De olacağız перевод на английский
1,893 параллельный перевод
- Yarın Illinois'de olacağız.
- Tomorrow we are in Illinois.
Üç saatten daha kısa bir sürede Seattle'de olacağız.
We'll be in Seattle in less than three hours.
- Tamam, eğer siz ikiniz kendinizi buradan kurtarabilirseniz, biz Scully'de olacağız.
You'd hit on chicks? For real? All right, you know what?
Burada mutlu olacağımızı düşündüğünü söyledin ve ben de sana inanmak istedim.
You said you thought we'd be happy here, and I wanted to believe you.
Önemli olan, bu işi halledince, Simon nereye sakladıysa gidip kardeşini kurtaracağız ve ben de senin kahramanın olacağım.
What matters is, once I do it, you will get your brother back from wherever Simors got him hidden away, and I will be your big kahuna.
O zamanlar biraz sarhoştum ama hatırlıyorum. Sonsuza kadar birlikte olacağınızı düşündüğümü de hatırlıyorum.
I was drunk at the time, but I remember thinking you were going to last forever.
Biz de hazır olacağız.
And we'll be ready.
Yeni bulduğun gücü geliştirmelisin. Öğrencim, öğretmen olurken, ben de onun himayesinde kıvranıyor olacağım ve işler zora girdiğinde, hepimiz gerçek rollerimizin farkına varacağız.
You get to exercise your newfound power, I squirm under your thumb, resent the student becoming the teacher, and then push comes to shove and we all get to realize what our real roles should be.
İkimiz de sana borçlu olacağız.
We'll both be in your debt.
Doğu Beverly de tiyatro tarihi olacağız.
You got it, Antony.
Ne de bu kadar yakışıklı olacağınızı.
.. and you'd be this good looking..
Senden geriye bir şey kalmayıncaya kadar sen de çığlık atacaksın. Sonrasında ben ve karım artık özgür olacağız.
And you will scream until there is nothing left of you...,... and my wife and I will be free to pass on.
- Bir de arkadaş olacağız.
- We're supposed to be good friends.
Pekala, beyler, benimle saat 5'te Alderville'de buluşacaksanız, nakit getirin, ve diğer herşeyin tıkırında olmasına emin olacağım.
OK, gentlemen, if you will meet me at the Alderville at... five o'clock, bring the cash, and I'll make sure I have everything in place. Perfect.
Er ya da geç bizler de ikna olacağız, Jack.
We're all convinced sooner or later, Jack.
Endişelenme, biz de orada olacağız.
Don't worry. We'll be there, too.
Şirket de, çalışanlara canlarının istediği gibi dekore etme izni vermenin tehlikeli olacağını düşünüp kişiliklerinizi dört heyecan verici ve zararsız tema ile sizin yerinize ifade etti.
The company thought it would be too risky to let people do whatever the hell they wanted. So they have expressed your individuality for you... in four exciting and inoffensive themes -
Bu lanetli gezegen üzerinde sayısız çocuğum oldu ve hepsinin de cehennemi dünyaya getirecek kişi olacağını umdum.
I have sired many many many children on this godforsaken planet hoping that each would finally be the one who would bring about hell on earth.
Yarın gerçekten de bir aile olacağız.
Starting tomorrow, we're really are going to be one family.
Eğer senin sonun Bru-dog'la ve benimki de Liam'la olursa, Biz de kuzen eşleri olacağız.
I'm just saying that if you end up with bru-dog and I end up with liam, we'll be cousins-in-law.
Ben Mia'ya göz kulak olacağım, sen de kız yeğenime göz kulak olacaksın.
Deal? Deal.
Bu gece Beverly Hills'e gittiğimizde sakin ve kendimize hakim olacağız ve ben müdür şifremi kullanarak bizi içeri sokarken de sakin ve kendimize hakim olacağız.
We will be calm and collected when we go to Beverly Hills tonight.
Sonra, ben o anasını sevdiğimin mağazasını yakarken de sakin ve kendimize hakim olacağız...
We will be calm and collected when we use my code to get into the store and then we will be calm and collected when we burn that mother-Ioving store to the ground.
Bu gece Hendaye'de yarın da Bilbao'da olacağız.
We meet in Hendaye and go to Bilbao.
Sonucun yenilgi olacağı kesinse savaşa girişmek ne mümkün ne de mantıklı. - Başka planınız var mı?
It is not possible your lordship to give battle knowing defeat to be a certainty.
Shep'in klibini MTV'de yayınlattığımızda,... kesinlikle yıldız olacağım.
Not once we get Shep's video on MTV. I'm totally the star.
Zamanında orada olacağız lanet buzunla birlikte ki tek önemsediğin de o.
We're going to make it back in time with your damn ice, which is all you really care about.
Biz de dinliyor olacağız.
