Demek istediği перевод на английский
766 параллельный перевод
Demek istediği, babamın üniversiteye en güzel peyzajlarından bazılarını bağışladığıdır.
What she meant was, Father presented the college... with some of its finest landscapings.
Babacığım, Freddie'nin demek istediği...
Father dear, Freddie means that he...
Regina'nın demek istediği bu değil.
That ain't what Regina means.
- Demek istediği...
- What he means- -
Onların demek istediği gibi bir zor zaman değildi.
I didn't have a hard time the way they mean.
Demek istediği, ikiniz tartışırsanız ve Dinah bir gece... sahneye çıkmayacak olursa diye Bert bir yedek gerektiğini düşündü.
What he means is, if you two ever quarrel and you decide... not to go on some night, Dinah. Bert felt you should have an understudy.
Demek istediği Hunt, sen hiç onun öldürdüğü gibi adam öldürmedin.
What I mean, Hunt, you ain't ever really killed anybody like he has.
Demek istediği bu.
That's all he meant.
Onun demek istediği eğer biri kalır ve ateşin çevresinde dolanırsa,.. ... buradaymışız gibi görünür. Ve Fuller kımıldayamaz.
What she means is if somebody stays and moves around the fire, it'll look like we're still here.
Annenin demek istediği şey...
What Mother means is we'd hate to see...
Demek istediği, garip bir şekilde sessiz.
He means they're unusually still.
Bay Modigliani'nin demek istediği sadece şairlerin resimler hakkında bir şey söyleyebileceğiydi. Çünkü onlar da ressamlar gibi aktarırlar.
Mr. Modigliani means that only poets can talk about painting, because they transpose, like painters do.
Memur Beyin demek istediği bu.
That's what the Commissioner means.
- Mae'nin demek istediği...
- Mae was only saying...
Demek istediği yeni bir şirketin varsa 25 yıllık bir taksiye binip dolaşamazsın.
He means that if you have a new company you can't go about in a taxi that's 25 years old
Bay Weeden'ın demek istediği o yerin harabeye döndüğü.
What Edgar- - Mr. Weeden means is... that place is a ruin.
- Demek istediği oydu.
- His meaning.
"Aşağıda".Demek istediği buydu.
"Below." That's what he meant.
Michelangelo'nun demek istediği...
I think Michelangelo means that...
Ne demek istediği gayet açık.
It's quite clear what he means.
Evet, fakat Mr. Towns'un demek istediği - gerçek şeyler
Yes, but I think what Mr. Towns meant was the- - the real thing.
- General, demek istediği...
General, what he really means is...
Demek istediği...
What he means is...
- Demek istediği- -
- She only meant...
Belki de Bay Usako'nun demek istediği burada kelimeleden çok anlamlar önemli.
Perhaps what Mr. Usakos means is that there's more to a speech than just the words.
Demek istediği, bir adama o kadar güç verilirse, tanrıyı oynama arzusunu durduramayabilir.
What he's saying, Spock, is that a man who holds that much power, even with the best intentions, just can't resist the urge to play God.
Karımın demek istediği şu her yıl üniversiteden bir öğrenci için bir oda hazırlıyoruz.
What my wife means is that we make a room available each year for a student from the college.
- Kardeşimin demek istediği yazık olur, eğer...
- No, what my brother means is it would be a shame if...
Demek istediği şu. Yatakta çok kötü. Öyle değil mi?
He's saying you're great in bed, and he stinks in bed, is that right?
- İşte demek istediği bu.
- That's what he means.
- Demek istediği artık ona inanmak zorundayız.
- He means we have to believe in him now.
Demek istediği, sen bu eyalette böyle bir şeyleri bulabiliyorsan ona bir kadın da bulabilirsiniz.
His point is, if you can find them things in this country, you can find him a woman.
Müfettiş şefinin demek istediği, hala bir kuşkunun olduğu.
The chief inspector means there'd still be a doubt.
Ne demek istediği mi anladın mı?
You see what I mean?
Demek istediğim... Neticede, bizim gibi, istediği şekilde insanlar.
I mean, after all, they are men made in God's image like ourselves.
Efendinin demek istediği, burada çalışmak için kimsenin kalmadığıdır, ve o da yeni makinalar kiralamak zorunda kaldı, tahıl için para ödedi, hepinizin yaptığı gibi.
What the master means is that there was no one left to work here, so he had to rent new machines which he paid grain for, as he does with you all.
İşte demek istediği :
That's right, honey. That is what is meant by, "A fall into the pit"
Sanırım Carolyn'in demek istediği artık dans etmiyor olmanız. Ve ben ediyorum.
I think what Carolyn means is that you don't dance any more and I do.
Albayın demek istediği, bize katılın, ekibimizin parçası olun.
What the colonel means is that he'd like you to join us. Become one of our team.
Demek istediği, sen bizi buraya getirirken ne ile karşılaşacağımızı biliyordun.
He's saying you took us up here for reasons that are not to do with what we're after.
Aslında demek istediği başka bir şey. Yalnız olsak... kendimize çektireceğimiz acı yerine... birbirimize çektirdiğimiz anlamsız acıyı tercih ediyor.
What she means is she prefers the senseless pain... we inflict on each other to the pain... we would otherwise inflict on ourselves.
Demek istediği bu değildi.
That's not what she meant.
- Ama siz... Yok, aslında demek istediği "sen burada ne halt ediyorsun?"
He's trying to ask what you're doing here.
Demek istediğim, istediği her şeyi alabilirdi.
So that's how she operated.
- Öyleyse ustamın demek istediği bu.
- Then that's what my master meant.
Demek, oğlumun damat olarak girmek istediği aile bu.
- So this is what my son wants to marry into.
Oh, ama bu demek değil ki canımızın istediği gibi eğlenmeyeceğiz.
Oh, but that does not mean and should not mean that we do not remember how to enjoy what comes our way.
Demek o alçakların istediği şey buymuş ;
So that's what those scoundrels wanted.
I no - Bence Pierre in demek istedigi...
- I think what Pierre meant, Penny- -
Dinsel ayinlerle yeniden yaşama döndürmek istediği Isabella'ya aşıksın demek.
So in love that he wanted to bring her back to life by sacred rites?
Demek ki onun istediği bu.
This is how she wants to be.