştırılmış süpernovanın gücüyle çalışıyordur.
Your anger is a wellspring.
Öfken bir kaynaktır.
He'd heard about The Wellspring, the most ancient location in Fillory.
Daha sonra kuyudan haberi oldu, Fillory'deki en eski lokasyon.
The Wellspring's magic is so strong it killed... every human thing in him.
"Kuyu" nun büyüsü çok güçlüydü, onu öldürdü... içindeki insani her şeyi.
So he goes to the Wellspring every night, but it's not on any map.
Yani, her gece "kuyu" ya gidiyor, ama hiç bir harita da yok.
The Wellspring of all magic?
Tüm büyünün kaynağı?
Where's the actual Wellspring?
Kaynak tam olarak nerde?
- I certainly have a wellspring...
- Bu konuyu iyi bilirim.
Like the beast. Wellspring smoothies, stat.
Wellspring içkilerinden, derhal.