Ayakkabılarım перевод на английский
3,922 параллельный перевод
- Ayakkabılarım nerede?
- Where's my shoes?
- Çünkü topuklu ayakkabılarımı çıkarttım.
That's because I took off my heels.
O kadar küçüktün ki, ayakkabılarımın üstünde durman gerekmişti.
You were so little, you had to stand on my shoes.
Ayakkabılarım bağlız mı?
My shoe's untied?
İblis kovalama ayakkabılarımı getirmem gerektiğini biliyordum.
I knew I should've brought demon-chasing shoes.
Sanki beynim olmadan, veya ayakkabılarım olmadan gezmek gibi.
It's like going around without a brain, or shoes.
Bunlar benim ayakkabılarım değil. Bazı insanlar asla değişmezler, değil mi?
These... aren't my shoes.
Ayakkabılarım nerede?
Oh, where are my clothes?
Harika. Yani topuklu ayakkabılarım ve kumaş elbisemle Chicago'nun arka sokaklarında yürüyeceğim öyle mi?
Great, so I got to traipse around the dirty streets of Chicago wearing high heels and a taffeta gown?
Asansörde Rebecca'yı gördüm. Ayakkabılarımı çok beğendiğini söyledi.
I just saw Rebecca on the elevator, and she said she thought my shoes were cute.
Kilise ayakkabılarımı mahvettiniz, en iyi kıyafetime bakın bir de.
You messed up his church shoes, and look at my good suit.
Bütün ayakkabılarımı Pete'e bırakmak istiyorum.
I want leave all of my shoes to go to Pete.
Bir keresinde bir çocuğu ayakkabılarımı parlatması uzun sürüdüğü için tabanca ile dövdüm..
I once pistol-whipped a kid for taking too long to shine my shoes.
# Ayakkabılarımızı işte böyle bağlarız.
That's how we tie our shoes. Boom-boom.
- Ayakkabılarımı kirlettin mi?
And you scuffed my trainers, yes?
Kaşkolüm ve beyaz ayakkabılarım olmadan kendimi biraz eşcinsel hissediyorum.
Without my neckerchief and my white bucks, I feel a little... gay.
Çantalarım, takılarım, ayakkabılarım, gözlüklerim var.
I've got bags, jewels, shoes, glasses.
- Ayakkabılarımı bulamıyorum.
I can't find my shoes.
Arabamın bagajında topuklu ayakkabılarım var.
I've got high heels in the back of my car.
Ayakkabılarım
My shoes.
Hayır iyi ayakkabılarım ıslakken benimle bu ses tonunda konuşamazsın
No, you did not just use that tone with me when my good shoes are wet.
Aslında, her gün ayakkabılarımı bağlıyorum.
Well, I tie my shoes every day.
- Ayağımda da en kaygan ayakkabılarım var.
And I have my slippiest loafers on.
- Su ayakkabılarım olmadan denize girdim.
I waded into the ocean without my aqua socks.
Dans ayakkabılarımı arabada bırakcağım.
I'm just gonna leave my dance shoes in the car.
Bu yüzden mi Nike ayakkabılarım bu kadar temiz?
Is that why my Nikes are so clean?
Ayakkabılarım...
My shoes are gonna- -
- Ayakkabılar ayağımı acıtıyor anne.
These shoes hurt, mommy.
Bil diye söylüyorum, ayakkabıları saklayacağım.
Just so you know, I'm keeping these shoes.
Yani kadın ayakkabılarıyla mı oynuyorsun?
So you like playing with ladies'shoes?
Ayakkabılarını mı diyorsun?
You mean the shoes?
Peki tamam, yeni süpürge yaptım ayakkabılarını...
The door slipped. Whoa. Okay.
Umarım cam ayakkabılar uyar.
I'm just hoping the glass slipper fits.
Ayakkabıları sen al.
I'm going to get a toothbrush and some face stuff. You get the shoes.
- Hayır, Jackson'ın ayakkabılarını bulmalıyım.
No, I need Jackson's shoes.
Temizlen tatlım ve ayakkabılarını da değiştir.
Oh, and get cleaned up, dear, and... Change your shoes.
Ben de tüm ayakkabılarını ceketlerinin ceplerinden çıkarttım.
And I took all your shoes out of your jacket pockets.
Yarım bardak da ayakkabılar için.
And a half pint for the sneakers.
Ayakkabıları çok kaldırım yüzü görmemiş.
Her shoes haven't hit the pavement.
İhityar, bana uygun ayakkabıların var mı?
Old man, do you have shoes that would fit me?
Ayakkabılarında mıknatıs olduğuna inanmamı mı bekliyorsun?
What, you expect me to believe they have magnets in their shoes?
Bu mahşere ortopedik ayakkabıların olmadan mı çıkacaksın?
You're going to face Armageddon without your orthotics?
Ayakkabılarından da hoşlanmadım.
Oh, I did. I don't like his shoes, either.
Ayakkabılar dışında her şey burada, onları sığdıramadım.
Everything but the rest of the shoes, that didn't fit.
İşimden ayrıldım ve şu an içmekte olduğunuz o iğrenç meyve sularını hazırlamaya başladım. Teşekkürler. Sonra da Neiman'a gidip bu ayakkabıları aldım.
I quit my job, and I started juicing, that gnarly stuff that you're drinking right there... thank you... and then I walked into Neiman's, and I popped for these shoes.
Siz bu ayakkabıları önüme çıkanı cezbetmek için aldığımı düşünebilirsiniz ama ben bu ayakkabıları önüme çıkanı sikmek için aldım.
I mean, you might call these my "fuck me" shoes, but you know what I call them? I call them my "fuck you" shoes.
Alcide? Ayakkabılarına kusmam konusunda konuşacak mıyız?
Alcide, are we gonna talk about the fact that I puked on your shoes?
Ayakkabılarım nerede.
Where are my shoes?
Ayakkabılarım nerede?
Where are my shoes? !
Ki sanıyorum bowling ayakkabılarıyla kaçıyorsun.
Just run away in what I'm assuming are custom-cobbled bowling shoes!
Ayaklarım şişince ayakkabılarını verdiğin için sağ ol.
Thanks for loaning me your shoes for my swollen feet.