Batıyoruz перевод на английский
328 параллельный перевод
Batıyoruz!
" We are sinking!
Batıyoruz!
We're in a mess!
Alttaki top sular altında, batıyoruz.
Lower gun deck's awash, we're sinking.
Rosie, batıyoruz.
Rosie, we're sinking.
batıyoruz.
We're sinking.
Batıyoruz.
We're going down.
- Kalkın, batıyoruz!
Come on, get up.
O zaman şu mesajı gönder " Titaniğiz, batıyoruz.
Then signal and keep signaling... " We are the Titanic sinking.
Batıyoruz.
We're drowning.
Başımız belada, sanırım batıyoruz.
I don't know. We're having trouble. We're losing way.
- Sanırım batıyoruz.
We're losing way.
- Batıyoruz!
We're sinking!
Batıyoruz!
For heaven's sake, abandon ship everybody.
Batıyoruz! Haydi, haydi.
Keep those crates moving, men!
Çekilin. Batıyoruz.
Out of my way.
Batıyoruz.
She's sinking!
Batıyoruz!
We're sinking!
- Çünkü baş taraftan batıyoruz.
- Why not? - Because we're settling by the bow.
Giderek daha çok günaha batıyoruz!
I do more and more bad things
- Çok hızlı batıyoruz.
- We're sinking too fast.
Sanırım batıyoruz!
Hey, I think we're sinking!
Gemi delindi, batıyoruz.
The boat's sinking.
Batıyoruz!
It's sinking!
Boka batıyoruz!
We're filling up with shit!
- Acele et, batıyoruz!
- Hurry, we're sinking back here!
Ahlaksızlığa batıyoruz!
We're sinking into debauchery!
Batıyoruz!
We're going down!
Buna geçen her saniye daha çok batıyoruz değil mi?
We're just getting deeper and deeper in, aren't we?
- 473'ü geçiyoruz, hâlâ batıyoruz.
- Passing 1550. Still descending.
Önce uçuyorduk, şimdi batıyoruz!
First we're flying now we're sinking!
Dibe doğru gidiyoruz. Günbatımıyla batıyoruz.
Our asses are sinking into the sunset.
- Batıyoruz, görmüyor musun?
- Can't you see we are sinking.
Batıyoruz!
We're going to sink!
Güneş batıda yavaşça batarken küçük Pablo'yu bu cennette bırakıyoruz. Yeni esmer giysisiyle birlikte.
And so, as the warm tropical sun... sinks slowly in the west... we leave little Pablo, a bird in paradise... a picture of health in his new coat of tan.
Batıyoruz.
We are sinking.
- Batıyoruz!
- We're sinking!
Batık durumda seyrettiğinden, bu gece su yüzüne yüze çıkana kadar telsiz bağlantısı kuramıyoruz.
She's running submerged, so we will not be able to make radio contact with her until she surfaces tonight.
Elimizde önemli haber olunca bütün muhabirleri Batı Berlin'den buraya çağırıyoruz.
When we have big news, we invite all correspondents over from West Berlin.
Ve şimdi burada Virginia City'de, El Dorado'nun ilk günü için son nokta, Hepimiz batıdan görünen yola bakıyoruz.
And now, here in Virginia City, the terminal point for the first day of the El Dorado, we're all looking down the road from the west.
Gün batımında kadınları alıyoruz.
We get the women at sunset.
KOW'den yayın yapıyoruz, K-O-W diye yazılıyor. Evvet! Uzak Batı'nın en süslü, en gürültülü, en kıpırtılı radyo istasyonundan!
Transmittir from KOW, spelt K-O-W, uh-huh, the noisiest, bounciest, fanciest radio station in the Far West!
Batıyoruz!
It's crazy.
Artık Vahşi Batı Dünyası'nda da daha çok bozuklukla karşılaşıyoruz.
Now we're seeing more Western World breakdowns.
Hâlâ köpeklerle ormanın batısını arıyoruz, sonuç olumsuz.
Still working the dogs west through the woods.
27 derece kuzey, 65 derece batı konumundan acil sinyal alıyoruz.
We have an emergency beeper at 27 degrees north, 65 degrees west.
Bu gece bir Japon denizaltısı batırıyoruz.
We're sinking a Japanese sub tonight.
Polonya'yı iki haftada istila edip... batıda tutunmayı planlıyoruz.
We plan to smash Poland in two weeks, and... And hold in the West.
Açıkça biz batılılar şunu bilmiyoruz ve durupdururken masaj yaptırıyoruz.
Apparently we in the West don't know that, and we're massaging'for nothin'.
Batıya doğru yol alıyoruz.
We're headed west.
Biz gün batımında ayrılıyoruz.
We're leaving at sundown.
Keskin bir bıçağın ucuyla çekirdeği hissedene kadar batırıyoruz.
With the tip of a sharp knife, we do a cut up to arriving to the stone.