Böy перевод на английский
123,288 параллельный перевод
Sadece erkek homolar.
Boy homos only.
Ayrıca filmde çocuk gibi.
And he looks like a little boy.
Şu Backstreet Boy'a söyle, mor şortunu çıkarırsa bir şeyler düşünürüz.
Tell Backstreet Boy to take his purple shorts off, then maybe we'll talk.
Çocukken en sevdiğim ikinci şekerdi.
My second favorite candy when I was a boy.
Yandık.
Oh boy.
Hiç genç bir erkek olmuşluğum yok ama kart oyunlarını seviyormuşsunuz.
I have never been a young boy, but I hear they enjoy card games.
Kulağa heyecanlı geliyor.
Sounds exciting. What'd I tell you, Georgie boy?
Eobard Thawne'ın sahip olacağı demek istiyorsun.
You mean Eobard Thawne. You're just his errand boy.
Hadi Georgie.
Come on, Georgie boy.
Evet, çünkü bir zamanlar o hayal küçük bir çocuk için dünyalara bedeldi. Ve o çocuk hala hatırlıyor.
Yes, because a long time ago that dream meant the world to a little boy, and he still remembers.
Yani, o üniversite kardeşliği üyesi çocuk süper kahraman mı olmak istiyor?
Wait, so that frat boy wants to be a superhero?
Küçük bir oğlan.
A little boy.
Ve bu sabah şu parktaki küçük çocukta sendin.
And you were that little boy in the park this morning.
İlk olarak, senin taklidini iyi yapmış ve ikinci olarak tam zamanında vardın.
First of all, boy, did it do a good impression of you, and second, you got there just in time.
Benim canım oğlum.
Oh, my beautiful boy.
Benimle boy ölçüşemezsin, bunu kendin de biliyorsun.
There's no contest between you and me, and you know it.
- Merhaba, tatlı çocuk.
- Hello, sweet boy.
Mon-El, bir büyük boy bira alabilir miyim?
Hey, Mon-El, can I grab a pint?
Bu kötü çocuk sayesinde Köleciler'in Ayı'ndaki kurtarma görevinde, kaçıkları ısı görüşlediğini hatırlarsın.
So, you may remember heat-visioning the bonkers out of this bad boy back on the rescue mission to Slaver's Moon.
Zavallı tatlı çocuk sırf özgür iradeyi kaldıran küçük rahatsız edici bir yan etkiden dolayı aslında bütün şeyi hurdaya çıkarmak istedi.
The poor, sweet boy actually wanted to scrap the whole thing just because of a pesky little side effect that removes free will.
Pretty Boy Floyd bile Supergirl'le tanışmamıştı.
Hey, not even Pretty Boy Floyd got to meet Supergirl.
Çocuğu Bay Olsen'ın mı sorgulamasını istiyorsun?
Are you saying you want Mr. Olsen to question the boy?
Gün boyu senin, annesi neredeymiş öğren.
Take the day, see if you can find out where the boy's mother is.
Ben de, belki bunu yapabilirsem anneme ve dünyaya onun kadar iyi olduğumu kanıtlayabilirim diye düşündüm.
You know, I... I just thought if I could make this work, I would prove to the world and to my mother that I was as good as the golden boy.
- Nasıl? Bu yaramaz çocuk sizi koruyacak.
This bad boy is gonna protect you.
Küçükken seni yatırdığımda beni daima seveceğini söylerdin.
When you were a boy and I would put you to sleep at night, you used to say to me that you would always love me.
Uzaylı bir çocuk...
There was this little alien boy...
Ama ben oğluma eve dön dedim.
But I just wanted my boy to come home.
Harika çocuk da burada.
The boy wonder is here.
Sonra orta boy kütükler gelir.
Then medium-size logs after that.
Kayıp çocuk hakkındaki mesajını aldım.
I got your message about the missing boy.
Baksena, Su çocuga.
Look at you, boy.
hevesli çocuk.
Eager boy.
Simdi, senin sadece tek seçenegin vare, evlat.
Now, you only have the one choice, boy.
Baba, eskiden burada yaşayan küçük bir çocuk mu vardı?
Dad... was there a little boy who used to live here?
Yani sen eskiden evimde yaşayan küçük çocuksun.
So, you're the little boy who used to live in my house.
Oğlum gibi sevdiğim çocuğun iç açıcı hikayesini nasıl gizlerim.
How dare I deny my daughter the heartwarming tale of the boy I loved as a son...
Bayanlar ve baylar, burada Hollow'un bir uşağı var.
Ladies and gentlemen, we have here an errand boy of the Hollow.
Ayrıca senin adamın Dominic'in Hollow'un rahibi olduğunu söyledi.
He also said your boy Dominic was an acolyte of the Hollow.
Ama iş uygulamaya geldiğinde her zaman önce şiddetin yüzü olursun.
You may talk a big game, but when it comes down to it, you'll always be a poster boy for violence first.
Bir çocuk.
A boy.
- Diğeri erkeğe benziyor.
- Other one looks like a boy.
Birkaç beyaz oğlan CD'si de veririm.
And I'll add some white boy CDs.
SATILIK
Let's take a look at this bad boy.
Bir kız, bir oğlan.
- Two. Girl and a boy.
Bak sen.
- Mm-hmm. - Oh, boy.
Günün birinde senin de bir oğlun olacak.
You know, someday you're gonna have a little boy.
Johnny adamını sevmiş.
Johnny liked your boy.
Kızlar, bütün bir gününü babasının inek pisliği temizlemesini izleyerek geçirmiş bir çiftçi çocukla öpüşmeden kendinizi asla tanıyamazsınız.
Girls, you have not lived until you find yourself in a lip lock with a farm boy who spent his afternoon watching his daddy's cows hump.
Erkek olursa ona Arry diyelim ve kız olursa Candace diyelim.
If it's a boy, let's name'em'Arry a... And if it's a girl, I'll name her Candace.
- Haklıymışsın, ebeveynlerin kesinlikle pasif agresifler.
Boy, you were right, your parents sure are
böyle 531
boyle 17
boyd 73
boya 43
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
boyle 17
boyd 73
boya 43
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böyle bir şey yok 21
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle bir şey olmayacak 25
böyle konuşma 236
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle gelin 49
böyle mi 243
böyle bir durumda 32
böylesi 17
böyle bir şey olmayacak 25
böyle konuşma 236
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle gelin 49
böyle mi 243
böyle bir durumda 32
böylesi 17