Bağlantı yok перевод на английский
1,395 параллельный перевод
Mağdur bilim açısından bakıldığında belirgin bir bağlantı yok.
when you look at the victimolgy, there's no obvious links.
Benim de öyle. Ama belediye başkanı önceden herkese olaylar arasında bağlantı yok dediği için- -
I have an opinion, but since the Mayor went ahead and told everybody that he didn't thinkthere was a connection...
Schane'le henüz bir bağlantı yok ama hâlâ inceliyorum.
There's no connections to Schane yet, but I'm still digging.
- Bnb. Taylor bağlantı yok dedi bana.
Commander taylor told me there is no connection.
Aralarında hiçbir bağlantı yok.
There's no connection between them at all.
Bağlantı yok.
No comms.
Evet, ama bir bağlantı yok.
Yeah, but we have no context.
4 kurban ve 3 de katil. Aralarında hiç bağlantı yok.
Four victims, three killers, no connection between them.
- Hiç bağlantı yok.
- There's no pattern.
Aralarında bariz bir bağlantı yok.
No apparent link between them.
- Bu kadar. Başka bağlantı yok.
No other connections?
Diğer tarafta bir şey bağlantıyı yok etmiş olmalı.
Something must have terminated the connection from their end.
Marshall'la hiçbir bağlantın yok.
You have no ties to Marshall.
Jack, ana depo patlamadan önce yeterince zamanın yok. Şu anda, Henderson'la tek bağlantımız o.
- He's our only connection to Henderson.
Dinle, bu hırsızlığın ciddiyetini anlıyorum, Fakat, bildiğim kadarıyla, Ron'un suçla bağlantısında, hiç kanıtınız yok.
Listen, I appreciate the seriousness of this theft, but now to my knowledge, you have no evidence that links Ron to this crime.
Ve burda L.A.'ta müslüman hakları var, ve burdaki şeyhin güçlü bağlantıları var El-Bedir ve Islamik radikaller California'da yaşıyorlar, ama onun katilini bulmanın yolu yok.
And there's a mosque right here in L.A., and the sheik here on the left has a strong connection to al-Badr and Islamic radicals living in California, but there's no way of knowing who's capable of murder.
Şimdilik ölüm şekilleri haricinde, birbirleriyle bağlantılı hiç birşey yok.
So far, there's absolutely nothing linking these three victims, apart from the way they died.
Bağlantı civatası yok.
No bolts from a disengaged transmission.
İnternet bağlantısı da yok.
And there's no Internet contact- -
Aaron, Başkan'ın bağlantısını gösteren kaydın... yok edildiğini söyledi.
Aaron said the recording you had implicating the president was destroyed.
Bıçak uyuyor ama cinayetle bağlantılı yapacak adli tıp delilimiz yok.
The blade fits, but we have no forensic evidence tying that particular knife to the murder.
Özel bir şeyin yok, gücün yok bağlantın yok, zeki değilsin, önemli biri de değilsin.
You're not special, you're not powerful, you're not clever, you're not important.
Paulson'ın ailesi yok. Yani Mickey'yle bağlantı kuracağını varsayabiliriz.
And since Paulson has no family, we should assume that he'll try to contact Mickey.
Bovado'nun Rayburn ya da karısıyla bilinen bir bağlantısı yok.
Bovado has no known connection to Rayburn or his wife.
- Ama cinayetle bağlantısı yok.
Not connected to the shooting.
Oradaki kimseyle radyo bağlantımız yok.
We have no radio contact with anyone there.
Konferans yok ama, suça ilişkin fotoğrafları inceliyorum... ve bir bağlantı buldum.
No conferences, but I'm looking through crime photos, and I did find a link.
Bağlantısını kesmenin tek yolu, ısıl-çiftleri ve ESP enerji kablo kanallarını yok etmek.
The only way to take it off-line is to remove the thermo-couples and the ESP power conduits.
Hala telsiz bağlantıları yok.
Still can't get'em on the radio.
Ama Malik'in terör örgütündeki gammazcısıyla nasıl bağlantı kurduğunu gösterir hiçbir bilgi yok.
In this investigation, and there is nothing here indicating How malik communicated with his contact inside the army of allah.
