Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ C ] / Colored

Colored перевод на английский

1,707 параллельный перевод
- Bakır rengindeydi.
It was copper-colored.
Parlak renkli bir araba gözlerimi acıttı!
Where were you? A brightly-colored car hurt my eyes.
Mavimsi renkli bina.
It's a bluish-colored building, too.
Orta grafikte daha iyi görünmesi için kırmızı ile boyadığım çıkıntı muhtemel bir uçak çarpması gibi gözüküyor fakat verileri inceleyen bilim adamları çok yüksek frekansta oluştuğunu belirttiler.
The blip in the middle graph, which I colored red to make more visible, appears to be a possible airplane crash, but the scientists who analyzed the data claim that it occurred at too high a frequency.
Bu delik siyah, yangın alevleriyle parlak renk almış değil.
This hole is black, not brightly colored with flames from a fire.
Boyadım.
I colored it.
Bağırsak iltihabı kadar yakın.
Rose-colored glasses.
Renkli hindistan cevizi ile üzerini süslüyoruz.
These are colored sprinkles that we decorate them with.
İncelediğin tüm bu oyuncular siyah, Don.
Every one of these players you're looking at is colored, Don.
Renkleri siyahsa, varsın olsun.
Now, if they're colored, well, fine.
Siyahi çocuklar.
They're colored boys.
- Siyah mı dedi?
- Did he say "colored"?
Ne zamandır zenciler okulu olduk?
Just when did we become a colored school?
Siyah mı, yoksa renkli diye mi çağrılmak istiyorsunuz?
Do you guys wanna be called colored or black?
Haskins ve zenci oyuncularıyla sorunum var.
But I got a little problem with Haskins and all the colored boys he's playing.
- - 52. GÜN - - - Teşekkürler, Efendim.
We used to get suckers to invest in colored gemstones... and when they went to sell them, they found out they weren't worth all that much.
Ama, eldivenleri aldığımız o boktan dükkanda sadece açık renk vardı.
But that shit-ass store where we got the gloves only had light-colored ones.
Polis, yeşil renkli Camaro'yu aramayı sürdürüyor.
The police are looking for a cream-colored Camaro.
Renkli donlar giyip etrafta hoplayan başka bir avanak buluruz.
We'll get some other sap to jump around in colored underwear.
Ama ben su kan rengini alıncaya kadar yıkamaya devam ettim!
But I just went on until the water was colored with blood.
Siyah birisiyle aynı odada kalmaya itirazın var mı?
You got any objection to rooming with a colored man?
Şamdan ve biraz hafif müzik bul... Belki renkli ışıklar.
Get some candles, some soft music... maybe some colored lights.
Renkli insanlarla yolculuk ettiğini daha önce görmemiştim, Willie.
I didn't see you as trucking with colored folk, Willie.
Güneşten korur, adamım.
Colored up our shades, man.
" Stuart yakalandığında üzerinde, Mavi bir pantolon, renkli bir gömlek ve kahverengi mont giyiyordu.
" When Stuart fell, he wore blue pants, a light-colored shirt and a brown coat.
Hayır, bu derimin rengiyle aynı ; ben doğduğumda belimdeydi!
No, this skin colored elastic band I was born with around my waist!
"İşte bir renkli ışık ve burada da..."
" Here's this nice blob of colored light, and I see there's...
Kişinin akli yaşamı, acının tarafından kontrol altına alınır öyle ki algıladıkları her şey acı ile boyanmış olur.
The person's mental life... becomes dominated by pain... such that everything that they perceive is colored by the pain.
- Şu zenci adamı varsayalım...
- Take that colored fellow- -
Burada pas renginde damlalar var... göğsünde ve omzunda.
Rust-colored droplets here... On the chest and the shoulder.
Hayal gücüm o şekilde davranmaya karşı direniyor. Adam Odell'e yetişecek bile olsa o zamana kadar renkli derili biri için at koşturduğunu anlayacaktır.
My imagination resists the approach, in that however quickly he might catch Odell, until he did, the man would know he rode in the service of a colored person.
6-7 yıldır boyama yapmadım. Ama bu beni geçmişe götürdü.
I haven't colored in six or seven years, but that takes me back.
Üst kısmı pembemsi ipek tül, üzerinde kristal boncuklar var.
The bodice is this blush-colored silk tulle, and it has all these little crystal beads on it.
Anlaşılan renkli, eğitici, etkileşimli ve parlak oyuncak bolluğunu eve saçılmış göremeyişimin de nedeni bu.
Presumably, it's why I don't see an abundance of brightly colored, stimulating, interactive plastic toys strewn around the home.
Termal görüntü göğüslerini buz kadar soğuk gösteririr ki bu sahte anlamına gelir. Muhtemelen sütyenine eklenmiştir.
All right, looks like she's wearing a wig, colored contact lenses.
Birbirimize hep yakın olduk.
Rose-colored glasses.
Kurban onu bulduğumuzda turkuaz renginde çoraplar giyiyordu.
The victim was wearing aqua-colored socks when we found her.
Evet, erkeklerin dudaklarını farklı... renklerle boyamış kızlarla oral... seks yaptığı bir parti oyunu.
Yeah, it's a party game where boys get the girls to wear different colored lipsticks while they have oral sex.
Benim bazı renkli insanlardan daha az mı çalışacağımı düşünüyorsun?
You think I'd work for less than some colored man?
"Siz bu parlak renkli rezaleti servis yapacağınızı sanıyorsanız, ki parasını ben veriyorum" Bunu tekrar düşünün!
" If you think you're serving that flesh-colored abomination, and I'm paying for it, you can think again!
Bana rengârenk dans sahneleri olsunda isterse çamurdan olsun.
Give me a brightly-Colored dance scene any day, huh?
Ulusal Renkli İnsanların İlerlemesi Birliği anlamına geliyor.
That stands for the National Association For The Advancement Of Colored People.
Ayrıca, bence, "Renkli İnsanlar" yerine...
And quite frankly, I always thought they should change "Colored People"
ve sana şeftali rengi gömleğini giymeni söylememiş miydim?
And didn't I tell you to wear the peach-colored shirt?
Eli gördüm ve gözlerimle takip ettim, ve elin hareketi doğrultusunu takip ettiğimde tacizciyle benzer renkli giyinen birisini gördüm....
I saw the hand, followed the hand with my eyes, and when I followed the direction of his hand movement, a person wearing similar colored clothes was there...
"Benzer renkli elbise" dediniz.... fakat eğer gerçekten o anda eli takip ettiyseniz, bu aynı el olmamalı mı?
You just said "similar colored clothes"... but if you really followed the hand the whole time, wouldn't it be the same hand?
diye tanımlamanız gerekmez mi?
"the same colored" instead of "similar colored"?
"Benzer renkli elbise" diye tanımladınız çünkü elin görüntüsü bir anlığına kaybettiniz değil mi?
Didn't you describe it as "similar colored" because you lost sight of this hand for a second?
- Bir zenci.
One of them - a colored.
Pekala. Biraz yumuşak bir şey. Deri, amber hissi ve hayvani bir yanı var.
We are in the hot, surrounding,... copper and amber-colored touches, a wild and distinguished background.
Her renkli mıknatıs bir olayı temsil ediyor.
Each colored magnet represents an activity.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]