What was перевод на турецкий

So you wanna tell me what was so important I had to get you through the gates?

Seni içeri sokmamı isteyecek kadar önemli olan ne?

What was Constantine doing with Litvinov?

Constantine, Litvinov ile ne yapıyordu?

Tell me, what was it like knowing your father was a crook?

Söylesene, babanı sahtekâr olarak tanımak nasıl bir şey?

What was that?

O neydi?

But I owe nobody an explanation, for why I took back what was rightfully mine.

Fakat hakkım olanı niye geriye aldığıma dair kimseye açıklama borçlu değilim.

What was seized illegally is now mine again.

Yasal olmayan şekilde zapt edilen artık yine benim olmuştur.

Then what was the unsub doing with Collin in the previous weeks before the killing started?

Peki cinayetlerden önceki haftalarda şüpheli Collin'le ne yapıyordu?

- I couldn't tell you what was going on.

Sana olanları söyleyemezdim. Biliyorum.

When I found out what was going on...

Neler olduğunu anladığımda ise...

- I had no idea what was going to happen. How could I know that the entire government was going to be taken out?

Bütün hükûmetin öldürüleceğini nereden bilebilirdim?

What was it?

Neydi bu iş?

What was that?

Bu neydi şimdi?

My name is Melissa, and I wanted to ask what was it like becoming a president overnight?

Benim adım Melissa ve şunu merak ediyorum : Bir gecede başkan olmak nasıl bir histi?

What was she supposed to do, check herself into a cell and survive on bread and water?

Ya ne yapacaktı, kendini hücreye kapatıp ekmek ve suyla mı yaşayacaktı?

What was she closing in on?

- Düştü bile. - Neyin peşindeymiş?

What if the killer learned his session was being taped, strangled Roxanne, and took the memory card with him?

Ya katil kayıt yaptığını öğrenip, Roxanne'yi boğup hafıza kartını aldıysa?

That was the number required then, and that's when Congress tried to address what the Founding Fathers just couldn't imagine.

O zaman gereken sayı buydu ve Kongre işte o zaman Kurucu Babaların hayal edemeyeceği bir durumla başa çıkmaya çalıştı.

Okay, they may be on hold, but guess what? Last time I checked, everybody was still getting their Social Security checks.

Sekteye uğramış olabilir ama bildiğim kadarıyla herkes sosyal güvenlik çeklerini aldı.

What about Doug Stamper driving me home when my car broke down, telling me his name was Peter and that he sold insurance?

Arabam bozulduğunda Stamper'ın beni eve bırakıp Peter adında bir sigortacı olduğunu söylemesine ne demeli?

Lord King, may I ask what bargain was struck in Northumbria?

Lord King, Northumbria'da ne pazarlık yapıldığını sorabilir miyim?

That is not what I was doing.

Yaptığım şey bu değildi.

She was so helpless, and now what is she?

O zaman çaresizdi. Ya şimdi?

What Reggie didn't realize was the revolution would find him.

Reggie'nin farkında olmadığı şeyse devrimin onu bulacağıydı.

What a fool that man was.

Ne aptal adam ama.

I was thinking about what happened all night.

Bütün gece olanları düşündüm.

So, I was thinking... what if we all went out for dinner tonight, all of us?

Düşünüyordum da... Bu gece yemeğe çıksak, hepimiz?

That's what your friend was bragging about.

Dostun bu konuda böbürleniyordu.

What I beheld inside was a chamber of wonders.

İçeride gördüğüm şey... Harikalar diyarıydı.

So, if this ward was built by Banneker and it is able to deter the Horseman, what else was in his arsenal?

Bu mühür Banneker tarafından yapılmış ve atlıyı engelleyebiliyorsa kimbilir söylemediği orada başka neleri vardır?

She was a-a... what do you call it... a Witness.

Ona... tanık diyormuşsunuz.

What I found was a decoy built to keep the level 12 bunker from being overrun.

Bulduğum sığınak, 12.seviye sığınağının aşırı dolmasını önlemek için yapılmış bir tuzaktı.

What, she was just trying to save her own life.

Ne, o kendi hayatını kurtarmaya çalışıyordu.

- I know. I-I was trying to tell the president, but I couldn't get to him in time, and I don't know what...

Başkana söylemeye çalıştım ama yetişemedim.

The president would like to know what that information was.

Başkan, bu bilgiyi öğrenmek istiyor.

What, was that a miscommunication, too?

O da mı iletişim kopukluğuydu?

All I know is what the White House switchboard operator told me. That Aaron made the call to the Secretary of Defense right before the threat-assessment memo - was recalled by the Pentagon.

Beyaz Saray santral operatörü, değerlendirme raporu geri çekilmeden hemen önce Aaron'ın Savunma Bakanı'nı aradığını söyledi.

He asked what I was doing.

Ne yaptığımı sordu.

So naturally, she couldn't divulge what she was doing because it was classified.

Ne yaptığını söyleyememesi de görevin gizliliğinden ötürüydü.

What I'm saying was I couldn't believe that I was here.

Buradaydım ve buna inanamıyordum.

What happened that day was not your fault.

O gün olanlar senin suçun değildi.

- What was I gonna do?

Ya ne yapacaktım?

I was in my office in the most secure building on the planet, and she knows what color my tie is.

Gezegendeki en güvenlikli binanın içinde, ofisimdeydim ve kravatımın rengini biliyordu.

Now, a moment ago, Melissa asked me what it was like to become president overnight, and I told her it was the scariest moment of my life.

Az önce Melissa bana başkan olmanın nasıl olduğunu sormuştu. Hayatımın en korkutucu anıydı, demiştim.

Did you know the First Lady was at Dirksen today? What?

First Lady, Dirksen'daymış, biliyor muydun?

Bulldog is what I was gonna say.

- Yırtıcı, diyecektim.

What, was he canned?

- Öyle demedim.

From what I've read, Lozano was a total soldier.

Okuduğum kadarıyla Lozano tam bir askermiş.

Point of fact, it's doing exactly what I was appointed to do.

Hatta tam olarak bana verilen vazifeyi yerine getirmiş olurum.

What my colleagues and I are here to determine is whether or not there was any quid pro quo involved between your trip to Turkey and your subsequent co-sponsorship of the military aid bill to that country.

MECLİS ETİK KOMİTESİ Meslektaşlarımla burada, Türkiye seyahatiniz ve yapılan askerî yardıma olan desteğiniz için bir karşılık alıp almadığınızı saptamak üzere toplandık.

I just want to know what your take was on how things went down this morning.

Sence sabah işler nasıl gitti, sorduğum o.

What the hell was that?

O da neydi öyle?