Hiç ortak bağlantıları yok, ama... Bir kaç tane garip şey var.
Now, they have no contacts in common, but... there are a couple freaky things.
Dolapta yemek yok. Kablo bağlantıları yok.
There's no food in the fridge, no cable hookups.
Evet, 2.000 mahkum var ve hiçbirinin Donahue ile bağlantısı yok.
Yeah, but there's 2,000 prisoners and I can't connect any of them to Donahue.
Dağıtım zincirinin tamamını biliyoruz, ama kimin Vick'i öldürdüğünü bilmiyoruz. Ve öldürülmüş fantazi beyzbol oyuncusuyla ilgili hiçbir bağlantımız yok.
Yeah, we totally have the chain of supply, but it's still not telling us which one killed Johnston.
Kurbanlardan hiçbirinin bağlantısı yok.
No connection between any of them.
Don altılı ganyanı kazananların Tabakian ile bağlantılarını incelememi istedi, ama elimizde yeteri kadar veri yok ve herhangi bir veri madenciliği algoritması elimizdekinden çok daha fazla bilgiye ihtiyaç duyacaktır. Yani...
Hey, so Don asked me if I could connect the Pick-Six winners to Tabakian, but so far, we don't have enough data, and any data-mining algorithm may require way more information than we already have, so it's like...
Eğer direkt olarak Desert Shell ile bağlantısını kuramazsanız, elinizde hiçbir şey yok demektir.
And unless it can be tied specifically to Desert Shell, you got nothing.
Doğru ; ama nasıl olsa onunla bağlantı kurmanın bir yolu yok!
That's right. We can't even contact him.
Ataları Kahin'den yönergeler almış Kahin binlerce yıl önce yok olmuş, birkaç yıl önce bağlantıya geçmiş.
His ancestors received instructions from their Oracle who disappeared for thousands of years, only to suddenly resume communicating a few years ago.
Bilinen bir çevreci grup bağlantısı yok. Fakat 2005'te Amerika'yı ziyaret etmiş. - Neden?
No known connections with environment groups but he visited America in 2005.
Onunla bağlantı kurmamızın yolu yok.
We have no way of communicating with him.
Frobisher ve komisyoncusu arasındaki bağlantıyı kuramazsak kanıtımız yok demektir.
We don't have a case unless we can connect Frobisher with his broker.
Az önce bağlantı kurduk ama rehinelerin durumu hakkında henüz hiçbir haber yok.
Hey, we just initiated contact, but there's still no word on the condition of the hostages.
Ama, geçiş için Yarık Jeneratörünü kullanmak, bağlantıya zarar verecek, ve dünyalarımızı yok olmayla tehdit etmeye başlayacaktır.
but using the rift generator to cross the divide may damage that connection and threaten to destroy both our worlds.
Çünkü babası senatör ve ailem bu bağlantıyı sağlamak istiyor ve benim yapabileceğim hiç birşey yok.
Because her father is a senator, my parents wanna make that connection, and there is nothing I can do about that.
Senin bağlantıların yok mu?
I mean, isn't there somebody that you can talk to?
Kayıtlarda da Salvadorlularla veya kartelle bağlantılı bir Salceda yok.
And there's no Salcedas in the department's records with connection to the Salvadorans or cartel.
Askeri darbeyi yürüten herhangi biriyle hiçbir bağlantımız yok... ve Allende'yi deviren darbe bu şekilde... ah, Birleşik Devletlerin yönlendirmesi... bağlantısı olmadan yapılmıştır.
We had no contact with any of the people that carried out the military coup and therefore the coup that overthrew Allende was done... uh, without conduct... contact with the United States.
İşaretliler'in gelecekle bağlantı kurma yolu yok
The Marked have no way of getting in contact with the future. It's a one-way ticket.
Bağlantıları kesik. Tamam, Curtis, bu çok ilginç, ama burada yeni isim yok.
Okay, Curtis, that's very interesting, but there are no new names here.
İnsan ırkının Titanik'le bağlantısı yok. Bu emirlerine aykırı, öyle değil mi?
The human race has got nothing to do with the Titanic so that contravenes your orders, yes?
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yok bir şey 967
yoktu 131
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok efendim 65
yok hayır 73