Carrion перевод на английский
190 параллельный перевод
Seni ikili oynayan köpekbalığı.
Why, you double-crossing carrion shark.
Yarın ay doğarken, akbabalara leş olacaksın!
By moonrise tomorrow, you will be carrion for the vultures.
Bu leş herif beni öldürsün mü istiyorsun?
Or do you want this carrion to kill me?
- Kara çıyan.
- Carrion!
Atın bu leşleri nehire.
Throw this carrion in the river.
En son parçan kalana kadar, köpeklere yedireceğim, Moğol. Bakalım o zaman da bu küstahlığını sürdürebilecek misin, yoksa diz çöküp yalvaracak mısın?
And each carrion piece, hour by hour and day by day, shall be cast to the dogs before your very eyes... until they, too, shall be plucked out as morsels for the vultures!
Çamur hamalları, bu leşi akbabalara atın.
You, mud-carriers, throw this carrion to the vultures.
Sineklerin ve kenelerin leşlerle beslenip, hastalık yayması mucize miydi?
Was it a miracle that flies and lice should bloat upon their carrion and spread disease in both man and beast?
Her şeyin onun için leş gibi tadı olduğunu söylüyor.
Everything he says tastes like carrion to him.
Bunların leşi çıkmış!
Carrion!
Biz seni buraya kadar Polonyalılarla savaşacağız diye takip ettik. Çürümüş cesetlerin üzerindeki leş kargaları gibi beklemek için değil.
We followed you here to fight the Poles, not to wait like carrion crows over a rotting carcass.
Ölü bir oyuncu leşten başka bir şey değildir.
A dead player is nothing more than carrion.
Killer Kid'in cesedi bir leş kargasından daha değersiz çünkü.
A dead Killer Kid is worth much less than a piece of carrion.
- Seni rezil leş kargası.
- You dirty carrion.
Bu adam tek başına tüm ülkeyi leşlerden kurtarıyor.
This man cleanses the whole country from carrion all on his own.
Kuşlar leş topluyor.
The carrion birds are gathering.
Bir leş yiyici!
Carrion-vulture!
Her nasılsa çöp toplayıcılar ve leş yiyiciler çölün çirkin insanlarıdır sadece görünüş bakımından değil, karakter bakımından da.
Somehow the scavengers and the carrion-eaters are the unbeautiful people of the desert not only in looks, but also in character.
Sadece hayvan leşi var.
Only carrion in there.
Haşmetli annesi, herhangi bir sevimli çocuğun annesini beğenir göklerden inen şişko güzel leş parçaları.
Majestic mamma buzzard, like any lovely kid's mother... swoops down from Heavens with a nice fat piece of carrion.
Ey Melik, bizler kendi yaptığımız odundan ve taştan putlara tapan, leş yiyen, fuhuş yapan kan bağlarını hiçe sayan, cahil bir topluluktuk.
Your Majesty, we were people being unaware of, we venerated wood and stone idols, eaten the carrion, made adultery and broken the blood ties.
Keseli sansar bir leş bulmuş.
The quoll has found some carrion.
Üzülme, bunun gibi çok kuş var.
Don't be upset, we've got loads of carrion like this.
Güneş bir köpek ölüsünde kurtlar üretiyorsa eğer... bu leşi öpmeye değer. Bir kızınız var mı?
For if the sun breeds maggots in a dead bitch - it's worth the carrion to kiss it.
Siz hepiniz eğer isterseniz bu kokuşmuş yerde yiyebilirsiniz.
You all can eat here at Carrion Towers if you like. I can find better stuff than this at the market.
Leş kokusunu nasıl da alıyorlar.
They smell carrion.
Güneş köpek leşini öptüğünde... kurt ürediğine göre...
For if the sun breed maggots in a dead dog... being a good kissing carrion...
Bana kalırsa, yüz yıldan sonra, leşler hatıraya dönüşür.
As far as I'm concerned, after a hundred years, carrion becomes memorabilia.
Önce onu "ceset taşıma" olarak anladım, sandım ki uçağa ölü geyik getirdiler.
First time I heard "carrion", I thought they were going to bring a dead deer on board.
Akbabalar gibiler!
They're carrion, all of them!
Sayısız kutsanmamış yıllar boyunca parlayan beyaz kemiklerle dolmuş devasa katran karası bir çukurdan yukarıya doğru akıp yuvarlanıyorlardı.
"spill and tumble upward... " out of an enormous carrion black pit... " choked with the gleaming white bones...
- Leş kargalarıyla muhatap etmeyin beni.
- Oh, no, not the carrion eaters. - Bon appetit.
Pak'ma'ra nedir? Leş yiyiciler.
Carrion eaters.
Pisliklerine adımı karıştırma, yoksa yemin ederim seni kurumuş ağaçların gibi budarım. Yanındaki bu soytarı hiçbir şekilde aramıza girmeyecek!
Keep your stink off my name, or by God, I will clip you as close as one of your gelded trees, and this carrion you keep will not come between us!
Güneş bir köpek ölüsünde kurt üretirse,... leşleri bile gebe bıraktığına göre...
For if the sun breed maggots in a dead dog being a god kissing carrion.
Ceset yiyorlar.
And they're carrion eaters.
Seni görmek istememin bir sebebi de ceset yemenize rağmen sürekli olarak diğer türlerin bakterilerine maruz kalmanız ama bunlara karşı bağışıklığınızın olması.
One of the reasons why I wanted to see you is that even though you are carrion eaters so that you're constantly being exposed to alien bacteria you seem almost impervious to outside infection.
Onlar, öncelikle leşçildirler, ölü hayvan bulmak için kıyıları tararlar, fakat böylesi küçük adalarda, leş bulmak için büyük bir baskı altında kalırlar.
They are primarily scavengers, combing the beaches for dead animals, but on such small islands, they are always under pressure to find more carrion.
Sonunda o hastanenin rutubetli zindanlarında ölüp gittiğinde leşini orada fareler ve solucanlar yesin diye bırakın.
And that when at last he perishes in the dank bowels of your institution that he be left as carrion for the rodents and the worms.
Kuzgun leş yiyen ölü ve çürük şeylerin çektiği bir kuştur.
The raven is a carrion bird... attracted to death and decay.
Basın leş kargaları gibi üşüşecektir.
This pans out, the press is gonna feed on this guy like carrion.
Çayırlıkların dışında, leşler çabucak leşçilleri çeker.
Out on the savannah, carrion is quick to attract scavengers.
Onlar otobur olabilirlerdi fakat ara sıra menülerine leşleri de ekleyeceklerdir. Ve bunu yaptıklarında onları hiçbirşey yollarından alıkoyamaz.
They might be herbivores, but they will occasionally go for carrion to supplement their diet, and when they do, nothing gets in their way.
BAK ONA
A flock of buzzards sittin on a fence discussing the price of carrion.
Bu bir eskici evi.
It's a carrion house.
Bu onu böceklere karşı korumuş.
Protecting her against insects and carrion, maybe.
- Onları hiç düşündün mü? - Bir dakika, Joss!
- You'll see, carrion!
Kaldırın onu ordan.
Rid us of this carrion!
- Adi leş kargası!
- Dirty carrion!
Düzenbaz!
- Thieving carrion!
Leş yiyorlar, kan içiyorlar.
Carrion eaters, you know, blood drinkers.