You agreed перевод на турецкий
3,118 параллельный перевод
Listen, all you'd have to do is say that you agreed to extend the deadline.
Dinle, yapman gereken tek şey süreyi uzatma kararı aldığını söylemen.
- You agreed?
- Siz de kabul ettiniz.
You agreed that my participation...
Ortağım olmayı sen kabul ettin.
Right, you agreed.
Doğru, razı olmuştun.
Had you agreed, we would have subjected Lady Sybil to the fear and pain of a hurried operation.
Kabul etseydiniz, Leydi Sybil'i aceleye getirilmiş bir operasyonun korkusuna ve acısına zorlayacaktık.
He asked you to put a gun to his head and blow his brains out, and you agreed.
Silahınızı doğrultup beynini uçurmanızı istedi, siz de kabul mü ettiniz?
Okay, great. Although... The way you agreed so quickly makes me wonder what sort of things you've told her.
Tamam, ama çok çabuk uzlaştın.
I've been in control since the second you agreed to get me out of the country after I testify.
Benimle tanıklık yaptıktan sonra beni ülke dışına çıkarmak için ikinci kez..... anlaştığından beri kontrol bendeydi.
He told me that you agreed to remove the pieces of his brain once he completed the plan to defeat the Observers.
Gözcüleri yendikten sonra beynindeki parçaları çıkarmayı kabul ettiğini söyledi.
So, you agreed to rent out your fiance's uterus?
Yani, nişanlının rahmini kiralamayı kabul ettin?
So, you agreed to let someone freeload on her uterus'couch?
Yani, birinin, onun rahim koltuğuna istediği gibi yayılmasına izin verdin?
I just thought we would have discussed it before you agreed to have another man's baby.
Sen, başka bir erkeğin bebeğini doğurmayı kabul etmeden önce tartışırız sanmıştım.
It came down to you, and you agreed.
Size soruldu, siz de kabul ettiniz. Çünkü bizi zorladın.
Arthur, why have you agreed to help Mithian?
Arthur, Mithian'a yardım etmeyi neden kabul ettin?
Is that why you agreed to this?
- O yüzden mi buna razı oldun?
But the one thing I can't figure out is why you agreed to do it.
Anlayamadığım şey işi neden kabul ettiğin.
You would never have agreed to break him out if you didn't think he had something to offer.
Eğer sana sunabileceği bir şeyler olduğunu düşünmeseydin, onu hapisten kaçırmayı asla kabul etmezdin.
Damon agreed to let me work with him before the pass drills, and let's just see if we can get him to believe what you believe.
Damon, antrenmanlar bitene kadar onunla çalışmama ikna oldu. Bakalım onu senin gördüğü şeye inandırabilecek miyiz?
You said $ 6 million, Nancy agreed, - and now you have to sign. - It's not enough.
Nancy altı milyonu kabul ettiğine göre anlaşmayı imzalamak zorundasın.
Jess, have you finally agreed to be our third?
Jess... Sonunda bizim üçüncümüz olacak mısın?
Honestly I wouldn't have agreed to this, except my husband is out of town, and you're Sarah's favorite teacher and my husband's favorite teacher.
Dürüst olmak gerekirse, kocam şehir dışında olmasa siz Sarah'nın favori öğretmeni olmasanız ve kocamın favori öğretmeni olmasanız bunu kabul etmezdim.
If you agree to testify and cooperate, you'll be put back in contact with your sister, who's already agreed and been relocated with a new identity.
İfade vermeyi kabul edip işbirliği yaparsan kız kardeşinle bağlantı kurabileceksin, o kabul etti ve yeni bir kimlikle yeni bir yere yerleştirildi.
I thought we agreed that I would be the lead on this case, and you're undermining my every move, so either you let me do my job...
Anlaştık sanıyordum bu dosyada benim liderlik edeceğim konusunda, ve sen benim her hareketimi baltalamaktasın, bu yüzden bırakta işimi yapayım...
I thought we agreed you'd stop watching me sleep.
Beni uyurken izlememen konusunda anlaştığımızı düşünüyordum.
Man, my dad was so ready to tell me "I told you so" about managing Ade. But after he heard her sing, he agreed to give her a second chance.
Dostum, babam Ade için, sana demiştim demeye o kadar hazırdı ki ama şarkıyı duyduktan sonra ikinci bir şans vermeye karar verdi.
I thought we agreed that Dad would want to be here with you.
Babamın burada seninlike birlikte olmayı istediğini düşünüyorum.
Agreed, which is why you don't want this bouncing around the blogosphere.
Katılıyorum, ki bu yüzden fotoğrafın etrafta sıçramasını istemezsin.
And I've agreed to be your youthful companion until you wither and die.
Ve ben sen yaşlanıp ölene kadar senin genç partnerin olmayı kabul ediyorum.
