Bekliyorlar перевод на английский
4,188 параллельный перевод
Provenza evinin önüne sivil polis dikti, yakalamak için bekliyorlar.
Well, Provenza's got S.I.S. sitting at his house ready to grab him.
Sizi bekliyorlar.
They're ready for you now.
Onlar... Seni aşağıda bekliyorlar.
They're waiting for you downstairs.
Seni bekliyorlar.
They are expecting you.
Bir milyar dinleyici bekliyorlar, anne.
They expect a billion viewers, mom.
- Yağmur bekliyorlar.
- They've forecast rain.
Orada bekliyorlar.
They're waiting up there.
Onlar da bunu bekliyorlar.
That's where they'd expect it.
Adamlarım emrinizi bekliyorlar Lordum.
My men await your command, my lord.
Erkekler hâlâ bekliyorlar.
The males are still waiting.
Turnaları bekliyorlar.
They've been expecting the cranes.
Toplanıp kendi sırasını bekliyorlar.
They gather and wait their turn.
Khichan şehri boyunca dolaşıp, bir işaret bekliyorlar.
They circle over the town of Khichan, waiting for a sign.
Tüm balıkların gelmesini bekliyorlar.
But they're still waiting for all of the fish to arrive.
Daha acemi olanlar ise uzmanları izleyerek bir şeyler düşürmelerini bekliyorlar.
The less skilful birds follow the experts, willing them to drop something.
Gardens'da kötü giden şeylere bakarsak eminiz ki şimdi oraları kapmak için hazırda bekliyorlar.
Giving what went down at the Gardens, we're pretty confident they're up for grabs.
- Dedektif Beckett, sizi bekliyorlar.
Detective Beckett, they're waiting for you. Thank you.
Bence elbet bir gün olacak bu diye bekliyorlar.
I feel like they're just waiting for that to happen anyways.
Kurban bıçaklanmış. Bizi bekliyorlar.
Stabbing victim on Grand.
Fedor ve ekibin geri kalanı alt katta Balam'ın dönmesini bekliyorlar.
The rest of the group waiting for the return of Balam.
Ama sevgilim, 10 dakika sonra beni sahneye bekliyorlar.
But, darling, I'm due on stage in 10 minutes.
Kızı teslim etmemi bekliyorlar.
They expect me to deliver her.
Şimdi dışarıda olmalılar benden haber bekliyorlar.
They'll be out there now, just waiting for my signal.
Orada seni bekliyorlar. Tehlikeye açıklar.
They're out there waiting for you exposed.
Kurtarılmayı bekliyorlar.
They're just waiting to be saved.
Cevap bekliyorlar.
They want an answer.
1 numaralı hattan seni bekliyorlar.
You have a call on one.
Bu insanlar niye kuyrukta bekliyorlar?
Can you guess what everyone's waiting in line for?
Bilim insanları yaklaşık 15 yıl bekliyorlar. Güneş'in kuzey kutbunu aydınlatmasını ve olağanüstü ayrıntıları ortaya çıkarması için. Güneş sistemimizdeki en tuhaf ve büyük fırtınalardan biri için.
Scientists have waited nearly 15 years for the Sun to light up its north pole, to reveal extraordinary details about one of the strangest megastorms in the solar system....
Onların çoğu hazır halde sadece gelip bu harika madenleri almamızı bekliyorlar.
Many of them are just ripe for the taking in these wonderful mineral resources.
Fazla vaktim yok. Dönmemi bekliyorlar.
I don't have much time, they're expecting me back soon.
Kampanya ofisinde beni bekliyorlar.
They're waiting for me at the campaign office.
Benden metro tünelinde topuklularla yürümemi mi bekliyorlar?
They expect me to walk through a subway tunnel in heels?
Aylardır Arkadaşları ve aileleri kaybolan 2 öğrenciyi büyük bir hevesle görmeyi bekliyorlar.
Family and friends eagerly await the appearance of two students lost at sea for more than three months.
20 dakikadır bekliyorlar.
They've been holding for 20 minutes.
"Capitol Spill" adında bir site bant genişliğini artırmış. Trafiklerinin artmasını bekliyorlar.
One called Capital Spill just bought a bunch of bandwidth.
Aziz Gregory Ödülü meramında bir cevap bekliyorlar.
They need an answer regarding the St. Gregory award.
Dışarıda bekliyorlar.
We also have the parents.
Haftanın sonuna kadar bir cevap bekliyorlar.
They're gonna want an answer by the end of the week.
İnsanlar doğal karşılıyor, bunu bekliyorlar.
People take it for granted, they expect it.
Hepsi orada, bekliyorlar.
They're all there, waiting.
-... aşağıda sizi bekliyorlar.
- are ready for you downstairs.
Orada bekliyorlar.
They set up here.
Annie, yalan testi için bekliyorlar seni.
Annie, you're wanted in polygraph.
İnsanlar başkanlık görevi için farklı şeyler bekliyorlar.
People have thought about the presidency, they want something different.
Gettysburrg'da bir mağazayı gece-gündüz gözetleyen 6 kişilik bir ekibim var ve geri dönmeyecek birini bekliyorlar.
I have got a six-man surveillance team... round the clock watching a storefront in Gettysburg... waiting for somebody that you couldn't be bothered to tell us is never coming back!
Evet, sizden telefon bekliyorlar. Çok sağ olun.
Sí van a ester esperando su llamada, muchisímas gracias.
Hadi, bizi bekliyorlar.
Come on. They're waiting for us.
İnsanlar seni bekliyorlar.
The people are expecting you.
Bu muhabirler demece aç halde bekliyorlar baş komiser.
Those reporters are hungry for a statement from you, Captain.
Beni sokağın aşağısındaki bir kahvede bekliyorlar.
They're waiting for me in a coffee shop down the street.