Benzin перевод на английский
6,329 параллельный перевод
Bir daha benzin almayacağını bilmek çok garip.
It's so strange, knowing I'll never have to buy gas again.
Benzin solmuş.
I am here with you.
- O ne öyle benzin mi?
- What the fuck is that?
- Tadı benzin gibi mi?
Gasoline? - Taste like gasoline? Hey.
- Benzin mi o?
- Is that gas?
Benzin istasyonundan almış.
Bought at a petrol station.
- Dün gece Munro's benzin istasyonunu vurmuşlar.
- They hit Munro's gas station last night.
Bak, Bizim şu gezi için benzin parasını silahları, her şeyi.. ... kendi ayarlayacağını söyledi.
Look, he said he'll cover everything for our trip : petrol, food, guns.
Buraya gelin. Benzin geldi!
Come here.
Route 12'deki benzin istasyonundaki soygunu hatırlıyor musunuz?
Do you remember the gas station robbery out on Route 12?
Övgüyü Randy alıyor ve bugün de bildiğimiz üzere Randy benzin istasyonu soyguncularının korkulu rüyası.
Randy takes the credit, and as we know it today, Randy is this fucking bad-ass gas station gunslinger.
Ama az önce arabama benzin damlatarak boyasını kaldırdın.
However, you just spilled gasoline on my car which will eat the paint.
Böldüğüm için özür dilerim ama benzin istasyonuna daha ne kadar yolumuz kaldığını biliyor musunuz?
I'm sorry to interrupt, but do you know how long it is until the gas station?
Williamsburg köprüsünde bir benzin kamyon sıkışmış diyorlar.
They say that there's a gasoline truck stuck on the Williamsburg Bridge.
Benzin tankında bir tür patlayıcı olabileceği söylentileri var.
We have unconfirmed reports that there may be some sort of explosive device in the gasoline tank.
Bakkalda veya benzin istasyonunda?
A convenience store or a gas station?
Bir benzin istasyonu var. Anayolun üzerinde...
There's a gas station, on the highway...
Tamam, bir de benzin...
Okay, and the gas is...
- Benzin lâzım.
We need gas.
Evet ama son uğradığımız benzin istasyonunda...
Yeah, but, at the last gas station...
Sevişmeye kaptırıp benzin almayı mı unuttun?
Did you just pass gas while we were making love?
Peki, benzin için doğru yönde miyiz bunların hepsini planladın değil mi?
Well, we're going in the right direction... for gas. You got it all figured out, don't you?
Buradan 60 kilometre, bir benzin istasyonu.
60 kilometers from here, a petrol station.
Sen benzin danışmanısın.
You're a gas consultant.
Silindir kapağının contası kırılmış. Üç bujiyle radyatör telef. Benzin yok.
Board has melted butt three plugs that do not work, damaged radiator and lacks gasoline.
Shotover yolundaki bir garajdan alınan benzin ve motor yağı makbuzları.
For petrol and motor oil from a garage out towards Shotover.
Dün üç teneke benzin sattım.
Sold three cans of oil yesterday.
Benzin istasyonlarında durmayın. Bir şey almak isterseniz nakit kullanın. Kredi kartınızı kullanmayın.
Don ´ t stop at gas stations, if you want to buy something, pay cash, don ´ t use your credit card.
- Tamam, ben de gidip benzin alayım.
- Okay, I'm gonna go and get gas.
Evinizin ilerisindeki benzin istasyonunu yönetiyor.
He runs the gas station on the way out to your place.
Eminim oradan birçok kez benzin almışsınızdır.
I'm sure you've filled up there a bunch of times.
Yani bir süre benzin alacak başka bir yer bulsanız iyi olur.
So you're probably going to want to find a new place to fill up for a while.
- İçine hiç benzin koymadın mı?
- You didn't put any petrol in it?
Benzin yok mu?
No petrol?
Benzin deposuna işersin.
Pee in the gas tank.
Peter, tüm gece yoldaydık şu benzin istasyonuna gir hem tuvaleti kullanırız hem de bacaklarımızı açarız.
Oh, Peter, we've been driving all night. Pull over to that gas station. We can use the bathroom and stretch our legs.
Şu benzin istasyonunda depoyu dolduralım.
So let's fill up at that gas station.
- Benzin gibi bir şey.
- It's like gasoline.
Ceset ve araba üzerlerine benzin dökülmüş haldeydi.
The body and the car were doused in gasoline.
Benzin göstergesi beyaza dayanmış.
We're on the white bit of the petrol meter.
Endişelenme. Araba üreticilerinin ve benzincilerin yaptığı bir hile daha fazla benzin satmak için.
Don't worry about that, that's a con, by car makers and oil people, to get you to buy more.
Benzin deposuna işedim ben de.
I pissed in his gas tank.
Bayan, penceremden baktım ve genç birinin, kırmızı bir Cavalier'in benzin deposuna işediğini gördüm.
Yes, ma'am. I'm looking out my window, and there's a young fellow urinating in the gas tank of a red Cavalier.
- Benzin için ön ödeme yaptın mı?
- Did you pre-pay for the gasoline?
Benzin.
Gas.
İster yanık bir tosttan gelsin, ister benzin veya bir leylak bahçesinden alabildiğimiz her koku, bir moleküller bulutundan oluşuyor.
Every odor we can sense, whether it comes from burnt toast, gasoline, or a field of lilacs, is a cloud of molecules.
Venüs'te Kimsenin kömür yaktığı ya da benzin canavarı araçlar kullandığı yok.
No one is burning coal or driving big gas-guzzlers on Venus.
Benim de bir tane vardı, çalıştırıp yola koyulduğun an yarım depo benzin biter.
Oh, I had one like that... fire it up, back it out of the driveway, you're down half a tank. - Exactly.
- Benzin alıyoruz.
Gassing up the car.
Bu sabah benzin alıyordum.
Everything makes me hard.
Birileri benzin için paramız olmadığını fark etmeden buradan gidelim, olur mu?
Let's get out of here before they realize we have no money for gas, okay?