Boo перевод на английский
3,954 параллельный перевод
İyi misin?
You okay, boo?
Bööö!
Boo.
Ü-hü.
Boo-hoo.
Ü-hü-hü.
Boo-de-hoo.
- Kim beni kontrol edecek, Ian?
Who gonna check me, boo?
- Yuh be, yuh!
Boo, ray, boo!
Bir dolar bağırtır beni deli gibi bebeğim.
A dollar will make me holler, honey boo boo child.
Gözlerim yaşardı!
Oh, boo-hoo.
Sorun yok miniğim, geliyorum.
It's okay, Boo-boo. I'm coming.
- Anneciğim, bal isterim!
Honey Boo Boo! Stop it.
Üstüme bal sürüp bağırmaya başladım : "Anneciğim, bal isterim!"
I got honey on me, I'm yelling, "Oh, Honey Boo Boo!"
Harikaydı dostum.
Boo-ya, dude!
O yüzden mi surat asıyorsun mızmız bebek?
Is that why you're pouting, big baby boo?
Tam olarak nereden bıçaklayacağını biliyormuş.
He knew exactly where he was stabbing. Boo-yah!
- Boo-Yeah!
- Boo-yeah!
Az önce "boo-yeah." mi dedin?
You just said "boo-yeah."
Boo.
Boo.
Boo'dan çekinmiyorum.
Nah, I'm not worried about Boo.
Eminim, "Bastır Boo" diye bağıracaklardır.
Now, I'm sure they'll start out shouting, "Go, Boo."
Ama sizi temin ederim, yarışın sonunda, "Boo-hoo-hoo" diye ağlayacaklar.
By the end of the race, I assure you they'll be crying, "Boo-hoo-hoo."
Sıkıcı! Seni yuhalamaya başlamak üzereyim.
- I'm about to boo you.
- Agla hadi.
- Oh. Boo-fucking-hoo.
Huskyleri yuhalayın.
Boo, Huskies.
Artık işler değişti 60'lardaki Jayceess lanetli evi gibi sen içeri girdiğinde adamlar sadece üzerine atlayıp "Boo!" demiyorlar.
Jaycees haunted house is in the'60s. You walk around and guys jumped out and said, "Boo."
Tamam.
Boo-ya! Okay.
Mutfağa git ve anneye bi ıslak bez getir. Bende poposunu silebiliyim.
Go in the kitchen and get Mommy a wet paper towel, so I can clean up his boo-boo.
Tavuğa'kış'demeden takımda olacaksın.
You'll be in the team before you can say "boo" to a goose.
Yuh.
Boo.
- Beni de aldattı!
Oh, boo-hoo!
Aman be aman.
Boo-friggin'- hoo.
Selam aşkım!
Hey, Boo!
Sıcak tarakları boykot etmek seni siyahi insan uzmanı yapmaz dostum.
Boycotting hot combs don't make you an expert on colored people, Boo.
Değil mi? Bir sürtük doğrudan kafasından düz yerli saçı uzattıysa, bu zırvalığı ödemek için kesenin ağzını açmamıştır, ama bu zaten sizi ilgilendirmez.
If a bitch could grow straight Indian hair directly out of her own head... she wouldn't have just overdrafted her account paying for this shit... but that ain't your business, Boo-Boo.
Bu "kanka" şeyi de nedir?
What is with all this "Boo" stuff?
Bir sürtük doğrudan kafasından düz yerli saçı uzattıysa, bu zırvalığı ödemek için kesenin ağzını açmamıştır, ama bu zaten sizi ilgilendirmez.
If a bitch could grow straight Indian hair directly out of her own head... she wouldn't have just overdrafted her account paying for this shit... but that ain't your business, Boo-Boo.
Peki. İşleri yoluna koymak için bir haftan var dostum.
Well... you got a week to put this thing together, Boo-Boo.
- Hadi ama o daha bir çocuk.
- Boo! - Come on, leave the baby alone.
" İşten atıIdım.
" Boo-hoo, I got laid off.
Böö!
Boo.
Cookie kemerin altın mücevherleriyle hayatının geri kalanını geçindirirdi.
Cookie could live off its golden jewels for the rest of his life. Boo!
Buu
Boo.
Tam üstüne bastın!
Peek-a-Boo!
Kaltak.
Boo.
Alay edilmekten korktun.
You scared of boo.
Bir yerimiz uf olduğunda yara bandı yapıştırdığını, değil mi?
Put Band-Aids on our boo-boos? Right? Yeah?
- Sahtekar!
Boo!
Boo-yeah!
Got some hairs.
- Ölüyor bu.
- He's dyin', boo.
Selam kanka.
Hey, Boo.
Maya...
BOO!
Boo.
Ooh.