Would it перевод на турецкий
100,800 параллельный перевод
Would it make any difference at all if I just walked away?
Bırakıp gitsem bir şey fark eder miydi?
Would it be possible for you to go and see President Roosevelt yourself?
Başkan Roosevelt'i bizzat gidip görmeniz mümkün mü?
If it were me and me alone I had to worry about, I probably would have lived a more reckless life.
Sadece kendimi dert etmem gerekseydi muhtemelen daha pervasız bir hayat yaşardım.
I'd hoped when we returned home that the mood would have cooled, and I could have continued my work with Chaim, but Elsa wouldn't have it.
Memlekete dönünce huysuzluk dinmiş olur ve Haim'la çalışmama dönebilirim diye umuyordum ama Elsa kabul etmedi.
I didn't know if it would help or...
Bunun faydalı olup olmayacağını bilmiyordum.
Well, because it would end his baseball career.
Çünkü bu kariyerini bitirir.
Said it would keep me safe always.
Beni her zaman koruyacağını söyledi.
A large check for Jaquan Lewis would do it.
Jaquan Lewis için büyük bir çek işe yarardı.
It would be so wonderful if you would read to me like you used to.
Eskiden olduğu gibi bana kitap okusan harika olur.
I'm not saying it's true, I'm simply saying it's a question they would ask.
Doğru olduğunu söylemiyorum bunun soracakları bir soru olduğunu söylüyorum.
It would be an extremely difficult process.
Son derece zor bir işlem olur.
If you were a real physicist, one who knew how to build such a weapon, and you knew it would help your country win a war but that it could also kill thousands what do you suppose would be stronger... your patriotism... or your moral qualms?
Öyle bir silahı yapmayı bilen gerçek bir fizikçi olsaydınız ve ülkenizin bir savaşı kazanmasına yardım edeceğini ama binlerce can alabileceğini de bilseydiniz sizce hangisi daha güçlü olurdu? Vatanseverliğiniz mi, ahlaki kaygılarınız mı?
This bomb... some say it could start a chain reaction that would ignite the atmosphere itself.
Bazıları bu bombanın atmosferi ateşe verebilecek bir zincirleme tepkime başlatabileceğini söylüyor.
Well, I didn't think it would concern you,
Şey, seni ilgilendirdiğini pek düşünmedim..
I always thought it would be your fault, but... it's not.
Hep senin hatan olacağını düşünürdüm. ama, değilmiş.
It would be naive...
Saflık olurdu.
Mm-mmm. Someone would've had to... drag it and then leave it.
Biri onu buraya kadar taşıyıp bırakmış olmalı.
That in any situation, He would be there to help build it back up. He said...
Tekrar ayağa kaldırması için her hâlükârda yanında olacağını söylemiş.
It would be a thing, Wendy.
Bir mesele hâline dönüşür.
It would all come down to that, wouldn't it?
Tüm soruların cevabı o kâğıtta yatar, değil mi?
This isn't ending the way you thought it would.
ışlerin buraya varacağını düşünmemiştin.
Unfortunately, I don't think that my employer would allow it.
Maalesef işverenimin buna kabul edeceğini sanmıyorum.
Snells wanted us dead, they would've done it already. So don't worry.
Snell'ler bizi öldürecek olsaydı çoktan tabuttaydık.
I couldn't hear myself fart. If it isn't too inconvenient... would you shut up? Okay.
- Kendi osuruğumu duyamıyorum.
Eugenia, in a perfect world, a woman as smart as you would not need someone like me to help you with your money, but it's not a perfect world.
Eugenia, kusursuz bir dünyada senin gibi zeki bir kadın parasını işletmek için bana ihtiyaç duymazdı ama bu dünya kusursuz değil.
I'm sure you don't read it'cause it would bore you to death.
Senin okumadığına eminim çünkü sıkıntıdan patlarsın.
I would... I would love to have it.
Birlikte çalışırsak çok mutlu olurum.
- Why is it bullshit that I would want to do something you might like?
- Hoşuna gider dediğim bir şeyi yapmak saçmalamak mı oluyor?
But in this world, the... the one that's reality... Wendy would never go for it.
Ama içinde yaşadığımız bu dünyada Wendy bunu asla kabul etmez.
I would do it... really well.
Çok iyi... bir iş çıkarırdım.
And it would be difficult for you to prove that you didn't conspire.
Bu işte parmağın olmadığını kanıtlamak hayli zor olacak.
It would be a lie.
Yalan söylemiş olurum.
What would you do if that wife who you love and respect... felt that the smartest way to deal with a problem was just to eliminate it?
Sevgi ve saygı duyduğun o kadın, en mantıklı çözüm yolunun sorunu yok etmekten geçtiğini söylese ne yapardın?
My point is... buying the product in this region would mitigate your risk, and it would alleviate their distribution problem.
Şunu diyorum : Bu bölgedeki ürünü satın almak hem senin yaşadığın riski hem de onların dağıtım sorununu hafifletir.
It would give you a lot of political capital.
Böylece siyasi açıdan eliniz güçlenir.
This shit never would've happened, man, it never would've happened... if you didn't do what you fucking did.
Böyle bir şey asla olmayacaktı, asla olmayacaktı eğer sen o işi yapmamış olsaydın.
This shit never would've happened, man, it never would've happened if you didn't do what you fucking did.
Böyle bir şey asla olmayacaktı asla olmayacaktı, eğer sen o işi yapmamış olsaydın.
I completely understand why it is that you two would wanna protect yourselves.
Kendinizi korumak istemenizi çok iyi anlıyorum.
Because if it weren't for me, you and Robert would have been sharecroppers somewhere.
Ben olmasaydım Robert'la ikiniz kim bilir nerede marabalık yapıyor olurdunuz.
And I thought if they... If they had found the man that did it... and he was wiped from the face of the earth... that would make me feel better.
Düşünmüştüm ki bunu yapan adamı bulsalar ve o adam yeryüzünden silinse kendimi daha iyi hissedecektim.
She was sober but, you know, it would have killed her career.
O ayıktı ama bu onun kariyerini bitirebilirdi.
that maybe it would keep us connected.
Bu bizi birbirimize bağlayabilir.
Well, it would be one thing you both have in common.
– Bir ortak noktanız olurdu.
It would sit on top of all existing nations and, as an adjudicator in all disputes, would make world wars a thing of history.
Var olan bütün ülkelerin üzerinde durur ve bütün anlaşmazlıkların hakemi olduğu için dünya savaşları tarihe karışır.
It would be more polite if I just write him a letter.
Ona sadece bir mektup yazarsam daha kibarca olur.
You did not find it too daunting to speak at a negro college when no one else would dare, or to defend convicted spies.
Başka kimse cesaret edemezken bir siyahi üniversitesinde konuşmaktan veya hüküm giymiş casusları savunmaktan korkmadınız.
I would like to make it in the name of my son. Oh.
Bunu oğlum adına yapmak isterim.
Yeah, but he said it would make me loopy.
Evet, ama dediğine göre insanı uyuşturuyormuş.
What do you think would happen if I said they couldn't have it?
Kanımı vermeyeceğimi söylesem ne yapacaklarını sanıyorsun?
It would work.
İşe yarayacak.
And it would be better if we had corroborating evidence that proved that she actually drove Meg Rayburn to Marco's house.
O yüzden, gerçekten Meg Rayburn'ü arabayla Marco'nun evine götürdüğünü kanıtlayacak delil bulabilirsek iyi olur.
would it matter 17
would it not 28
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
would it not 28
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it's ok 4874
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322