Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / английский → турецкий / [ W ] / When we got here

When we got here перевод на турецкий

394 параллельный перевод
Now, you promised some information when we got here.
Şimdi, buraya ulaştığımızda, bize bilgi vereceğinize dair sözünüz var.
Floyd had no intention of keeping his promise about sharing equally. I'd learned that when we got here.
Floyd'un sözünü tutmaya... ve parayi paylasmaya hiç niyeti yoktu.
- She was dead when we got here.
- Buraya geldiğimizde ölmüştü.
When we got here, why, Morgan was clean, not a nickel on him.
Buraya geldiğimizde, Morgan tertemizdi, üzerinde 5 kuruş bile yoktu
When we got here, we threw him in the swimming pool.
Buraya geldiğimizde onu havuza attık.
When we got here why didn't you put in with us?
Buraya geldiğimizde, niçin tarafımıza geçmedin?
When we got here, they were both already...
Buraya geldiğimizde, her ikisi de zaten...
But when we got here, I pulled this knife and I stuck it to your throat.
Ama buraya geldiğimizde, bıçağımı çıkardım ve boğazına sapladım.
We don't know much more than when we got here.
Elimizde olanlardan fazlasını bilmiyoruz.
- It was 10 : 00 when we got here.
- Buraya geldiğimizde 10 : 00 dı.
That's where it was when we got here.
Buraya geldiğimizde oradaydı.
These stakes were in the ground when we got here.
Bu topraklar onlara ait.
He disappeared when we got here.
- Biz geldikten sonra yok oldu.
When we got here, the guy was still upstairs in the kids'bedroom.
Buraya vardığımızda, adam hala yukarıda çocukların odasındaydı.
It was like this when we got here...
Geldiğimizde böyle bulduk...
When we got here, to Roy Walley World and it was closed down... If you had seen the look on my kids faces.
Buraya geldiğimizde Roy Walley'nin Dünyasının... kapalı olduğunu görünce... çocuklarımın yüzündeki ifadeyi görseydiniz...
Then Cristal came down with me and... when we got here we found we found him...
Sonra Cristal benimle aşağıya geldi ve... buraya geldiğimizde Onu bulduk Onu bu halde bulduk...
They had to disinfect us when we got here just to get this close.
Yaklaşabilmemiz için bizi dezenfekte etmeleri gerekti.
We promised the kids we'd call them when we got here.
Buraya vardığımızda çocuklara haber edeceğimize söz vermiştik.
We were really looking forward to coming out here... when we got here, Mr. Lomax...
Buraya gelmeyi çok istiyorduk. Buraya geldiğimizde,
Hey, when we got here, those guys told Dylan to get in the green room.
Buraya geldiğimizde, şu herifler Dylan'a yeşil odaya girelim dediler.
When we got here to Jeraddo I overpowered the crew and I stole whatever I'd need to build a life.
Buraya Jeraddo'ya geldiğimizde mürettebatı etkisiz hale getirdim ve hayat kurmak için ne gerekiyorsa çaldım.
Anything more than when we got here. And that's what I'm gonna write in my field report.
Buraya geldiğimizde elimizde olandan fazlasını bilmiyoruz ve ben de raporuma böyle yazacağım.
So I said to him, " Look, buddy, your car was upside down when we got here.
Ve ona dedim ki, " Bak, arkadaş. Buraya geldiğimizde araban ters dönmüştü.
The security seal was in place when we got here.
Güvenlik mührü geldiğimizde yerindeydi.
Luckily we got leave when we hit here, otherwise...
Neyse ki içeri aldılar, yoksa...
Now, we can establish the time of the killing as between 12 : 30, when Paine must've got here and, uh, 3 : 00am, when the killer knocked out the watchman on the pier.
Artık öldürülme saatinin... Paine'nin buraya geldiği 00.30 ile... katilin rıhtımdaki gözcüyü bayılttığı 3.00 arasında olduğunu söyleyebiliriz.
Except when you're around, we got a very valuable piece of property here.