You never would've agreed to it.
- Tabii, tabii. Asla kabul etmezdin.
Hey, uh, I thought that we agreed that you were going to call me before you did something stupid.
Aptalca bir şey yapmadan önce beni arayacağın konusunda anlaşmamış mıydık?
You seem to be agreed that there's no place for me in all this.
Belli ki bu işte bana yer olmadığı konusunda fikir birliğine varmışsınız.
I'd like to do it fairly soon since you already agreed on 11 years.
Zaten 11 yıl üzerine anlaştığınıza göre çabucak halledilmesini istiyorum.
Has agreed to do the show just because of you.
Şova geri dönmeyi sen varsın diye kabul etti. Ah, lütfen.
I took out Fryer, just like we agreed and just like we agreed, you got your revenge, along with the cash from your last job.
Fryer'ı öldürdüm, anlaştığımız gibi. Ve aynen anlaştığımız gibi son işten aldığın parayla birlikte, intikamını aldın.
But for some reason, I agreed to have dinner with you.
Nedendir bilinmez, seninle yemeğe çıkmayı kabul ettim.
I thought we agreed you'd only return if absolutely necessary.
Ancak çok mecbur kalırsan geri döneceğin konusunda anlaştığımızı sanıyordum. Dr. Thomas hakkında biraz araştırma yaptım.
Darling, my father has agreed to speak with you, I mean about the loan for your store.
Hayatım, babam seninle konuşmayı kabul etti. Mağazanın kredi meselesi için yani.
So after all this time together you two still haven't agreed on how to raise your kids?
Bunca zaman geçmesine rağmen siz ikiniz hâlâ nasıl çocuk yetiştirilir konusunda anlaşamadınız mı?
The only reason why I agreed to do this play was so that I could see you again.
Kabul etmemin tek nedeni seni tekrardan göreceğim içindi.
You understand, Eli, I agreed to contribute... that was dependent on Peter keeping his pants zipped.
Bildiğin gibi Eli, Peter'in fermuarına hakim olması koşuluyla bağış yapmayı kabul ettim.
We agreed to back this policy tonight. You didn't.
Bu karara ve bu gece açıklamaya birlikte onay verdik.
And only after you've agreed to those terms will we discuss the six Navy SEALs I picked up off the coast of Pakistan.
Ve ancak siz bu şartları kabul ettikten sonra Pakistan sahillerinden aldığım 6 deniz komandosunu tartışacağız.
Look, the only way Mom agreed to go back to Paris was if she knew I was here taking care of you, so that is exactly what I plan to do.
Bak annemin Paris'e dönmesinin burada yanında olduğumu ve sana bakacağımı bilmesi. Benim planımda bu yönde.
Because you wouldn't have agreed.
Çünkü bana katılmazdın.
Joslyn, remember, we agreed, if I let you out of the chair, you were going to cooperate and be calm.
- Joslyn unutma, o sandalyeden kalkmana izin verirsek sakin kalacağın ve işbirliği yapacağın... -... konusunda anlaşmıştık.
I thought we agreed, when you freeze me out like this, it's not healthy for our relationship...
Bütün gece mesaj bırakıp durdum. Beni böyle dışlamanın ilişkimize iyi gelmeyeceği konusunda anlaşmıştık. - Marko, Marko, bunun yararı olmuyor.
Guys, you haven't agreed on anything since, um...
Şeyden beri hiçbir konuda anlaşmamıştınız.
When I agreed to run Division, I told the president that I couldn't do it without you...
Bölüm'ü yönetmeyi kabul ettiğimde, başkana bunu siz olmadan yapmayacağımı söyledim.
Honestly, I just can't believe that you said yes the same day that we agreed Victor's our priority.
Dürüst olmak gerekirse, Victor'un önceliği konusunda anlaştığımız gün işi kabul etmene inanamıyorum.
I wish his tools agreed with you.
Dileğim aletleri bizi doğrular.
Well, in the interest of international cooperation and full disclosure, we've agreed to send one of you lucky contestants back to Shanghai for questioning.
Uluslararası işbirliği çıkarı ve eksiksiz açıklama. İçinizden şanslı olanı Shangai'ye sorgulama için götürmeye karar verdik.
agreed 1515
you are 6060
you all right 5423
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are 6060
you all right 5423
you are so sweet 63
you are amazing 104
you are my friend 67
you are beautiful 191
you are an angel 28
you are mine 68
you are so beautiful 123
you are welcome 177
you are the best 102
you are dead to me 22
you aren't 92
you are good 169
you are right 482
you are free 73
you are crazy 148
you are not alone 88
you are wrong 155
you are the best 102
you are dead to me 22
you aren't 92
you are good 169
you are right 482
you are free 73
you are crazy 148
you are not alone 88
you are wrong 155