Bağlantı перевод на английский
34,351 параллельный перевод
MI6 ile bağlantı kurdum.
All right, reached out to MI6.
Duke ile bağlantı kurup... bu adamla görüşmemiz gerektigini söyleyeceğim.
I'll get in touch with Duke, and I'll tell him we need to have a sit-down with this guy.
Lisa Barclay ile Sharon Landon ya da çocukları arasında bağlantı yok.
There's no cross-over between Lisa Barclay and Sharon Landon or between their kids.
Onun eskortlardan birisiyle bağlantısı olduğunu düşünüyorum.
I think he's connected to one of the companions.
Gizli sürücüde bir bağlantı var Tino adında bir adam, ben gidince sana iş ayarlayacak birisi.
There's a contact on the ghost drive... A guy named Tino, who will set you up for work when you get out.
Onun sadece tek bir bağlantısı var.
There's only one contact for her.
Öldürme düğmesi ve kumandası kablosuz olarak bağlantılı.
The kill switch and its trigger, they're connected wirelessly.
Gruptaydı... Sinir bağlantısına karşı bir tür tepki vermiş olmalı...
She was in the group... must be some sort of reaction to the neural connect...
Radar bağlantısı...
Radar contact, cleared to land runway 1-6. Ceiling 2-0-0.
Ayna jürimizin yardımıyla onlarla bağlantı kuracağız.
And then we connect with them, with the help of our mirror jurors.
Bağlantıyı kesin.
Cut the link.
Arkadaşlarıyla, ailesiyle, burada çalışan bir çok işçiyle görüşmeler yaptık. Ayrıca dosyada sosyal medya bağlantıları ve işi hakkında istediğimiz her şey var.
We got interviews of friends, family, most of the workers here, all of her social media's here, and everything we asked for about the...
Bize kaçıranların sizinle bağlantıya geçtiğini söylemediniz.
You didn't tell anyone that the kidnappers made contact.
Aşılarla otizm arasında bağlantı olduğuna dair bir sürü kanıt öne sürülüyor.
It's not crap, Brian. There's a lot of evidence to suggest there's a link between vaccinations and autism.
Başkent Polisi, Gizli Servis Emniyet Müdürlüğü ve Meclis Güvenliğiyle bağlantıdayım.
I've coordinated with D.C. police, Secret Service, Metro, and Capitol.
Kaynaklarınıza ulaşmalı yayılıp bu bağlantıyı bulmak ve ortaya çıkarmak için ne gerekiyorsa yapmalısınız.
We need to reach out to your sources, spread some cash around, do whatever you have to do to firm up that link.
Ses bağlantımız kesildi.
We lost radio contact.
eski toprak bir bağlantı üzerinden geliyor 56K modem üzerinden.
It's coming in over an old school connection using a 56K modem.
Bu sabah ondan bir mesaj aldık. Al-Sakar ve saldırı arasındaki bağlantıyı kanıtlar nitelikte.
This morning, we received a message from him confirming a direct link between Al-Sakar and the attack.
Ajan Serafian şu an nerede? Onunla bağlantımız kesildi, efendim.
We've lost contact with him, sir.
Bu olayı sokaktaki bağlantılarına sorabilir misin?
Maybe you can, uh, go over this with your contacts on the streets?
Bir yeraltı dövüş kulübüyle bağlantısı varsa taşır.
It does when it's connected to an underground fight club.
Ne yani, bağlantılı mı sence?
And what, you think they're linked?
Englewood cinayetlerinde bir bağlantı arıyordun sanırım, değil mi?
I assume you're making a connection to the whole - Englewood murders, right?
Bu iksir büyüler arasında bağlantı kuruyor yani bizim durumumuzda iki Kurtarıcının büyüsüyle
This potion links like magic... in this case, the magic of two Saviors.
Thomas'ın bu kadınların 11 tanesi ile bağlantılı olduğunu gösteren DNA kanıtımız var.
We have DNA evidence linking Thomas to 11 of these women.
