Béla перевод на английский
6,603 параллельный перевод
Buraya her sabah yürüyerek gelip öğleye doğru Detroit'teki Bob'la ve ikiye doğru da Los Angeles'taki Pete'le görüşmeler öncesinde işleri güç bela hallediyorum.
I'm walking into this office every day and I barely get ahead of things before I get Bob from Detroit around noon and Pete from LA around 2 : 00.
Güç bela tepki veriyor.
He barely responds.
Ne bela çocuk.
That fucking kid.
Başınıza bela olur bu.
This one looks like she's going to be trouble.
Herhangi bir bela istemiyoruz.
We don't want any trouble.
Bela.
There's trouble.
Buraların tek Yedi Bela Hüsnü'sü benim sanıyordum.
I thought I was the one supposed to be getting in all the trouble around here.
Tüm bu "bela" için sana bilgi verebilirim.
I have some information that might help you with all that trouble.
Ben başıma bela alamam.
I can't get in any trouble.
Neden sürekli başımıza bela açıyorsun?
Why you always put us in trouble?
Ona bela getirirsen o zaman ben senin canını bağışlamam.
... if she faces any trouble " ... then you won't be spared.
Onun bilerek başına bela olduğu kanıtlanmıştr
It has been proved that she is a known troublemaker.
Oylamaya gidilmesi lazım, ama sizi uyarıyorum, bela almadan sıyrılabiliriz.
Have to go to a vote, but I'm warning you, we can do without trouble.
Bela değil ki bu, hainlik.
This isn't trouble, it's mischief.
Acıklı ve öfke dolu anlar yaşanırken MMD elçileri zor bela - salı günü toplu şekilde işbaşı yapılmasında anlaşmaya vardı.
Amongst scenes of bitterness and anger, NUM delegates voted narrowly for an organized return to work on Tuesday.
İş yapmayı denedik ama 3 yıldır zor bela kar ettik.
- [Speaking native language] We tried to make the business work... three years barely making a profit.
Gidip kadının başına bela olacaksan seni durdurmam.
I did. If you want to go back and haunt her, I can't stop you.
Bela.
Trouble.
Bela istemiyorum.
I'm not looking for trouble.
Yoksa, başımıza bela gelecek.
Otherwise there will be trouble.
Başına bela olduğum için üzgünüm doktor.
Sorry to give you so much trouble, doc.
- Derdim şu asker oğlan başımıza büyük bir bela aldın. - Öyle mi?
- My problem, soldier boy, you just caught us a gigantic, flaming ball of crap.
Büyük bela.
Big trouble.
Bela istemiyorum.
I... I don't need any trouble.
Bela istemiyoruz.
We don't want trouble.
Bela istiyor musun?
You want trouble?
Senin yüzünden başıma bir çok bela geldi, ve boğazına dayalı bir kılıç var, bence cevap vermelisin.
I think I have taken some trouble for you here, and there is a blade at your throat, so I should answer.
Başıma çok bela oldun.
You've been a lot of trouble.
Pardon, Bela...
Sorry! , Trouble,
Hayır, "Eğer onun başına bir bela gelirse seni öldürürüm" kısmını unuttun.
No, you left out, "if you get her in trouble, I'll kill you."
Başımıza bela almadan kurtulduğumuz için müteşekkir olmalıyız. - Şimdi gerçekçi olmamız lazım.
And we should be grateful to have escaped with our skin.
- Bana bela olmaya mı geldin kızım!
Don't you come here making trouble for me, girl!
Başına bela açılmasını hak eden birileri varsa o da onlardır diye düşündüm.
I figured if anybody deserved to get in trouble, it was them.
Benim başımdaki bu bela, hem seni hem de müttefiklerini yerle bir edebilir.
What I possess would lay waste to you and your Alliance.
Hey, bak şuan ben baya susadım ve bela istemiyorum tamam mı - cidden?
Hey, look, I-I'm really dehydrated right now and I don't want any trouble. - Seriously?
- Hannah'in ruhu sana bela oldu, buyüzden hannah'nın yaşında birisiyle konusmak onu rahatlatıcaktır
- Well, Hannah's spirit has been troubling you, and speaking with someone her own age will help relax her.
- ona bi el sür başına bela alırsın.
- Lay a hand on him and there's Gonna be trouble.
Bela istemiyorum.
I don't want any trouble.
Alex anlamadı ama ben kılıçlı hatunun bela çıkaracağını anlamıştım.
Alex didn't get it. See, I knew the chick with the sword was bad news.
Başına ciddi bir bela açmak istemiyorsan buradan uzak dur.
Stay out of there unless you want real trouble.
Gerçeği ne kadar saklarsam sonra başıma bela olacak.
The longer I hide the truth, the bigger it's gonna blow up in my face.
Şimdi ayağa kalkıp, başına bela almadan buradan defolup gideceksin.
Now you're gonna get the hell up, and you're gonna get your ass out of here before you really get hurt, bro.
Gerçek dünyadaki saldırılarından güç bela kurtulduk.
We barely survived his real world attacks.
Bela arıyoruz.
We're asking for trouble.
Bütün sırlar başımıza bela açar.
All secrets do is cause trouble.
Jen, bu tür güçler beraberinde büyük bela getirir.
Jen, this kind of juice comes with a heavy price.
Şu Meeseeks'ler, başa bela resmen.
Ugh, these Meeseeks, huh? Kind of a handful.
Büyüdün de başıma koca bir bela oldun.
You're growing into a real big thorn straight up into my ass.
Başına sürekli bela açıp duruyor.
He takes off at any sign of trouble.
Liseyi güç bela bitirmişler.
These kids are barely out of high school.
İyi bir polis olduğunuzu söylüyorsunuz ancak bela hep bir şekilde sizi buluyor gibi görünüyor.
You say you're a good cop, but trouble always seems to find you somehow.