Windswept перевод на турецкий
41 параллельный перевод
It can be sleek or windswept, but it must be stylish.
Pürüzsüz ya da dalgalı olabilir, ama bir stili olmak zorunda.
Had he really disappeared beyond the windswept plain?
Gerçekten rüzgârlı ovanın ötesinde gözden kayboldu mu?
Standing windswept and alone on a platform is a mysterious woman in black.
Peronda saçları rüzgarda uçuşan, esrarengiz bir kadın durmaktadır.
Like a windswept branch, I became drunk without drinking, intoxicated by the liquor of his saliva. "
Rüzgârın kırdığı bir dal gibi, içmeden sarhoş oldum tükürüğünün tadından kendimi kaybettim.
" Windswept hallways in my heart
" Rüzgarlı koridorlar kalbimde
Fast approaching 30, alone, living in a cabin... in the middle of a silent, windswept, frozen tundra.
30'una yaklaşmış, yalnız, buz gibi tunduranın ortasında rüzgarlı, sessiz bir kulübede yaşamak.
When the hairdresser gets here tell him that I'm supposed to be peppy for this commercial so I'd like kind of a windswept look.
Kuaför buraya geldiğinde ona söyle bu reklam için enerjik gözükmem gerek yani biraz dağınık görünmeliyim.
There on a windswept bluff, he stands waiting.
Rüzgara açık bir uçurumda dikilmiş bekliyor.
Higher up, just below the mountaintop, We will enter the arctic region, windswept and bitter cold.
Daha yukarılarda dağ zirvesinin hemen altında rüzgarların süpürdüğü ve sert soğukların olduğu kutup bölgesine gireceğiz.
I've topped the windswept heights with easy grace where never lark, or even eagle flew.
"Rüzgârlı tepelere hafifçe dokundum..." "Kuşların şarkı söylemediği, kartalların bile uçmadığı."
Do I look... windswept and interesting at all?
Sence rüzgar çarpmış, garip bir görüntüm var mı?
Windswept pines moving against the coming night.
Rüzgâra açık çamlar, yaklaşan geceye karşı hareket ediyordu.
You can show up to the office all windswept and salty.
Ofise dağınık ve tuzlu bir şekilde gidebilirsin.
But the windswept planet Neptune
Fakat rüzgarlı gezegen Neptün, Güneşe
Until then, this thoughtless new building just sits on the windswept downtown corner like a zombie in a cheap new suit, its brick coat somehow meant as an homage to atomized Eaton's, but coming off more as an insult to the grand old department store,
O zamana dek bu düşüncesiz yeni bina şehrin rüzgârlı bir köşesinde, takım elbiseli bir zombi gibi duracak. Tuğla kaplaması, yerle bir ettikleri Eaton'a sözde saygı gösterisi olsa da aslında o koca mağazaya da hakaret ediyor bize de hakaret ediyor.
Through these gaping holes, the building fills with windswept debris.
Bu gedikler vasıtasıyla bina,... rüzgarın getirdiği döküntülerle dolmaya başlar.
A cold windswept island off the coast of South Africa is not the first place you would go to if you were looking for reptiles.
Güney Afrika kıyılarında, rüzgarın süpürdüğü soğuk bir ada kertenkele arıyorsanız gideceğiniz ilk yer değildir.
Its central part is a windswept and freezing wilderness the size of Western Europe.
Batı Avrupa büyüklüğündeki orta kısmı bol rüzgârlı ve dondurucu bir çöldür.
It's called "voluptuous." And the hair, it's supposed to be long, flowing, windswept.
"Şehvete düşkünlük" denir. Ve saçı da uzun, dalgalı ve rüzgarla savrulmuş olmalıydı.
And they're all high and mighty with their perfect skin And fancy clothes and windswept hair.
Ve o kendini beğenmiş halleri, mükemmel teni, şık giysileri ve fönlü saçlarıyla alakalı.
It was windswept.
Evet, burası çok rüzgâr alır.
The most striking features in this bleak and windswept landscape are the hundreds of giant stone statues, known as moai, thought to be carved in the likeness of chiefs or ancestors.
En çarpıcı özellikleri bu kasvetli ve rüzgarlı manzarada liderleri ya da ataları tarafından oyulmuş, Moai olarak bilinen, dev taş heykellerdir.
When they were alive, during a period called the Carboniferous, long after the Cambrian, this whole area was very different from the windswept coastline of today.
Onların yaşadıkları, Kambriyen dönemden sonrasına denk gelen karbonifer döneminde tüm bu bölge bugünkü rüzgara açık kıyı şeridinden çok farklıydı.
And, on these windswept cliffs, there are radiated tortoises, one of the world's most beautiful species.
Bu rüzgârlı kayalıklarda ışın yayan kaplumbağalar bulunur. Dünya'nın en güzel türlerinden birisi.
On this same windswept beach, lie thousands of fragments of eggshells.
Aynı, rüzgârlı sahillerde binlerce yumurta kabuğu kırıntısı bulunur.
There could hardly be a greater contrast to the bleak, windswept world just above.
Yukarıdaki soğuk ve rüzgârlı dünyaya daha zıt bir ortam olamazdı.
He sets the scene - it was a cold, windswept, rainy night in New Hampshire as he was talking to her.
Konuşma, New Hampshire'da soğuk rüzgârlı ve yağmurlu bir gecede geçiyor.
"You windswept Danish beach"
# Kadim reisin tepesindeki
Bighorn sheep head to high, remote, windswept areas.
Büyük boynuzlu koyunlar uzaktaki yüksek ve rüzgârlı alanlarda yaşarlar.
It's the curse of the windswept Manc.
Bu rüzgarlı Manchester'in laneti.
Windswept hair, rugged tan, rough, calloused hands.
Dağınık saçlar, yarı bronz ten, sert duruş, nasırlı eller.
Impre... imprecations from some distant remove, a windswept field of high grass and dying light, otherworldly, illusion.
.. anlamanız uzun sür.. sür.. sürmiyecektir. Sözlere uzaktan, upuzun çimenleri olan.. .. rüzgarlı bayırlardan baktığınızda, sönen bir ışık..
Gertrude, the Windswept Crest account.
Gertrude, Windswept Crest hesabı.
You look like a windswept phoenix.
Rüzgardaki bir anka kuşuna benziyorsun.
We'll be looking for a shape like this filled with tread patterns that we can distinguish from mountain lion drag marks, windswept debris.
Dağ aslanı sürükleme izlerinden ve rüzgârın neden olduğu pisliklerden ayırabileceğimiz ayak izleriyle bezeli şuna benzer bir şekil arayacağız.
Windswept.
Rüzgarlı.
I topped the windswept heights with ease and grace.
"Rahat ve zarif aştım rüzgarlı tepeleri."
In the Territories everything's barren and windswept.
Bölgelerde ne varsa kıraç ve rüzgârlıdır.
Barren and windswept beaches, barren and windswept mountains, - barren and windswept...
Kıraç ve rüzgârlı sahiller, kıraç ve rüzgârlı dağlar, kıraç ve rüzgârlı -
- and windswept... " Hi, everbody!
Selam, millet!
Neither have I.
Windswept Fields tuhaf bir gün yaşıyor.