Ailenin bağlantıları ve parası olduğunu biliyoruz bu sayede Thomas mahkemeye çıkmıyor.
We know your family has connections and money, so Thomas is not going to trial.
Beni bağlantılı hissettiriyor.
It makes me feel connected.
Bizim blogumuza bağlantılı olsun. Bu Ellen ile olan davada çok yardımı olmayacaktır.
Well, let's make sure it links to our blog, though it doesn't help enough with our case against Ellen.
Bazen bağlantıda olmak çok kötü bir araç olabilir.
( laughing ) : It can be a terrific tool for staying in touch, for connecting.
Bir bağlantı arayıp, neyin değiştiğini anlamaya çalışırım.
I can look for a connection, you know, try to see what changed.
Evet ama sizin teoriniz işe yararsa, böyle bir bağlantı kurmak için kapının bu tarafında da eşit duygusal değere sahip başka bir cismin de bulunması gerekir.
Yeah, no, but for your theory to work, to make that kind of connection, you would need another object of equal emotional strength on this side of the door.
Parvovirüs, kuduzla bağlantılıdır. Yâni sudan çok korkar!
Parvovirus is related to rabies, which presents as an acute fear of water.
Bir bağlantının nereden ya da ne zaman çıkacağını asla bilemiyorsunuz.
You never know where a lead could come from, or... or when.
Harris ve Olivia Shaw polis tarafından aranıyor Dün geceki acımasız cinayetlerle bağlantılı olarak...
Harris and Olivia Shaw are being sought by police in connection with last night's brutal slaying that...
Sophie bu bebeği sürekli beni eleştirmek için kullanıyordu ben de bağlantısını kestim.
Sophie's constantly using it to criticize me, so I disconnected her app.
Siz burada benim Kanadalı Viagra bağlantımla ne yapıyorsunuz?
What are you doing out here with my Canadian Viagra connection?
Pekala, bu bahsettiğin Toprak Ana ile Agnes arasındaki bağlantı ne?
Okay, so, the connection between this Earth Mother and Agnes is what?
Bunun Agnes'i bulmakla nasıl bağlantılı olduğunu sormuştun.
You asked me how this case is connected to finding Agnes.
Bir bağlantı kurdu Agnes'i görebilmem için bir video bağlantısı.
He set up a link... a video feed so I could see Agnes.
Meğerse rehberdeki kişilerden biri Mexico City de Sara'nın birlikte yaşayacağı aileyle bağlantılıymış.
Turns out one of his contacts is the family that Sara is going to live with in Mexico City.
Ama uyuşturucu işiyle bağlantılı oldukları anlamına gelmez tabii.
Now, it doesn't mean they're in the drug business.
Oradaki bağlantıların benimkinden çok daha iyidir.
I'm guessing your contacts over there are much stronger than mine.
Hepsi kartel bağlantılıydı.
All cartel-related.
Çete biriminin her karakolda bağlantıları var.
Gang Unit has contacts in all stations.
Ya korkuyor ya da bağlantılı.
Well, scared of or connected to.
Göremediğimiz bir bağlantı var.
There's a link that we're not seeing.
İşte bağlantı.
That's the link.
Flynn burayı basmadan 30 dakika önce Anthony bağlantı kesilene kadar bilinmeyen bir numara ile görüşmüş.
30 minutes before Flynn stormed the place, Anthony made a phone call to an unknown number... since disconnected.
- Bağlantın bayağı hızlıymış!
- Wow. Your dial-up's fast.
Sonra da hastanın, babasıyla bağlantı kurulmasını istemediği gerçeğini görmezden geldi.
Then he totally ignored the fact that the patient specifically asked him not to contact her father.
bağlantı yok 16
bağlantı koptu 17
bağlantılar 16
bağlantılarım var 16
bağlantıyı kaybettik 17
bağla 107
bağlayın 94
bağlayın onu 24
bağla onu 28
bağlantı koptu 17
bağlantılar 16
bağlantılarım var 16
bağlantıyı kaybettik 17
bağla 107
bağlayın 94
bağlayın onu 24
bağla onu 28