Bilemedim перевод на английский
3,677 параллельный перевод
Size söylemeli miydim bilemedim.
I didn't know if I should tell you.
Bunu hissettirmeden nasıl sorayım bilemedim.
I-I-I don't know how to ask this without asking.
Seni başka türlü nasıl görebilirim bilemedim.
I just didn't know how else to see you.
Bilemedim, belki bebek bizde kalır.
I don't know. Maybe we'll keep the kid.
Hormonlardan galiba. Bilemedim.
It's probably her hormones, I don't know.
- Garipse çok özür dilerim ama seninle nasıl iletişime geçeceğimi bilemedim ve sana yemek teklifinde bulunmak istedim.
Sorry if it's weird, but I didn't know how to contact you, and I wanted to offer to make you dinner later.
İlk yarıştığım motorumla bir noktaya kadar geldim, ancak motorun mu beni kısıtladığını yoksa benim mi motoru yeteri kadar zorlayamadığımı bilemedim.
I came to a point with that first bike that I raced, that I didn't know if it was the bike holding me back or me holding the bike back.
Cesedin parmaklarını taktığını görünce tiksinecek mi? Bilemedim.
Will he be disgusted when he finds you wearing the dead man's fingertips?
Soracaktım ama sormam uygun olur mu bilemedim.
I was gonna ask you, but I didn't know if it was appropriate for me to ask you.
Nereye gideceğimi bilemedim.
I didn't know where else to go.
Nereye gideceğimi bilemedim. - Sorun yok.
I didn't know where else to go.
Sesleri duydum, ne yapacağımı bilemedim. Bekledim.
I heard voices, I didn't know what to do, so I waited.
Onun duymasını isteyip istemediğini bilemedim.
I didn't know whether you wanted her to hear.
Ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do.
Onu nasıl koruyacağımı bilemedim.
How to protect her. Or if I...
Mesela, hmm, bilemedim, babam hala hayatta mı?
Like, um, oh I don't know, is my dad still alive?
- Ne yapacağımı da bilemedim.
- And I didn't know what to do.
Ona ne diyeceğimi bilemedim.
I just didn't know what to tell her.
Ne düşüneceğimi bilemedim.
Just didn't know what to think.
Başka kimi arayacağımı bilemedim.
I didn't know who else to ring.
Odadaki eşyaları ne yapacağımı bilemedim bu yüzden onları oturma odasına koydum.
I don't know what to do with stuff in the bedroom, so I just threw them in the living room.
Panikleyip kaçmaktan başka ne yapacağımı bilemedim.
I didn't know what to do except... Panic and run.
Bilemedim.
I don't know.
Bu kadar pislik olacağını nasıl bilemedim?
Hey, Vex! I never knew you are such an asshole.
Beni Henry'in peşinden yolladığı için ona mı yoksa bana mı kızdığın bilemedim.
I didn't know if maybe you were mad at him for sending me after Henry or not.
Bilemedim ki. Kurtboğana ne dersin?
I don't know, Wolfsbane, perhaps?
Başka ne yaparım bilemedim.
I didn't know what else to do.
Başka nereye gideceğimi bilemedim.
I didn't know where else to go.
Bilemedim, Arapçan nasıldır?
I don't know- - how's your Arabic?
Onu açtı ve sonra bana baktı ve bana göz kulak ol dedi ben de ona baktım ve ve düşüneceğimi bilemedim çünkü evde bir şey olduğunu biliyordum.
And she opened it, and she looked at me, and, um... [Voice breaking] She says, we're gonna take care of this. And I just looked at her, and I just didn't know what to think, because I knew.
Bilemedim ki.
I don't know.
Dostum, dinle... Düğünde uçacak güvercinler erken geldi. Ben de nereye koyacağımı bilemedim.
Hey, buddy, listen, the wedding doves got here early, and I don't know where to put'em...
Kinizminden dolayı güceneyim mi yoksa güveninden dolayı gururlanayım mı bilemedim.
Um, I don't know whether to be offended by your cynicism or flattered by your confidence.
Kendi gücüme güvensem bile güvenimi kazanmış yoldaşlarımın kararlarına da güvensem sonunda ne olacağını hiçbir zaman bilemedim.
I can believe in my own abilities or the choices of companions I trust. But no one ever knows how it will turn out.
Fikrimi belirtme gereği var mı bilemedim.
I didn't know whether to declare myself.
Kusayım mı baygınlık mı geçireyim bilemedim.
I don't know if I'm supposed to swoon or barf.
Ne yapacağımı bilemedim.
I don't know what to do.
Başka kimden yardım isteyeceğimi bilemedim.
I do not know Who else I'd ask.
Ah, bilemedim. Belki biraz ensestten uzak durmalı.
Oh, I don't know, maybe lay off the incest a little bit.
- Bilemedim.
- Ooh, I don't know about this.
Bunların benimle ne alakası olduğunu bilemedim.
Well, I don't know what that has to do with me.
Ya da içecek ve tatlıdan mı başlasak? on drinks and desserts... Bilemedim.
I'd be lost.
Ayrıca meslektaşlarımıza ilişkimizi nasıl anlatacağımı da bilemedim.
Also, I didn't know how to explain our relationship to my colleagues.
Armamı söktüm çünkü o şekilde sana nasıl yardım edeceğimi bilemedim.
I ripped that flash off because I didn't know how to help you that way anymore.
Kadına ne diyeceğimi bilemedim.
I didn't know what I should tell her.
Ona cevap vermek istedim ama nasıl yapacağımı bilemedim.
I want to reply to him, but I don't know how.
Ne yazacağımı bilemedim.
Uh... I just...
Özür dilerim, nasıl söyleyeceğimi bilemedim Mike.
Look, I'm sorry, I just didn't know how to tell you, Mike.
Bilemedim şimdi.
I don't know.
- Ona ne diyeceğimi bilemedim.
I didn't know what to say to him.
Nereye gideceğimi bilemedim.
I didn't quite know where to go, and before I knew it, I was, uh...
bilemem 161
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemezsiniz 26
bilemeyeceğim 25
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemiyorum ki 20
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemezsiniz 26
bilemeyeceğim 25