192 перевод на английский
1,396 параллельный перевод
Buluşma ayarlandı. Saat 2 : 30'da Oakland'da.
{ \ pos ( 192,210 ) } The meeting's all set.
Opie'nin kamyonetindeki izleme cihazı çalışıyor.
{ \ pos ( 192,230 ) } The tracker on Opie's pickup is working,
Ama herhangi bir dinleme cihazı aktivitesi yok.
{ \ pos ( 192,230 ) } but we're not getting anything from the bug or the cell.
Kamyonetini kontrol edin.
{ \ pos ( 192,230 ) } Check his truck when you can.
Hefner cinayetinin ön duruşması yarın.
{ \ pos ( 192,230 ) } The pretrial for Hefner's murder starts tomorrow.
Savcı tanığın ismini açıklamak zorunda kalacak.
{ \ pos ( 192,230 ) } US Attorney'll have to release the name of the witness.
Yani, Sam Crow Opie'nin muhbir olmadığını bilemeyecek, biz de onu Hefner cinayetine bağlama davamıza başlayabileceğiz.
{ \ pos ( 192,230 ) } So, Sam Crow will know that Opie isn't the snitch, { \ pos ( 192,230 ) } and we can start making our case tying him to Hefner's killing.
Onu sadece 24 saat daha güvende tutmamız gerekiyor sonra o kıllı kıçını içeri atabileceğiz.
Just have to keep him safe for another 24 { \ pos ( 192,230 ) } - and then we can arrest his shaggy ass.
Onu görmek istiyorum!
{ \ pos ( 192,230 ) } I want to see her!
Sorun değil.
{ \ pos ( 192,230 ) } It's okay.
Eşime zarar veriyorsun... İşlemediği bir suçtan ötürü kardeşlerimden birini içeri atıyorsun.
{ \ pos ( 192,210 ) } You hurt my wife... { \ pos ( 192,210 ) } You lock up one of my brothers for a crime he didn't commit.
Rosen'ın avukatına ayırdığımız ödenek bir hafta daha idare eder, ama bu Bobby olayı mahkemeye giderse ciddi derecede para sökülmek zorunda kalacağız.
{ \ pos ( 192,210 ) } Our retainer with Rosen's good for one more week, but if this thing with Bobby goes to trial, { \ pos ( 192,210 ) } we're gonna have to pony up some serious up-front cash.
Bütün paramızı deponun yeniden inşa edilmesine aktarmış durumdayız.
{ \ pos ( 192,210 ) } We have every dime in the warehouse rebuild.
Alvarez'le konuştum.
{ \ pos ( 192,210 ) } I talked to Alvarez.
Mayalar silah istiyorlar.
{ \ pos ( 192,180 ) } The Mayans want guns.
Elimizde satacak mal yok.
{ \ pos ( 192,180 ) } We ain't got nothing to sell.
Eğer bu anlaşmayı yapmazsak, kaybeden biz olacağız.
{ \ pos ( 192,210 ) } If we don't jump on this deal, we lose it.
Burada Bobby'ye yardım etmeye çalışıyorum.
{ \ pos ( 192,210 ) } I'm just trying to help Bobby here.
Anlıyorum, ama ATF hala Unser'ın ofisine kurulmuş durumda.
{ \ pos ( 192,210 ) } I get that, but ATF are still camped out in Unser's office.
- Gerçekten de bu riski almak istiyor musun?
{ \ pos ( 192,210 ) } - You really want to take that risk?
Oakland'da iki tane buluşma yeri ayarladık değil mi?
{ \ pos ( 192,210 ) } We set up two locations in Oakland, right?
Birinden parayı alır, diğerine de silahları teslim ederiz.
{ \ pos ( 192,210 ) } We pick up the money from one, we drop off the guns at the other.
- ve bir aylık sigortayı...
{ \ pos ( 192,210 ) } - and a month's insurance.
Ayırabildiğim her bozukluğu inşaata yatırdım
{ \ pos ( 192,210 ) } I got every spare cent tied up in the rebuild.
Peki ona ne diyeceğim?
{ \ pos ( 192,210 ) } So what do I tell him?
Ne kadar zamanımız var?
{ \ pos ( 192,210 ) } - How much time do we have?
Yoncaya söyle, parasını vereceğim.
{ \ pos ( 192,230 ) } Tell the shamrock I'll give him his money.
Ama senin de onunla nezaket refakatçisi olarak... Gitmeni istiyorum.
{ \ pos ( 192,230 ) } But I want you to go with him... { \ pos ( 192,230 ) } Courtesy escort.
Kiminle buluşacağını öğrenmemi sağla.
{ \ pos ( 192,230 ) } Let me know who he's meeting with.
Benz'deki kim?
{ \ pos ( 192,230 ) }
Oswald Lumbar'daki mi?
{ \ pos ( 192,230 ) } As in Oswald Lumber?
Evet, Oswald Lumber, Oswald Beef, Oswald Construction.
{ \ pos ( 192,230 ) } Yeah, Oswald Lumber, Oswald Beef, Oswald Construction.
Kızım hala şokta.
{ \ pos ( 192,230 ) } My daughter's still in shock.
Göt herif çenesine vurmuş ve çamura itmiş.
{ \ pos ( 192,230 ) } Asshole busted her in the jaw and threw her down in the dirt.
Rapor tuttular, Hale dışarda arıyor.
{ \ pos ( 192,220 ) } Took a report. Hale's out looking.
Başımızın üstünde sallanan 200.000 $ açığımız var.
{ \ pos ( 192,210 ) } We got a $ 200K deficit hanging over our heads.
Gerçekten, gerçekten diyorum,
{ \ pos ( 192,210 ) } Do we really, really want to be out there
'Lone Ranger'rolünü oynamak istiyor muyuz?
{ \ pos ( 192,210 ) } playing some pro bono Lone Ranger?
Adam 13 yaşındaki bir kıza tecavüz etti! .
{ \ pos ( 192,210 ) } Guy raped a 13-year-old.
On üç!
{ \ pos ( 192,210 ) } 13.
Clay, Oswald Sam Crow'u umursamıyor bile.
{ \ pos ( 192,180 ) } Clay, Oswald doesn't give a shit about Sam Crow.
Bu kasabada insanların bir sorunu olduğunda polise gitmiyorlar,
{ \ pos ( 192,210 ) } You know, people get jammed up in this town, they don't go to the cops.
- Bize geliyorlar.
{ \ pos ( 192,210 ) } - They come to us.
Belki bu adama kanıtlamam gereken bir şeyler var.
{ \ pos ( 192,210 ) } Maybe I got something to prove with this guy { \, you know }.
Bu benim meselem, yani...
{ \ pos ( 192,210 ) } That's my shit. So...
Darby'nin ordan bir kaç mil uzakta bir meth ( metamfetamin ) barakası var.
{ \ pos ( 192,210 ) } Darby's got a meth shack a couple of miles from there.
Küçük yaştakilere düşkün olan Nordları bul.
{ \ pos ( 192,210 ) } Find out which Nords get hard for underage pussy.
Sam Crow değildi.
{ \ pos ( 192,210 ) } It wasn't Sam Crow.
- Adamlarımı öldürenler Mayalardı.
{ \ pos ( 192,210 ) } - It was Mayan filth killed my guy.
Sen iyi misin?
{ \ pos ( 192,230 ) } You okay?
- Tamamdır.
- { \ pos ( 192,210 ) } Got it.