Sen etrafta yokken o son derece değerli bir sporcuya dönüşüyor.
Then when we finally got here there was the elevator empty, on this floor.
Sonra buraya geldiğimizde, boş asansör bu katta bulunuyordu.
We didn't want you to be too surprised when you got here.
Buraya geldiğinizde sürpriz olsun istemedik.
Bennett says that when we get back we've got to tell them on Earth what they did to us here.
Bennett, Dünya'ya döndüğümüzde bize neler yaptıklarını anlatalım, diyor.
When my Papa was here, hot summer nights, we used to sit together and pretend we got inside there.
Babam buradayken, sıcak yaz akşamlarında, birlikte oturur ve bunun içindeymiş gibi yapardık.
The only chance we've got is when she phones in here tonight.
Tek şansımız, bu gece buraya telefon etmesi.
I'd like to come back here when we've got more time.
Daha fazla zamanımız olduğunda buraya dönmek isterim.
Thanks to Fuchs, we had nuns protesting outside when I got here.
Fuchs yüzünden sabahtan beri şu rahibeler gösteri yapıyor.
Anyway, when we ran out of money, we stopped here and I got a job dealing blackjack at Caesars.
Her neyse. Parasız kalınca noktayı koyduk ve ben, Caesars'ta bir yirmibir bahisçisi işine girdim.
You mean when we got back here?
Yani buraya döndüğümüz zaman mı?
When we first got here... there were five times as many of us... 33 Americans.
Buraya ilk geldiğimizde bugünkünün beş katı fazlaydık. Otuz üç Amerikalı.
SHE SAID IF WE WERE QUIET WHILE YOU WERE ASLEEP WHEN YOU GOT UP, WE COULD WATCH TV HERE.
Sen kalkana kadar burada sessizce TV seyredebileceğimizi söyledi.
I can't figure out why he'd want to go to New York when we got everything here.
Burada her şey varken neden New York'a gitmek istediğini anlayamıyorum.
- When she first got here, we considered calling the cops.
- Sylvia kim? - Önce polisi aramayı düşündük.
You know, I swear, man, I will be one happy fool when we open our own business right here in our neighborhood. I swear to God, I will be the first in line to spend what little money I got. Be right there with you, man.
Bakın, size yemin ediyorum şurada, kendi mahallemizde bizimkilerden biri iş kursun,... Tanrı şahidim olsun kuyruğa ilk ben girerim olan bütün paramı harcarım.
What he's got going there is his business. And we'll be back here when we're good and ready to come back here.
Ne zaman buraya dönmek isterse o zaman döner.
And when Prince John's men get here... what have we got to give them?
Ve Prens John'un adamları buraya vardıklarında... Onlara verecek neyimiz var?
It was just standing here when we got back from shopping.
Alışverişten döndüğümüzde buradaydı.
You see, that although we've got one big peak there, there are various other peaks on the way. And since the rule in evolution is just to keep going uphill, when the ancestors of Nautilus came up the track here, up the path here and got to this point, that way uphill looked just as inviting, so to speak, evolutionarily, as that way. There are quite a lot of them.
Gördüğünüz gibi en tepede büyük bir zirve olmasına rağmen, yol üstünde birçok başka küçük zirve de var.
Would he notice if we weren't here when he got back?
Geri döndüğünde burada olmadığımızı fark eder mi?
When we got down here, people don't expect - " Marshall?
Buraya geldiğimizde, insanlar beklemiyordu - " Marshall mı?
Mr. La Forge, how much longer before when can we transport the Boraalans? A few more hours, Captain, but we've got some problems here.
Birkaç saatte ama sorunlarımız var.
Listen, don't tell the other guys, but when we leave here, I got a surprise for you.
Sana söylemeyi unuttum, öbürlerine söyleme. Döndükten sonra sana bir sürprizim olacak. Çok hoşuna gidecek.
People are not going to come down here for Italian when we got a Chuck E. Cheese in town.
Kasabada Chuck E. Cheese varken kimse buraya İtalyan yemeği için gelmez.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]