Avukat перевод на английский
30,732 параллельный перевод
Dr. Bull'un psikolojide 3 doktorası olduğunu biliyorum. Ama avukat değil.
Look, I know Dr. Bull has three PhDs in psychology, but he's not an attorney.
Avukatımı kovabilir miyim?
Can I fire my attorney?
Ben kendi avukatımı tutamam.
Dr. Bull, I can't afford my own attorney.
Yüzbaşı Mathison, yeni avukatınızla tanışın.
Captain Mathison, meet your new lawyer.
Ben davalı olsam Benny benim isteyeceğim tek avukat olur.
If I were on trial, Benny's the only lawyer I'd want.
Onun kürsüye çıkıp avukatı oynamasını istiyorum.
I need to get her on the stand and play lawyer.
" Beni tehdit edemezsin ve avukatı olan bir tek sen değilsin, kaltak!
I will not be threatened, and you are not the only one with lawyers, bitch! "
Koşucu yıldızın babası, oğlunun avukatı aracılığıyla şöyle bir açıklama yaptı :
The track star's father issued a statement through his son's attorney saying, I quote,
Finansal kayıtlarından yakın zamanda boşanma avukatına danıştığını öğrendik.
We learned from his financials that he recently consulted a divorce attorney.
Aaron Stone yakın zamanda bir aile avukatını ziyaret ettiğini ve Beth'le onuncu yıldönümlerini kutlama hazırlıkları yaptıklarını hatırlarsın. Evet?
You'll recall that Aaron Stone recently visited a family lawyer and that he and Beth are set to celebrate their tenth anniversary.
Maria Serrano adına bir kadın sizin avukatınız olduğunu söylemiş.
A woman named Maria Serrano claims you're her lawyer.
Orada maruz kalacağım tek tehlike birkaç kötü avukat şakası.
The only thing I'll be in danger of is a few bad lawyer jokes.
Sizin göçmen avukatı olduğunuzu sanıyordum.
I thought you were an immigration attorney.
- Tanıdığım bir avukat var ucube!
I know a lawyer, you freak! Good.
Neden size avukatımın numarasını vermiyorum.
Why don't I get you the number of our lawyer.
Bu bizim avukatımız.
This is our attorney.
Bu bizim avukatımızın direkt hattı.
This is our attorney. It's his direct line.
Avukatımı arıyorum.
I'm calling my lawyer.
Hayır, Onu iki saat boyunca odaya tıktık, o ve sersem avukatı, bir bok söylemiyor.
No, we had her in a box for two hours, her and her douche bag attorney, and she's not saying jack.
Bana bir avukat bulana kadar sana hiç bir şey söylemeyeceğim.
I'm not gonna tell you anything until you get me a lawyer.
Ben avukat değilim.
I'm not a lawyer.
Bu avukatı sevdim.
I like this attorney.
Şimdi onun avukatı mı oldun?
( sighs ) Are you her lawyer now?
- Sizin ailede bir avukat vardır illa.
Well, you must have someone in your family that's a lawyer.
Benim kuzenim de avukat.
And my cousin's a lawyer.
Sen avukat değilsin Sheldon, çok bilmişin tekisin.
You're not a lawyer, Sheldon, you're just a know-it-all.
Fort Lauderdale'deki bir vergi avukatının bir fikri mülkiyet olayında neye yarayacağını anlamıyorum.
I don't see how a tax lawyer from Fort Lauderdale could be helpful regarding intellectual property.
28 yaşındaki Steven, meslektaşları tarafından tanımlandı. Çalışkan ve düşünceli bir genç avukat olarak.
Steven, who was 28, is described by his colleagues as a hardworking and thoughtful young attorney.
Amcası bir avukat, yengesi de bir ilaç şirketinde çalışıyor, ikisi de kilise de gönüllü yardımcı.
Her uncle is an attorney, her aunt works for a pharmaceutical company, they both volunteer at church.
Evet Avukat Hanım.
Yes, Counselor.
Üzerinde çalışıyorum, Avukat.
I'm working on it, Counselor.
Önce gidip belediye avukatıyla görüş Riggs. Sana tam altı mesaj bırakmış
He left you six messages.
- "Sayın Avukat" diyeceksin sen.
- That's Mr. City Attorney to you.
Belki kendini avukat olmak için öldürmek yerine, benimle birlikte çalışabilirsin.
Maybe instead of killing yourself to become a lawyer, you can come work with me.
Ama küçüklüğümden beri avukat olmak istiyordum.
But I've wanted to be a lawyer since I was a little girl.
Eğer avukat olsaydım ne olurdu diye sürekli düşünürüm diye korkuyorum.
I'm just afraid I'd always wonder what would have happened if I had become a lawyer.
Ben avukatım.
Hmm. I'm a lawyer.
Avukat mısın?
You're an attorney?
Avukat var, MBA yapan var, mimar var ve ve falsolu topa vuramayan Dominikli bir beysbolcu var.
I've got a lawyer, I've got an MBA, an architect and a Dominican shortstop who couldn't hit a curve ball.
Morales sanık savunma avukatı olduğu için yargıç bunun mümkün olabileceğini düşünüyor.
The judge thinks that makes sense, considering the fact that Morales is already a criminal defense attorney.
Patrick, donahue kayıtlarının merkezdeki avukat ofisinde saklandığını söyledi
Patrick says the Donahue tapes are stored in his lawyer's office in Midtown.
O'malley'in avukatı, neden... kurt weller, fbi asistan direktörü.
Melissa Coto, Mr. O'Malley's attorney, why... Kurt Weller, Assistant Director of the FBI.
Yapmalısın ama bende avukat isterim ve yaptığımız konuşmalar hiç gerçekleşmemiş olur.
You could, but I'd just ask for a lawyer, and the conversation that we need to have would never occur.
17 yıllık bir eş ve 22 yıllık bir göç avukatı olarak kocama bu meselede danışmanlık edeceğim.
As a wife of 17 years and an immigration attorney of 22, I am gonna counsel my husband through this.
Avukat tutma hakkına sahipsin.
You have the right to a lawyer.
Bu avukatı bulmalısınız.
You got to find this attorney.
Patent büroları, patent avukatı, melek yatırımcı.
Patent agents, angel investor, patent attorney.
Dedektif Murtaugh, Ashworth'lerin aile avukatıyım.
Detective Murtaugh, I'm the Ashworth family's attorney.
Lütfen, Dedektif... avukatımın ses tonunu mazur görün.
Please, Detective, excuse my attorney's tone.
Bu da Bay Jefferies, şehir avukatı.
This is Mr. Jefferies, the State's attorney.
Courtney Jackson. Şehir için baş avukatı olarak çalışıyorum.
I work with the city as a senior advocate.