Açık konuşalım перевод на английский
281 параллельный перевод
Açık konuşalım.
Make it short.
Shinza, açık konuşalım.
Shinza, let's be frank
Açık konuşalım.
Let's be honest about it.
Biraz açık konuşalım, Bay Leyden, lütfen. Odanızın araştırılmasının bir tek sebebi olabilir.
There could only be one reason why your room should be searched, and you know that as well as i do.
Açık konuşalım.
This is straight.
Bakın Bayan Wales, açık konuşalım.
Now, look, Miss Wales we've gotta be frank.
- O zaman beni evime götür. - Ama şunu açık açık konuşalım.
- But let's get this straight.
- Açık konuşalım.
- Let's be honest
Şimdi biraz açık konuşalım.
Let's have a small dose of straight talk.
Açık konuşalım Profesör Yamane.
Professor Yamane, let's be honest.
- Açık açık konuşalım.
- Let's speak frankly
Tatlım, açık konuşalım.
Darling, let's speak clearly.
Açık konuşalım.
Let's level, huh?
İkimiz de kadınız. Açık konuşalım.
As women, we should have a heart-to-heart talk.
Şunu baştan açık açık konuşalım, biz sizin alıştığınız barbar davranışlara tahammül edemeyiz.
Let it be clear from the start, we will not tolerate the barbaric behavior to which you are accustomed.
Açık konuşalım.
Let me be frank.
Herşeyden öte, açık konuşalım...
After all, let's face it...
O zaman açık konuşalım. Oynadığımız bu satrançta bizim amaçlarımıza uygun bir taşsın.
Well, speaking frankly, you suit our purpose in our chess game.
Haydi açık konuşalım askerler gibi.
Let's be frank, like soldiers.
Hadi açık konuşalım.
Let's get things straight here.
Evet okudum, onun için açık konuşalım.
Yeah, I've seen your record, so let's knock it off, huh?
Şimdi şu işi daha açık konuşalım
Let's put everything clearly
Kumandan, açık konuşalım mı?
Commander, shall we speak plainly?
Kişinin aklından geçeni öğrenmek istersen, söylediklerini dinle der.Açık konuşalım..
Specify terms first, courtesy later'; Let's be clear
Tamam, şimdi açık konuşalım.
Okay, let me get this straight.
Öyleyse açık açık konuşalım.
Then let's talk openly.
Dilerseniz biraz açık konuşalım Randall, olur mu?
Let's just be frank for a minute. Randall, if you would.
Herşeyi açık konuşalım.
Let's get something straight.
Açık konuşalım ki, böyle bir yeri ancak onlar idare eder.
Let's face it, they're the only ones who could in a place like this.
Charlie, açık konuşalım mı?
Charlie, may I speak frankly?
- Açık konuşalım.
- Level with me.
Pekâlâ, açık konuşalım.
Okay, out with it.
Açık açık konuşalım.
Let's level with each other, sir.
Willy, açık konuşalım mı?
- Do you want to talk candidly? - Bernard.
Biraz daha açık konuşalım.
Let's be quite clear.
- Hadi açık konuşalım.
- Let's talk frankly.
Ama açık konuşalım :
But let's talk frankly :
Hadi açık konuşalım, onurlu adam!
Let's be frank, honourable one!
Cesaretini bundan mı alıyorsun. Açık konuşalım!
Let's do it straight for once.
Pekala. açık konuşalım.
All right. We're talking turkey.
Açık konuşalım, tamam mı?
Let's deal direct, OK?
Bak, Moss, şimdi burada açık konuşalım, tamam mı?
Look, Moss, let's get on the same page here, OK?
O zaman açık konuşalım.
Let's be frank, shall we?
Açık konuşalım Newland.
Let's talk frankly, Newland.
Açık konuşalım.
Let's speak the truth between us.
Açık konuşalım.
Let's understand each other.
Açık konuşalım.
Allow me to be blunt.
- Kapıyı açık bırak, konuşalım.
- Leave the door open so we can talk.
Şimdi açık ve net konuşalım, olmaz mı?
Now let's talk frankly.
Biraz da açık olanı konuşalım, müşterilerimiz ; Boston başpiskoposluğu, St Catherine Labouré Hastanesi ve mesleklerinin iki saygın üyesi doktor Marx ve doktor Towler'dir.
Now, to belabour the obvious for a moment... our clients are the Archdiocese of Boston, the St Catherine Labouré Hospital... and Doctors Marx and Towler, two of the most respected men in their profession.
Kapıyı açık bırak da konuşalım.
Leave the door open so we can talk.