And with your permission, we'll be listening in.
Ben de sizinle kalacağım. Siyasi ve ekonomi danışmanınız olacağım.
I will stay your political and economic adviser.
Lindsay'de patolojik başarısızlık korkusu olduğunun farkına vardık bu nedenle ne zaman herhangi bir konuda başarısız olacağını hissetse...
We have deduced that Lindsay has a pathological fear of failure, so that when he anticipates he's gonna fail at something...
- İnsan kaynaklarına şikâyet edebilesin diye. Savi benim davalarımdan da alındı, şans eseri de o davalar senin şimdi. Biz de böylece çok daha fazla zaman geçirmiş olacağız.
So you could complain to human resources and get Savi kicked off all my cases, which, coincidentally, belong to you now, so we'll be spending a lot of time together.
Bazen, geriye dönüp de hayatınıza şöyle bir göz atarsanız, bazı anlar ön plana çıkarlar. Liseden mezun olduğunuz gün, düğün gününüz, baba olacağınızı öğrendiğiniz gün.
Sometimes when you look back at your life, certain moments stand out... the day you graduated high school, your wedding day, the day you found out you were going to be a father.
Yine de, hala geride sizin kafanızı da uçurabilecek birinin kalmış olacağına inanıyorum.
Yet I trust, there might be on left who can still to strike off yours.
Ve çok ama çok yazık olacak, çünkü mercanları kaybedersek, aynı zamanda karbondioksiti soğurma ve hapsetme yetilerinden de mahrum kalmış olacağız, hem de sonsuza dek.
And this is more than a pity, because if we lose the corals we also lose their ability to absorb and lock away carbon dioxide and we lose it for ever.
Siz bunu dinlerken, biz de bir Pub Quiz'de yarışıyor olacağız.
When you are listening to this, we shall be competing at a pub quiz.
Sana iyi bir kız bulacağız ve ben de düğününde olacağım.
We'll find you a nice girl and I'll be at your wedding.
Bu haftaki Central'a karşı önemli maçı ve bu Cuma günü saat 7'den gece yarısına kadar Aloha Dance'de olacağımızı unutmayın.
Don't forget about the big game against Central this week and the Aloha Dance this Friday from 7 : 00 to midnight.
Eğer Lutz ile buluşursa, biz de orada olacağız.
If he meets up with Lutz, oh, we are gonna be there.
Gerçekten de Fitch L-Z sınıfındaki çocukların daha iyi olacağını mı düşünüyordun?
Well, really, Fitch, do you honestly think that the L-through-Z kids would have been any nicer?
Ve ben de neşeli, şişman bir ana olacağım. Yedi çocuğum ve sayısız torunum olacak.
And I'll be a jolly, round matron with seven children and umpteen grandchildren.
Neyse, biz de böylece tanışmış olacağız.
Well, it's given us the chance to get acquainted.
Sonraki uçaklardan birine bineceğim. Ama yine de seni orada bekliyor olacağız.
means i'll be on a later puddle jumper, but we'll still be there waiting for you.
Demek ikimiz de Şükran Günü'nde çalışıyor olacağız.
So I guess we'll both be working thanksgiving.
Babam komşu olacağımız için ondan özür dilememi istedi. Ben de kabul ettim.
My dad asked me to apologize because we're going to be neighbors, and i agreed.
Büyük ihtimalle kasıtsız adam öldürme suçu olacak...... ve ben de sorumlusu olacağım.
There's probably gonna be a manslaughter charge,... and I could be an accessory.
O zaman biz de orada olacağız.
Then we're gonna be there, too.
Tundra ve permafrostu ısıtırsın ve çok fazla metan ve karbon dioksit gazı açığa çıkar, belki de o zaman sınırımızı aşmış olacağız.
Maybe the tipping point is you heat up the tundra and the permafrost so much that there's a huge burp of methane and carbon dioxide out of those northern soils.
Yalnız olacağımızı bilseydim ben de ödeyebilirdim.
Well, if it meant being alone, I could've paid for the car.
Jill ve ben artık sadece arkadaşız ve biz ikimiz de onun için çok önemli bir şeye destek olacağız.
Jill and iare just friends now and you and i are goingto support something that is very importantto her.
Politikacıların daha duyarsız olacağını sanırsın bir de.
You'd think a politician would have thicker skin.
Sonra, Raj'ın bütün ilişkilerini sabote ettin. İkinizin de bağımsız olacağı doğru anı bekliyor Raj'ı yalnız kalması gerektiğine inandırıyordun... Doğru an gelince bir şekilde Raj'ın dikkatini çekecektin.
Then, you sabotaged all of Raj's relationships, waiting for a time when both of you were free, convincing him that he would be by himself for the rest of time, making it easier for you to swoop in at the right moment.